Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, CNN Türk'te Gece Görüşü programında Hürriyet Gazetesi Ankara temsilcisi Hande Fırat ve Milliyet Gazetesi Yazarı Zafer Şahin'in sorularını yanıtladı. Yılmaz'ın açıklamaları özetle şöyle:
'BEKLENTİMİZ GRİ LİSTEDEN ÇIKMAK'
Mehmet Bey Singapur'da. Biz de OECD'ye göre gri listede yer alıyoruz. Bizden istenilenler yapıldı. Kripto paralara karşı düzenleme isteniliyordu, biliyorsunuz o da Meclis'ten geçti. Yapılan incelemede, son derece olumlu bir raporun çıktığını biliyoruz. Bizim beklentimiz iyi yönde çıkması. Çıkmazsa bunu siyasi bir neden olarak yorumlarız. Biz teknik anlamda bir sıkıntı görmüyoruz.
Çıkmamak dünyanın sonu değil elbette. Esas olarak sizin dünyaya karşı yaptıklarınız önemli olan ama çıkarsak da olumlu bir şey bu tabii. Not artışlarına da etkisi olabilir elbette ama ülkeye bakış algısı konusundan önemli.
ENFLASYONDA DÜŞÜŞLER GÖRMEYİ BEKLİYORUZ
Geçen yıl Eylül ayında bir orta vadeli program koyduk. 3 yıllık bir program ortaya koyduk. 3 dönem esas alındı. Bir geçiş dönemi, iki dezenflasyon dönemi, üç istikrar dönemi. Mayıs ayından sonra geçiş dönemini geride bıraktığımızı düşünüyoruz. Haziran'dan itibaren yıllık enflasyonda düşüşler görmeyi bekliyoruz. Dolayısıyla Haziran'la birlikte dezenflasyon dönemine girmiş olacağız. Temmuz ve Ağustos'ta bunun daha da hızlandığını göreceğiz. Eylül'e geldiğimizde bugünkü rakamın ciddi anlamda gerilediğini göreceğiz. Mayıs ayından sonra dezenflasyon dönemini de geri bırakacağımızı düşünüyoruz. Ondan sonra fiyat istikrarı dönemi gelecek.
'AMACIMIZ SOSYAL REFAHI KALICI OLARAK ARTTIRMAK'
Türkiye gerek bütçe açığında, gerek cari açıkta, gerek büyüme ve istihdam da doğru adımlarla ilerliyor. Merkez Bankası'nın 147.6 Milyar dolar rezervi var. Geçen yıl 90 Milyar dolar civarındaydı. Çok ciddi bir iyileşme olduğunu söyleyebiliriz. Türkiye sağlıklı bir şekilde ilerliyor. Artık sağlam bir zeminde enflasyonla mücadele edecek konumdayız. Bizim bütün amacımız sosyal refahı kalıcı olarak arttırmak. Dolayısıyla bu çerçevede bu mücadeleyi sürdürüyoruz. Katma değeri daha yüksek bir ekonomi inşaa etme durumundayız.
Eylül'de planlama programımızı güncelleyeceğiz ama ana çerçeve değişmeyecek. Bir yılda Türkiye'de ve dünya da değişmeler oldu. Bu gelişmeler ışığında OVP'nin makroekonomik verilerini güncelleyeceğiz. Geçen yıl OVP'yi hazırlarken ortak akıla baş vurduk. Birçok kesime danışarak oluşturduk bu programı. Güncellerken de istişare ederek güncelleyeceğiz. Türkiye'nin yapısal dönüşümü, Katma değeri yüksek bir ekonomi düşüncesi devam edecek.
VERGİDE ADALET
Vergide adaleti arttırmak ana amacımız. Bu da rastgele bir politika değil Orta Vadeli Program'da olan bir politikamız. Bu sadece bizim söylediğimiz bir şey değil, bütün istişarelerde herkesin söylediği buydu. Orta Vadeli Program'da bu açık bir şekilde belirtiliyor. Teknik çalışmalar devam ediyor. Siyasi anlamda bunlar değerlendirilecektir. Bir taraftan deprem harcamalarımız var. Bir taraftan da gelir dağılımına nasıl etki edecek getireceğiniz vergi sistemi. Bütün bunları hesapladıktan sonra en son karar Meclis'te.
Tüketirken vergi ödediğinizde gelir düzeyiniz ne olursa olsun aynı vergiyi ödüyorsunuz. Dolaylı vergilerin böyle bir yanı var. Doğrudan vergide ise daha fazla kazanandan daha fazla vergi alıyorsunuz. Bizim şu anki amacımız doğrudan vergileri arttırmak. Bir taraftan deprem gibi kamunun giderlerini gidermek, bir taraftan da sosyal refahı arttırmak. Birçok açıdan baktığınızda her verginin etki analizini iyi yapmak lazım.
YURT DIŞI HARCI
Yurt dışı harcı konusunda bir rakam daha konuşulmadı. Bunun üzerinde bir çalışma var, sonuçlarını hep beraber göreceğiz. Makul bir rakam olacağını öngörüyorum.
KAMUDA TASARRUF
Bir taraftan kamuda harcamaları azaltmaya çalışıyoruz. Esnekliği olan bütün kalemler ile ilgili hassas bir çalışma yapılıyor. Son dönemde Cumhurbaşkanımız bahsettiği 'tasarruf kültürü' çok önemli. Bu bir kültür gerçekten. Belli sektörlere odaklanmaya çalıştık. Lojistik ve bilişim alanını öncelikli olarak görüyoruz. Eylül ayında rakamsal bütçe açığımızı göreceğiz. Bu yıl da ön gördüğümüz bütçe açığının oldukça altında bitireceğiz.
ÖZGÜR ÖZEL'İN ERKEN SEÇİM SÖYLEMİ
Türkiye'de bu dönemde erken seçim tartışmaları yapması için ne ekonomik, ne sosyal ne de siyasal hiçbir gerekçe olduğunu düşünmüyorum doğrusu. Daha 1 yıl önce seçimimizi yaptık, halkımız sandık başına gitti. Gayet demokratik bir olgunlukla cumhurbaşkanımızı seçti, Meclis'i oluşturdu. Türkiye güven ortamına sahip ve tam da halkımızın beklentisi doğrultusunda hizmet etmek durumunda olan bir ortamdayken bunu farklı tartışmalarla gölgelemek bir defa halkımızın temel beklentilerine karşı hareket etmektir. Halkımızın yeni bir seçime değil, ekonomik olarak ilerlemeye, sosyal refahın artışına ihtiyacı var. Bu ortam içinde bu tartışmaları yapmayı ben ancak parti içinde bir takım mücadelelerin yansıması olarak yorumlayabiliyorum. Herhalde Özgür beyi çok sıkıştırdılar, o da böyle bir şey söyledi gibi düşünüyorum. Yoksa başlangıçta kendisi de böyle bir ihtiyacın olmadığını hissetmişti. Ne oldu da bir anda böyle bir ihtiyaç hissetti? Kendisine sormak gerekir. Ben bunu parti içi mücadelenin yansıması olarak yorumluyorum.