Eskişehir Çevre Koruma ve Geliştirme Derneği (ESÇEVDER), tarafından iklim değişikliğinin etkileri, sonuçları ve İklim Kanunu yasa teklifine ilişkin basın açıklaması yapıldı. Açıklamada konuşan ESÇEVDER Yönetim Kurulu Üyesi Özgür Özlem Öngel, kanun teklifinin eleştiriler dikkate alınmaksızın kabul edildiğini söyledi. Öngel, kanun teklifinin neoliberal politikalara dayalı olduğunu ve küreselleşme ve pazar ekonomisinin işleyişini kolaylaştırmayı hedeflediğini ifade etti.

“Ülkemiz yararına bir katkısı olamayacağı kanaatindeyiz”

ESÇEVDER Yönetim Kurulu Üyesi Özgür Özlem Öngel, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Son yıllarda ülkemizin ve dünyanın dört bir yanında yaşanan son derece şiddetli kuraklıklar, sel felaketleri, orman yangınları, çölleşmeyle iklim değişikliğinin etkilerini kaygıyla deneyimliyoruz. Türkiye, bu değişiklikleri en fazla hisseden ülkelerden biri. Bilindiği gibi 20 Şubat 2025 tarihinde İklim Kanunu yasa teklifi TBMM Başkanlığı’na sunuldu. Muhalif milletvekilleri ve davet edilen bazı kurum kuruluş temsilcileri tarafından birçok yönü eleştirilen kanun teklifi, bu eleştirilerin hiçbiri dikkate alınmaksızın komisyonda kabul edildi. Maalesef bu kanunun, bu haliyle iklim değişikliği mücadelesine halkımız ve ülkemiz yararına bir katkısı olamayacağı kanaatindeyiz.

Whatsapp Görsel 2025 03 10 Saat 17.18.35 B1B032A6

“Pazar ekonomisinin işleyişini kolaylaştırmayı hedefleyen kanun teklifi”

Doğayı ve doğal kaynakları alelade hammadde olarak kabul eden, bu kaynakları insanlığın ihtiyaçları doğrultusunda değil sermayedarların kar marjına göre tüketen bu ekonomik sosyal düzenin tüm çevresel sorunların baş sorumlusu olduğunu düşünüyoruz. İklim Kanunu teklifi de maalesef bu genel düzenin bir parçası olacak şekilde, iş dünyası ve sermayenin çıkarları doğrultusunda, onların bu alanda yapacakları yatırımlar ve böylece kurulacak emisyon ticareti ve karbon piyasasından para kazanmalarını öngören, neoliberal politikalara dayalı, küreselleşme ve pazar ekonomisinin işleyişini kolaylaştırmayı hedefleyen bir kanun teklifidir.

“Kanun, teknik olarak da yetersizdir”

Kanun, teknik olarak da yetersizdir. Özellikle mutlak emisyon azaltım hedefine ulaşmak için fosil yakıtlardan çıkılması, kömürün zaman içinde aşamayla terk edilmesi gibi iklim değişikliğinin önüne geçmekte en temel gerekliliklerin hangi yollarla ve nasıl bir programla hayata geçirilmesinin planlandığı belirsizdir. Teklif, sıfır emisyon hedefine nasıl ve hangi yollarla ulaşılacağına, fosil yakıtların kullanımının nasıl terk edileceğine, elektrik üretiminde kömür kullanımına hangi yöntemlerle son verileceğine, endüstriyle üretimde kömürsüz elektrifikasyonun nasıl sağlanacağına dair net politikalar içermemektedir. Ayrıca kanun, kendisine bağlı geniş bir mevzuat düzenlemesine de muhtaç olduğundan, bu alanda olumlu hiçbir değişiklik sağlayamayacaktır.

“Kanun teklifi liberal, piyasacı çevreciliğin parlak bir örneğidir”

Sıfır emisyon ve fosil yakıtların terk edilmesine dair bir program ortaya koyulmadığı gibi, fosil yakıtlı sistemler ve onlarla bağlantılı alt sistemler, sektörler ya da alt sektörlerde çalışanların yeni düzene uyum göstermesini kapsayan adil geçişin nasıl sağlanacağı konu dahi edilmemekte, bu geçişin sosyo ekonomik maliyetinin emekçilerin sırtına yükleneceği anlaşılmaktadır. Kanun teklifi bu haliyle liberal, piyasacı çevreciliğin parlak bir örneğidir. Bu anlayış terk edilmeden çevresel sorunların gerçek çözümü yolunda adım atılması maalesef mümkün değildir. Ancak bu koşullarda bile demokratik örgütlenmeler, akademik çalışmalar ve bilim insanlarının görüş ve önerileri doğrultusunda, doğanın ve toplumun yararına olacak bir kanun hazırlanması mümkündür.

“Kapitalist dünyada iklim politikaları ticareti ve sermaye karını korumak üzerine inşa ediliyor”

Kapitalist dünyada iklim politikaları doğayı ve toplumu değil, ticareti ve sermaye karını korumak üzerine inşa edilmektedir. İnsanların temiz ve sağlıklı bir doğadan eşit faydalanmaları ülküsü yerine küçük bir sermaye sınıfının ticari karını koyan kanun gerçek bir iklim kanunu değildir. Sadece iklim değişikliği değil, tüm çevresel sorunların çözümünde korunmaya çalışılan ticaret ve ticari kar değil doğanın ve toplumun geleceği olmalıdır. Kömür ve fosil yakıt kullanımının terk edilmesi için net bir plan ortaya koyulmalı, bu sürecin ortaya çıkaracağı sosyo ekonomik maliyet bunca yıldır bu kaynaklarla zenginleşenler arasında adil bir şekilde paylaştırılmalıdır. Tüm bu süreçte halk sağlığı güvence altına alınmalı, tüm ekolojik suçlara karşı yaptırımlar ağırlaştırılmalıdır. Merkezinde değil, parçası olduğumuz yaşanabilir temiz bir doğadan eşit faydalanmak, temel bir insan hakkıdır. Bu eşitlik gözetilmeden atılan hiçbir adım, yürürlüğe konulan hiçbir kanun çevreci değildir.”

                              

Kaynak: Meltem Karakaş