Cam Tavan’ı Vikipedi şöyle tanımlıyor; “Toplumda kadınların ve/veya azınlık grubu oluşturan kişilerin maruz kaldıkları ve mevcut hiyerarşik düzende belli bir seviyenin üstüne yükselmelerine engel olan soyut ayrımcılığı ifade eden bir metafordur.”

Benzer bir durum AK Parti Eskişehir cephesinde yaşanıyor. Tam olarak Rahmetli Kemal Unakıtan’ın aramıza katılmasıyla başladı denebilir. Unakıtan 2007’de gelip vekil listesinin başına oturmuştu.
Ardından 2011’de Prof. Dr. Nabi Avcı, liste başına geldi…
Her ikisinin de kente ciddi katkıları oldu. Hem hizmet olarak hem de siyaset yaparken kullandıkları dil/üslup bakımından…
İşte AK Tavan Sendromu böyle başladı…
Eskişehir’in birinci sırası için ‘birileri’ beklenir, aranır oldu. Her genel seçim öncesi böyle bir hava oluştu. Hatta bazı yerel seçimlerde bile… Yılmaz Hoca’nın karşısına Binali Yıldırım, Melih Gökçek gibi isimler konuşulmuştu.
Bu durum bir iki kez tekrarlanınca AK Parti’de siyaset yapan kimse gözünü zirveye dikemedi. Liste başı olmak, bunu istemek ayıp gibi bir şey oldu. Ve bir süre sonra kimse bunu talep edemez hale geldi.
Böyle düşünenlerin elbette ‘haklı’ sebepleri var.
Dündar Ünlü gibi bir il başkanını dördüncü sıraya yazdı AK Parti!
Şimdi yine bir genel seçim, yine karşımızda AK Tavan!
Üstelik bu sefer daha sağlam bir AK Tavan!
Birinci sıraya kim gelir, kim gelsin… Enerji Bakanı Fatih Dönmez mi, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu mu? Daha pek çok isim Eskişehir’de ‘liste başına’ layık görülüyor!
Mesela kimse çıkıp “Arkadaşlar beş yıl il başkanlığı yapmış Zihni Çalışkan var. Pandemi ve ekonomik krizlerde iş başındaydı. Vekilsiz, teşkilatsız gemiyi sağ salim limana yanaştırdı. 20 yıldır partide… Yerel yönetim tecrübesi kimsede yok. Şehri, aktörleri, rakipleri ezbere biliyor. Partinin hafızası konumunda… Neden bu adam birinci sıra olmuyor” diye sormuyor, soramıyor bile…
Uzun süredir Çalışkan’ın adı ikinci sıranın karşısına yazılmış durumda… Bu yönde pek çok yazı okuduk, yine siyaset konuşulan hemen her sohbette “Çalışkan ve ikinci sıra” kelimeleri yan yana geldi.
Neden?
İktidar Partisi kendisini böylesine yetiştirmiş bir adamını da birinci sıraya layık görmeyecekse kimi görecek? Haa son anda değişiklik olur ve ikinci sıraya hatta üçe konabilir. Buna kimsenin itirazı olmaz, siyaset denir, nasip denir.
Ama daha en başından birinci sıraya layık görülmemesini kabul etmiyorum.
Çalışkan, görev yaptığı süre boyunca çoğu zaman AK Parti’nin ‘Tek Milletvekili’ gibiydi. Öyle çalıştı, öyle mesai harcadı… İlk zamanlar çok zorlandı ama sonra kendini geliştirdi. Kötü komşu insanı ev sahibi yapar misali…   
Şimdi o Tek Milletvekili birinci sıraya layık görülmüyor mu?
Devam edeceğiz…