Gazeteci Yazar Mesut Demir’in köşe yazısı…
Anket şirketleri güven veriyor mu? Seçimi kim kazanır?
Seçimlere 14 gün kala, halen seçim havası esmiyor Türkiye genelinde…
Medyalarda siyasi parti liderlerin söylemleri haricinde yerel bazda bir aksiyon maalesef yok.
Geçmiş seçimlere göre kısa süreli bir seçim maratonu yaşıyoruz anlayamadan…
Bir taraftan anket şirketlerinin verilen anket sonuçları, diğer taraftan milletvekili adaylarının hızlandırılmış seçim programları…
Yarım saatte bir program verilmiş siyasi parti il başkanlıkları tarafından milletvekili adaylarının eline…
Örneğin; saat 14.00’da bir yer ziyareti, 14.30’da esnaf ziyareti, 15.00’da dernek ziyareti…
Aradaki yol hesaplanmamış, bir kahve içse zaten 10 dakika.
“Selamünaleyküm. Ben geldim. Kahve içtik. Milletvekili adayıyım. Oyunuza talibim…”
Milletvekili adayı ne kendini anlatabilir bu kadar kısa sürede, ne de partisinin seçim politikasını, yapacaklarını vaatlerini…
Geçmiş bir çok seçim gördüm, yaşadım.
Geçmişte yapılan seçimlerde, aday olan kişi ile birlikte birkaç partili esnaf ziyaret ederlerdi. Kapıdan el sıkıp “Hayırlı işler” deyip geçerlerdi.
Buna da sözde “Seçim çalışması” diyorlardı.
Seçim çalışması nasıl olur?
Bir mahallede toplanır mahalle halkı, kahvede ya da oturabilecekleri bir yerde. Milletvekili adayı, varsa il ya da ilçe başkanı konuşma yapar. Kendilerini ve partisini anlatır.
Ardından…
Vatandaşın talepleri, sorunları dinlenir.
Varsa çözüm yolları konuşulur.
Ya da…
Medya kuruluşlarının televizyon programlarına katılır adaylar. Hem kendilerini hem de partisini anlatır. Sosyal medya üzerinden vatandaşların sorularını yanıtlar.
5 dakikalık ziyaretler, el sıkmalarla seçim kazanılmaz.
Adaylar kendilerini, partisini anlatamaz.
A partisi, B Partisi, C Partisi fark etmez…
Tüm partilerde şuan bu durum mevcut.
Vatandaşın sorunlarını, dertlerini dinlemeyen, kendisini anlatamayan aday başarılı olamaz.
Çok ilginç bir seçim yaşıyoruz.
Seçim var mı, yok mu belli değil!
Diğer yandan…
Anket şirketleri…
İlk defa toto gibi anket sonuçları açıklanıyor.
Kimi anket şirketleri algı yaratmaya çalışıyor, kimileri ise partilerden aldığı ücret mukabilinde rakamlar açıklıyor.
Net rakamlar ortada yok maalesef.
Siyasi partilerin çıkaracağı milletvekili sayısı, Cumhurbaşkanı seçimini de yüzde 100 etkileyecek.
Peki seçimi kim kazanır?
Siyasi partilerin belli oranlarda kalıplaşmış oyları var.
Kimisi ideoloji, kimisi de kendisine yakın gördüğü için sevdalısı olduğu parti haricinde öldürseniz başka partiye oy vermez.
Bu seçmen haricinde her partiye oy verebilecek kesim de mevcut.
İşte bu seçmen oranı yüzde 20 ile 25 arasında.
Diğer yandan yüzde 7-10’luk Z kuşağı diye adlandırılan, ilk defa ya da ikinci kez oy kullanacak bir genç kesim var.
Bu genç kesimin nereye oy vereceği muamma…
Anne babası ya da aile büyükleri nereye oy ver dese de, onlara “tamam” diyerek yine istediğini yapacak bir gençlikten bahsediyoruz.
Sosyal medya ve internetle doğmuş, büyümüş, oy kullanma vakti gelmiş.
İşte kilit noktalardan birisi de bu gençlik…
Kararsız diye tabir ettiğimiz kitleyi ve gençleri etkileyen siyasi parti, rakiplerine göre 10 adım önde başlar seçime...
Seçime çok az zaman kaldı.
Bakalım siyasi partiler, 5 dakikalık el sıkma politikasını devam mı ettirecek, yoksa son 14 gün silkelenip çalışmalarında şekil mi değiştirecekler?
Hep birlikte göreceğiz…
Sağlıklı ve esen kalın…