CHP Eskişehir Milletvekili İbrahim Arslan, DİSK Emekli Sen’in yaptığı basın açıklamasına katıldı. Açıklamada konuşan CHP’li Arslan, TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranlarını eleştirdi. Asgari ücretin en az 30 bin lira olması konusunda çağrıda bulunduklarını ifade eden Arslan, en düşük emekli maaşının da bu bağlamda 30 bin lira olması gerektiğini kaydetti.

“Bizi çok daha zor ve çetin günler bekliyor”

CHP Eskişehir Milletvekili İbrahim Arslan açıklamasında şunları söyledi:

“Karamsar havasında olmak istemem ama bizi çok daha zor ve çetin günlerin beklediğini biliyorum iktidarın uyumalarından ve ortaya çıkarmış oldukları ekonomik ve sosyal politikalarından. Uzun zamana yayılı başta emeklilerimiz olmak üzere ülkemizdeki tüm emekçilerimiz aylardır, yıllardır meydanlarda, sokaklarda basın toplantılarıyla içinde bulundukları durumun, sıkıntıların çözümüne dair dikkat çekmek ve eylemlilik içinde Türkiye gündemini oluşturmaya çalışıyorlar. Ve söylenmesi gereken her şeyi de söylediler.

“Sokakta enflasyon oranı TÜİK’in en az iki katı oranında”

Bunların tamamı temel bir tercihten ibaret. TÜİK’in açıkladığı oranları kabul etsek bile iktidarın TÜİK’in açıkladıkları oranlara bile tahammülünün olmadığı ortaya çıkıyor. Çünkü ülkemizdeki ücret artışlarını iktidar TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranlarına göre belirleyip, hatta şu kocaman yalanı da gerek söylemlerinde gerek bütçe görüşmelerinde ortaya koydular: ‘Emeklilerimizi ve çalışanlarımızı enflasyona ezdirmiyoruz’ sözü altında da bu yatıyor. Ama bu TÜİK’in açıklamış oldu ve bizim kabul etmediğimiz sokakta enflasyon oranının en az iki katı oranına hepimiz tanıklık ediyoruz. Ona dahi tahammülünün olmadığı ortaya çıkıyor.

“TÜİK enflasyonunun bile altında zam oranları”

TÜİK geçtiğimiz günlerde 2024 yılının yıllık enflasyon oranını açıkladı. Yüzde 45’e yakın bir oran. Peki asgari ücrette artış oranı ne? Yüzde 30. Emeklilerimiz karmaşık bir tabloya sahipler ne yazık ki. İçinde tarım emeklileri, Bağ-kur emeklileri, işçi ve memur emeklileri için ayrı ayrı kategorize edilen ücretlerden söz etmek mümkün. Onun için de dahi ölümü gösterip sıtmaya razı etme noktasına sürüklenebilecek diğer emekli kesimleri var. Zira yaklaşık ülkemizde 16 buçuk emekliden söz ediliyor. Ama bunun yaklaşık 4 milyonu dul, yetim maaşı alan, engelli maaşı alan insanlardan oluşuyor. Bu insanların maaşları 12 bin 500 lira değil. Yaklaşık 2 bin 500 lira ile 7-8 bin lira arasında değişiyor. 40 katır mı 40 satır mı yani? Onlar içerisinde bile açıklamış oldukları oranlar memurlarımıza ve memur emeklilerimize yaklaşık 11.5, işçi emeklilerimize de 15.75. O nedenle buna bile tahammül edemiyorlar. Enflasyona ezdirmedik yalanının temel belgesi de bu. Kendi devletinin kurumunun açıkladığı oranların çok altında bir ücret artışı.

“Verdikleri maaş zammını vergilerle, zamlarla geri alacaklar”

Diğer yandan bir başka yalana da imza atıyorlar ve tahammülsüzlük gösteriyorlar. O da bütçe gerçekliğiyle ortaya çıkıyor. AKP iktidarı 2021, 2022, 2023, 2024 yıllarında yaklaşık olarak ÖTV rakamını veriyorum. 1 trilyon 770 milyar vergi topladı dört yılda. Peki 2025 yılına ne kadar koydu? Dört yılda topladığının daha fazlasını 2025 yılına koydu. Koyulan rakam 2 trilyon 100 milyon. Eğer vergi oranlarında oransal olarak artış yapmayacaksa bu mal ve hizmetlere daha fazla zam yapılacağı o zam tutarlarının içerisinden alacağı vergi miktarının daha artacağı anlamına gelmektedir. Bunun anlamı da şudur: Ben size yüzde 11, 15, 30 oranında zam verdim ama iki ay içinde sol cebinize koyduğum oransal artışların en az iki ya da üç katını vergiler yoluyla, zamlar yoluyla sağ cebinizden geri alacağım anlamına gelmektedir.

“Emeklilerin sendika kurmasına dahi tahammül edemiyorlar”

Ne yazık ki bu ülkede emeklilerimizin sendika kurmasına dahi tahammül edemeyen bir anlayışla karşı karşıyayız. Bu anlayışların tümünü reddediyoruz. Memur ve emeklilerimizin maaşlarını kim, nasıl belirliyor? Ortada sendika yok, tahammülleri yok, toplu sözleşme yok, grev yok. Bu ülkede yeri geldiği zaman rakam telaffuz ediyorlar. İşçilerde sendikalaşma oranı yüzde 14.50’müş, kamuda sendikalaşma oranı yüzde 75’miş. Kamuyu çıktığınız zaman özelde sendikalaşma da yok, sendikalı olan yerlerde greve tahammül yok. Grev ertelemeler, grev yasaklamalarla bu iktidar yoluna devam etmeye çalışıyor.

“Mücadeleyi zorlamak da bizim üzerimize vazifedir”

CHP olarak biz başından bu yana bütün olumsuzluklara ve yetmezliklere karşın en azından emekli maaşının asgari ücret düzeyinde olması gerektiğini ifade ediyoruz. Önce dedik ki ‘asgari ücret en az 30 bin lira olmalıdır.’ Sonra dedik ki ‘emeklilerimizin maaşı da en az asgari ücret düzeyinde olmalı ve 30 bin liraya yükseltilmelidir.’ Bunu oransal artışlarla değil seyyanen artışlarla gerçekleştirmek durumunda iktidar. Bu mücadeleyi zorlamak da bizim üzerimize vazifedir.

“Emeklilerin bir ev alma hayallerini bile çaldınız. Hırsızsınız!”

Bunu söylerken utanarak söylüyorum, üzülerek söylüyorum. Bu ülkede emeklilerimizin içinde bulunduğu durum Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan kanun düzenlemesiyle yapılacak yardımlarla düzenlenemez. Bu utanılacak en büyük unsurdur. Emeklilerimiz bizim kıdemlilerimizdir, babalarımızdır amcalarımızdır,  annelerimizdir, kardeşlerimizdir. Buradan iktidar mensubu milletvekillerine, iktidarı temsil edenlere seslenmek istiyorum. Hiç mi utanmanız yok, hiç mi vicdanınız sızlamıyor, hiç mi etrafınızda anneniz, babanız, amcanız, komşunuz yok? En düşük emekli maaşı 5 bin liraydı. Önce hazine yardımıyla 7 bin 500’e, sonra 10 bin liraya, sonra 12 bin 500’e çıkardılar. Şimdi de emrivaki yaparak yasanın çıkmasını dahi beklemeden 14 bin 469 liraya yükseltecek kanun düzenlemesin bu hafta Meclis’e sevk ettiler. Utansınlar. Emeklilerimiz uzun yıllara dayalı olarak vergi dediniz vergilerini ödedi, prim dediniz primleri ödedi. Bu ülkenin ekonomik kalkınmasına sosyal yaşamına en büyük katkıyı koydular. 20 yıl, 30 yıl, 40 yıl çalışma hayatına katıldılar. Bugün geldiğimiz noktada emeklilerimizin ve emekli olacak insanlarımızın bir ev alma, bir araba alma ya da diğer unsurları konuştuğumuz zaman bu hayallerini bile çaldınız. Hırsızsınız. O nedenle bizi kurtaracak olan kendi kollarımızdır. En büyük sorunlarımızdan bir tanesi örgütsel yetersizliğimiz. O nedenle başta Eskişehirliler olmak üzere tüm yurttaşlarımıza seslenmek istiyorum. Lütfen kendinize yakın hissettiğiniz bir siyasi parti olabilir, bir sendika olabilir, bir meslek örgütü olabilir. Bir dernek olabilir. Lütfen gidin üye olun ve örgütlenin. Örgütlü toplumdur bizi bu içinde bulunduğumuz kısır döngüden çıkaracak olan.”

Kaynak: Meltem Karakaş