Türkiye Komünist Partisi’nin (TKP) liseli örgütlenmesi olan Solcu Liseliler Ankara, İstanbul ve Eskişehir’de MESEM ve meslek liseli cinayetlerine karşı basın açıklaması yaptı. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in istifası talebiyle bir araya gelen liseliler, 2023-2024 eğitim yılında 42 çocuğun iş cinayetlerinde yaşamını yitirmesine karşın holdinglerin kârlarını katlamasını hatırlattı.
Eskişehir’de Adalar’daki Kedd Cafe önünden Müzisyen heykeli önüne “Liseli cinayetlerinden sorumlu Bakan Tekin istifa” ve “Kardeşlerimizin katili sermaye düzeni” pankartlarıyla yürüyen liseliler, Müzisyen heykeli önünde basın açıklamasını okudu.
Liseli cinayetleri hatırlatılarak başlanan açıklamada bu cinayetlerin iş kazası olarak kabul edilemeyeceği, 2024 yılının ilk 7 ayında en az 42 çocuk işçinin iş cinayetlerinde yaşamını yitirdiği kaydedildi.
Bu cinayetlerin, tarikat ve holdinglerle iş birliği yapan MEB’in mevcut eğitim politikalarının kaçınılmaz sonucu olduğu vurgulanan açıklamada MESEM’in AKP iktidarının başta TÜSİAD olmak üzere sermaye sınıfına bir hediyesi olduğu söylendi.
“MESEM projesi, çocuk işçiliğin yasallaşmasıdır” denilen açıklamanın tamamı şöyle:
“Ülkemizde son 3 günde 2 liseli işçi öldürüldü.
Yalnızca 2023-2024 eğitim döneminde yaşları 14 ila 17 arasındaki 9 MESEM ve meslek lisesi öğrencisi hiçbir güvenlik koşulunun sağlanmadığı, umursanmadığı işyerlerinde can verdi. Yalnızca 2024 yılının ilk 7 ayında en az 42 çocuk işçi cinayetinin yaşandığını biliyoruz. Hiçbir aklı başında ve vicdanlı yurttaş yaşanan bu ölümleri iş kazası olarak kabul edemez, bu cinayetler sermayenin ve işbirlikçilerinin kendi kârları uğruna halkımızın evlatlarına yönelik sistematik bir saldırıda olduğunun örneğidir.
Liseli işçi ölümleri tarikat ve holdinglerle iş birliği yapmaktan hiçbir geri adım atmayan MEB'in mevcut eğitim politikalarının kaçınılmaz bir sonucudur. Eğitim sistemimiz holdinglerin çıkarları doğrultusunda yapısal bir dönüşümden geçmiştir. Bu yapısal dönüşümün merkezinde patronların ihtiyaç duyduğu ucuz işgücünü yetiştirmek ve kardeşlerimizi sömürünün odağı haline getirmek vardır.
MESEM projesi AKP iktidarının başta TÜSİAD olmak üzere sermaye sınıfına en büyük hediyesidir. Yıllar önce Koç Holding'in ‘Meslek Lisesi Memleket Meselesi’ projesini başlatması ya da 6 Şubat Depremi'nin hemen ardından, Sabancı Holding'in Hatay'da Enerjisa Meslek Lisesi’ni açması bir tesadüf müdür? Hayır! Onlar için memleket meselesi halkı yoksullaştırıp daha fazla kâr etmekten ibarettir. Sermaye sınıfı halkımızın refahını düşünmez, sermaye sınıfı çalışma koşullarını önemsemez, SERMAYE SINIFI EMEKÇI HALKIN EVLATINA DÜŞMANDIR ve ancak emekçilerin, liseli kardeşlerimizin kanıyla hayatta kalabilir.
Meslek liselerinde uygulanan ‘4 gün okul, 1 gün iş’ sistemini artık yetersiz bulan patronlara MESEM ile ‘4 gün iş, 1 gün okul’ çözümü Milli Eğitim Bakanlığı tarafından sunulmuştur. Bakan Yusuf Tekin bu piyasacı yaklaşımın en büyük temsilcilerinden biridir. Bakan Tekin'in ÇEDES projesi ve tarikatlarla özdeşleşmesi, gericiliğe ve sömürüye böylesine bir kapı açması piyasanın itaatkâr ve hakkını aramayan ucuz işgücü ihtiyacı ile tam uyumludur ve onun ihtiyaçlarına yönelik hareket etmektedir.
Yükseköğrenimin bütünüyle niteliksiz hale getirildiği ve 1 milyondan fazla üniversite mezunu gencin işsizlikle boğuştuğu ülkemizde Milli Eğitim Bakanı Tekin çıkışın adresi olarak MESEM'leri gösteriyor ve milyonlarca liseliyi açıkça MESEM'e sürüklüyor. Gençliğimize kendilerinin yarattığı geleceksizliğin üstüne bundan faydalanarak yeni bir sömürü şekli yaratıyorlar.
Bugün milyonlarca çocuk ve genç yaşamı pahasına mesleki eğitim kılıfıyla sömürülüyor, holdingler açlığını buradan karşılarken emek sömürüsünün yaşı gitgide düşüyor ve legalleşiyor. MESEM projesi, çocuk işçiliğin yasallaşmasıdır.
Yurttaşlar, sömürü düzeni bizi tarikatların eline, sermayenin eline bırakmayı, kanımızla cebini doldurmayı hayal ederken, bizlere yarattıkları geleceksizliğin karşısında çocuk işçi olarak ölmeyi vaat ediyor. Bizim gördüğümüz bir gerçek ve yaratacağımız bir gelecek var.
Eğitim sistemi her yıl milyarlarca lira kâr eden holdinglerin talepleri değil toplumsal ihtiyaçlar ve bilimsel ilkeler doğrultusunda düzenlenmelidir. Tüm eğitim kurumlarının devletleştirildiği bir Türkiye'de hiçbir çocuk, hiçbir liseli, hiçbir emekçi bir avuç asalağın kârı uğruna can vermeyecektir.
İşçi sınıfı, sömürücülerden, sermayedarlardan, tarikatlardan hesap soracak!
Liseli öğrencileri yaşatmaktan bile aciz olan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin derhal istifa etmeli ve çocuk işçilik projesi MESEM yasaklanmalıdır!”