Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Türkiye İşçi Partisi Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında hak ihlali kararı veren Anayasa Mahkemesi (AYM) üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusunu TBMM’ne karşı darbe girişimi olarak nitelendiren CHP Eskişehir Milletvekili İbrahim Arslan, “Mesele sadece Can Atalay’ın milletvekili meselesi olmaktan çıkmış Türkiye’de artık bir krizin, yargı krizinin bunun da anayasal düzene karşı kayıtsız şartsız hakimiyetin millete ait olduğunu ifade ettiğimiz TBMM’ne karşı da bir darbe girişimi ne yazık ki gerçekleştirilmiştir” diye konuştu.
“TBMM’NE KARŞI BİR DARBE GİRİŞİMİ”
Arslan konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
“Beğenseler de beğenmeseler de bizim eleştirilerimiz de olsa orta yerde bir anayasal düzenden söz ediyoruz. Geçtiğimiz hafta içerisinde Anayasa Mahkemesi’nin almış olduğu karara karşı Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin almış olduğu ceza söz konusu oldu. Ne yazık ki gerçekten bir yargı darbesi, devlet krizi ile karşı karşıya kaldığımızın göstergesidir. Mesele sadece Can Atalay’ın milletvekili meselesi olmaktan çıkmış Türkiye’de artık bir krizin, yargı krizinin bunun da anayasal düzene karşı kayıtsız şartsız hakimiyetin millete ait olduğunu ifade ettiğimiz TBMM’ne karşı da bir darbe girişimi ne yazık ki gerçekleştirilmiştir.
“ÖRGÜTSEL DÜZEYDE DE TÜM ÜLKE SATHINA YAYILACAK NOKTAYA GELECEK”
CHP başta olmak üzere bizimle müttefik olabilecek bütün dostlarımızla bu yargı darbesine karşı bir direniş sergileyeceğimizden kimsenin kuşkusu olmasın. Geçtiğimiz günlerde biz birtakım eylemler başlattık. Genel merkezimin bir görev paylaşımları noktasında ilk nöbetçi arkadaşlarımızdan biri olarak biz TBMM’nde genel kurul salonunu terk etmeme eylemini başlattık. Bu yargı krizine karşı ikinci bir karar alıncaya kadar bu eylemimizi sürdüreceğiz. Yanı sıra değişik eylem biçimleri genel merkezimiz milletvekili grubumuz, il başkanları ve ilçe başkanları örgütsel düzeyde de tüm ülke sathına yayılacak noktaya gelecek.
“CAN ATALAY’IN MİLLETVEKİLLİĞİ İLE İLGİLİ HERHANGİ BİR KUŞKU, SIKINTI YOKTUR”
Burada iki kurum arasında sanki yorum farkı sunulmaya çalışılması doğru değildir. Unutulmamalıdır Can Atalay TBMM’ne yani milletvekilliğine aday olmuştur. Adaylıkta yeterliliğini inceleyecek yegâne kurum seçim kurullarıdır. Seçim kurulu gerekli incelemeyi yapmış Can Atalay’ın milletvekili adayı olmasında hiçbir sakınca görmemiştir. Hatay halkı da iradesini ortaya koyarak Can Atalay’ı milletvekili seçmiştir. Ne gariptir ki TBMM’nde Can Atalay’ın odası ayrılmış, kapısına da adı yazılmıştır. Aynı zamanda Can Atalay TBMM başkan vekilli seçiminde Türkiye İşçi Partisi’nin TBMM’nin başkan vekilliğine aday gösterilmiş ve genel kurulda da oylanmıştır. Can Atalay TBMM’nde insan hakları komisyonuna seçilmiştir. Can Atalay milletvekili seçim kanunu ve TBMM’nin iç tüzüğü hükümleri ve ilgili kanunlar çerçevesinde danışmanları dahi hazır tutulan bir milletvekilimizdir. Buraya kadar olan kısmında Sayın Can Atalay’ın milletvekilliği ile ilgili herhangi bir kuşku, sıkıntı yoktur.
“BU BİR YARGI DARBESİDİR, BU BİR YARGI KRİZİ, DEVLET KRİZİDİR”
Anayasa Mahkemesi de almış olduğu kararla bugüne kadar Can Atalay’ın Meclis’e getirilmemesi, yemin ettirilmemesi ve milletvekilliği hakkının teslim edilmemesi ile ilgili hak ihlali kararı vermiştir. Bu kadar açık ve nettir. Dolayısıyla bundan sonrası zorlama kararlar, zorlama uygulamalardır. Ve Anayasa Mahkemesi kararı Anayasamızın 153. maddesine göre tüm gerçek ve tüzel kişiler tarafından uyulması gereken net kararlardır. Bunun sana göresi, bana göresi CHP’lisine, AKP’lisine, Yargıtay’ına göre değişiklik arz etmesi söz konusu dahi olamaz. O nedenle diyoruz bu bir yargı darbesidir, bu bir yargı krizi, devlet krizidir. Anayasa Mahkemesi’nin kapatılmasını dahi talep eden kimi siyasi parti genel başkanlarının olduğu bir ülkede Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını tanımıyoruz diyen bir siyasal düzlemde elbette başta CHP’liler olmak üzere ne hazindir ki eleştirdiğimiz, eksik bulduğumuz bu kokuşmuş düzenin değişmesi gerektiğini ifade eden bizler, bugün o anayasal düzeni savunmak noktasında kalıyoruz.”