Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce mesajında, “25 Kasım, Dominik Cumhuriyeti’nde 1960 yılında özgürlükleri için mücadele eden Mirabel kardeşlerin vahşi bir şekilde katledildikleri utanç gününün yıldönümüdür. Bu utanç verici olay, dünyanın dört bir yanındaki kadınların maruz kaldığı şiddetin sembolü haline gelmiş, Birleşmiş Milletler tarafından ‘Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’ ilan edilmiştir. 25 Kasım, sadece bir anma günü değil, aynı zamanda toplumsal farkındalık yaratma ve harekete geçme çağrısıdır. Bu çağrıyı özellikle sokaklarda hangi tehlikelerle karşılaşacağımızı bilmediğimiz bir dönemde yapmak çok kıymetli. Ne acıdır ki; her 25 Kasım’da olduğu gibi kadına yönelik şiddet ve cinayetlerin durmadığını görüyoruz. Özellikle cezasızlık algısıyla artan şiddet ve ölüm sarmalı, yaşamsal bir tehdide dönüştü. Bu anlamda Eskişehir Büyükşehir Belediyesi olarak toplumsal farkındalığı artırmak amacıyla kadınlarımızı güçlendiriyoruz.
"KAZANANA KADAR SESİMİZİ YÜKSELTMEYE DEVAM EDECEĞİZ"
Kadın Danışma ve Dayanışma Merkezimiz ile bugüne kadar 42 binden fazla kadına psikoloji, hukuk, sağlık ve eğitim alanlarında ücretsiz destek verdik. ESMEK’ler aracılığı ile kent merkezi ve kırsalda, kurslar ve atölyeler ile kadınlarla buluşuyoruz. Diğer yandan kadını önceleyen ve destekleyen çok sayıda proje ve uygulamayı hayata geçirdik. Kadın istihdamını artırarak kendi ayakları üzerinde duran kadınların onurlu mücadelesinde yanlarında olduk, olmaya devam ediyoruz. Bilinmelidir ki; emeğiyle dünyayı ayakta tutan kadınların eşitlik, yaşam, adalet ve özgürlük hakkı asla yok sayılamaz. Bu 25 Kasım’da “Şiddetin, cezasızlığın bahanesi yok!” diyoruz. Şiddete, ayrımcılığa, sömürüye, eşitsizliğe, yaşam hakkımızın elimizden alınmasına boyun eğmeyeceğiz. Çalışma hayatında, evde, sokakta kısacası hayatın her alanında hiçbir kadın yalnız değildir. Kadınlar olarak hakkımız olan eşitlik ve adaleti kazanana kadar sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz!”
"KADINLAR GÜÇLENDİKÇE TOPLUMLAR GÜÇLENİR"
Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç ise mesajında, "“25 Kasım, kadına yönelik şiddetin karşısında hep birlikte durmamız gerektiğini hatırlatan önemli bir gündür. Ne yazık ki, kadınlarımız hala eşitlik mücadelesinde büyük engellerle ve şiddetle karşı karşıya kalmaktadır. Bizler, kadına yönelik her türlü şiddetin bir insan hakkı ihlali olduğunun bilinciyle, bu mücadelede sesimizi daha güçlü çıkarmalıyız. Kadına yönelik şiddetle mücadelede uluslararası bir rehber niteliği taşıyan İstanbul Sözleşmesi, kadınlarımızın haklarının korunması ve şiddetin önlenmesi açısından hayati bir öneme sahiptir. Bu nedenle, sözleşmeden geri çekilmenin kadın hakları mücadelesine zarar verdiğini ve toplumsal eşitlik çabalarımıza büyük bir darbe vurduğunu düşünüyorum. Bizler belediye olarak, kadın haklarının korunması ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması konusunda kararlıyız. Kadın dayanışma merkezlerimiz, hukuki ve psikolojik destek birimlerimiz, farkındalık kampanyalarımızla kadınlarımızın yanındayız ve olmaya devam edeceğiz. Unutmayalım, güçlü kadınlar güçlü toplumların temelidir. Kadına yönelik şiddete karşı mücadele etmek, sadece kadınların değil, hepimizin sorumluluğudur. Kadınlar güçlendikçe toplumlar güçlenir. Hep birlikte daha güzel bir geleceği inşa edeceğiz. Bu vesileyle tüm kadınlarımıza güven, sevgi ve eşitlikle dolu bir yaşam diliyorum” ifadelerine yer verdi.
Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt ise, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla bir mesaj yayımladı.
"KADINLAR BUGÜN ARAMIZDA OLABİLİRDİ"
Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, '25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü' nedeniyle mesaj yayınladı. Anıt sayaçta yer alan bilgilere göre en az 2024 yılında 406 kadının erkekler tarafından öldürüldüğünü söyleyen Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, kadına yönelik şiddetin her geçen gün boyutunu artırarak vahşileştiğine dikkat çekti. Bianet’te bulunan ‘Erkek Şiddeti Çetelesi’nde yer alan bilgiye göre Ekim ayında 49 kadının öldürdüğünü, en az 79 kadına şiddet uyguladığını 58 kız ve oğlan çocuğunu istismar edildiğini, sekiz çocuğun da öldürdüğünü vurgulayan Başkan Kurt, Eylül ayında ise 33 kadını öldürdüğüne, en az 45 kadına şiddet uyguladığına, 14 kız ve oğlan çocuğunu istismar edildiğine ve bir çocuğun öldürdüğüne dikkat çekti. Başkan Kurt mesajını şu sözlerle sürdürdü: “Katillerin bahaneleri hep aynı; 'boşanmayı istemek, evlenmeyi reddetmek, barışmayı reddetmek'… yani kadının 'kendi hayatına dair karar almak istemesi'. Onlar, iyi bir hayat yaşamak isterken; kocası, eski kocası, sevgilisi, babası, kardeşi ya da hiç tanımadıkları erkekler tarafından katledildi. Şiddetin boyutu, nerden geldiği, vahşileşmesi her geçen gün bir önceki günü aratır durumda. Eğer gerekli önlemler alınsaydı, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun etkin bir şekilde uygulansaydı, İstanbul Sözleşmesi yürürlükten kaldırılmayıp tam olarak uygulansaydı bu kadınlar bugün aramızda olabilirdi.
"KADINA YÖNELİK ŞİDDET, İNSAN HAKLARI İHALALİ OLMAK ÜZERE"
Gittikçe derinleşen yoksulluğun, geçim derdinin en can yakıcı olduğu bir dönemden geçiyoruz. AKP iktidarının ekonomi politikalarıyla halka dayattığı yoksulluk, kadınlara işten atma, mobbing gibi hak ihlalleri olarak geri döndü. Kadına yönelik şiddet, tecavüz ve kadın cinayetlerindeki artış tesadüf değildir. İçinde yaşadığımız sistemin ve hükümetin yanlış kadın politikalarının sonucudur. Kadına yönelik şiddet, insan hakları ihlali olmanın ötesinde,
toplumun tüm kesimlerini derinden etkileyen, çözülmesi gereken acil bir sorundur. 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Kanunu, bu mücadelenin en önemli yasalarından biridir. 2012 yılında kabul edilen bu yasa, kadınların fiziksel, psikolojik, ekonomik ve cinsel şiddete karşı korunmasını hedeflemektedir. Ancak, yasaların etkili olabilmesi için toplumun her bireyinin bilinçli ve aktif bir şekilde bu yasal hakları savunması gerekmektedir.
6284 SAYILI YASA TÜM POTANSİYELİYLE UYGULANMADI
6284 sayılı yasa, şiddet mağduru kadınlar için bir güvence sunmaktadır. Kanun, şiddet uygulayan kişilerden uzaklaştırma kararları, koruma tedbirleri ve geçici barınma imkânları gibi çeşitli önlemlerle kadınları güvence altına almaktadır. Ayrıca, devletin yükümlülükleri doğrultusunda şiddet mağdurlarına yönelik hizmetler ve destek mekanizmaları da oluşturulmuştur. Bu sayede kadınlar, şiddete uğradıklarında yalnız olmadıklarını, yasaların ve devletin yanlarında olduğunu bilmelidirler. Ne yazık ki, 6284 sayılı yasa tüm potansiyeliyle uygulanabilmiş değildir. Yasanın etkin kullanımı, yalnızca yargı organlarının ve kolluk güçlerinin değil, aynı zamanda toplumsal bilincin de devreye girmesiyle mümkündür. Her birey, kadına yönelik şiddetle mücadele etmek ve mağdurların haklarını savunmak için sorumluluk taşımaktadır. Kadına yönelik şiddetle mücadelede toplumun tüm kesimlerinin, özellikle yerel yönetimlerin, kadın derneklerinin ve sivil toplum kuruluşlarının işbirliği içerisinde hareket etmesi büyük önem arz etmektedir.
Bugün, 25 Kasım'da Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü vesilesiyle bir kez daha hatırlatmak istiyorum: 6284 sayılı Kanun, kadınların haklarını korumak ve şiddetle mücadele etmek için çok değerli bir araçtır. Ancak, bu yasanın gerçek gücünü ortaya koyabilmesi için hem toplumsal hem de bireysel düzeyde duyarlılık, farkındalık ve etkin uygulama şarttır. Şiddete karşı durmak, hepimizin ortak sorumluluğudur. Kadına yönelik şiddete karşı hep birlikte mücadele ederek, bu şiddetin önüne geçeceğiz. Bu duygu ve düşüncelerle 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nde yaşama hakkı elinden alınmış tüm kadınları saygıyla anıyorum.”
"