Saadet Partisi İl Başkanı ve İnşaat Mühendisi Fesih Bingöl, kentsel dönüşüm konusunda iktidar temsilcileri ile belediye arasında yaşanan yetki tartışmasına ilişkin açıklamalarda bulundu.

Afet riskli alanlarda yetki bakanlıkta

 6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun’un uygulamaları ve yerel yönetimlerin yetki sınırları üzerine değerlendirmelerde bulunan Bingöl, kanun gereği afet riskli alanların Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından belirlendiği ve bu alanlardaki dönüşümün Bakanlık tarafından yapılmak zorunda olduğunu ifade etti. Bingöl, Gündoğdu Mahallesi’nde 27 hektar, kent merkezindeki sekiz mahallede (Mustafa Kemal Paşa, İhsaniye, Hacıalibey, Yeni, Işıklar, Mamure, Deliklitaş ve Kurtuluş) 56 hektar, Gündoğdu, Emek, Yenidoğan ve Erenköy Mahallelerinde (Küçük Sanayi Sitesi)  ise 66 hektarlık alanın Bakanlık tarafından afet riskli alan ilan edildiğini hatırlatarak, belediyelerin bu alanlarla ilgili yetki devri talep etmedikleri sürece herhangi bir yetki kullanamayacaklarını vurguladı.

2013’te belediyeye yetki devri yapıldı, dönüşüm gerçekleşmedi

Bakanlık tarafından afet riskli alan ilan edilen 8 mahallenin dönüşümü için 2013 yılında Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin yetki devri talep ettiğini ve bu yetkinin belediyeye verildiğini aktaran Bingöl, “Ancak, 56 hektarlık alanda bir vatandaş, kendi parseliyle ilgili yürütmeyi durdurma talebinde bulundu. İdare Mahkemesi, vatandaşın bu talebini uygun bularak, söz konusu parselle ilgili yürütmeyi durdurdu. 56 hektarlık alanda sadece bir parsel afet riskli alan dışına çıkarıldı. Şu anda, afet riskli alan statüsünde olmasına rağmen yeni binaların inşa edilmesine devam ediliyor ve belediye de bu duruma göz yumuyor” dedi.

Eskişehir’de 20 bin kişi afet riskli yapılarda yaşıyor

 Bingöl, bakanlığın afet riskli alan ilan ettiği 56 hektarlık alanda 1200 bina ve 4 bin konut bulunduğunu, burada yaklaşık 16 bin kişinin yaşadığını, 27 hektarlık alanda ise bin 700 bina ve 2800 konutun olduğunu ve bu alanda da 4000 kişinin yaşadığına dikkat çekti.  Bu alanların sadece depremsellik açısından değerlendirilemeyeceğine vurgu yapan ve iktidarı bu alanları dönüştürmediği için insan hayatını hiçe saymakla suçlayan Bingöl, şunları aktardı: “Burada sorumluluk belediyeye aittir deyip işin içinden çıkmak asla kabul edilemez. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile sorumluluk sizde. Belediye başkanı yan gelip yatsa bile, bakanlık üzerine düşeni yapmak zorundadır. Burada dar bir döngü üzerinden yetki tartışması yapılıyor.”

Olası depremde 5 bin konut ve 15 bin kişi tehdit altında

 Bingöl, kentte 250 bin konut bulunduğunu söyleyerek, yapılan teknik değerlendirmelerde bu konutların yüzde 2’sinin riskli olduğuna dikkat çekti. Eskişehir’de olası 6 ila 6,5 şiddetindeki bir depremde yaklaşık 5 bin konutun etkileneceğini ve bu konutlarda yaşayan yaklaşık 15 bin kişinin doğrudan depremden zarar görebileceğini belirten Bingöl, afet riskli alanların dışında kalan eski yapı stokunun yenilenmesi konusunda belediyelere de sorumluluk düştüğünü vurguladı.

Belediye yenilenmesi gereken binalar için adım atmalı

Bingöl, ekonomik ömrünü doldurmuş ve yenilenmesi gereken binalarda ise yetkinin belediyelerde olduğunu belirterek, belediyelerin bu konuda bir envanter çalışması yapmak zorunda olduğunu vurguladı. Bingöl, Eskişehir’deki yapı stoku üzerinde 1990,1999 ve 2000 öncesi ve sonrası olarak üç aşamalı bir çalışma yapılarak, kentin risk haritasının net bir şekilde ortaya konulabileceğini ifade etti.

Caddelerde yapı yoğunluğu düşürülmeli

Eskişehir’de 1999 öncesi yapılan sekiz katlı, bitişik nizam yapıların yoğunlukta olduğu ana caddelerin risk taşıdığına dikkat çeken Bingöl, “Ana caddelerde sekiz katlı binalar, arkasında ise dört katlı yapılar bulunuyor. Bu planlama oldukça yanlış. Deprem sırasında bu binalar doğrudan yola devrilebilir. Ön caddedeki binalar dört ya da beş katlı, arkasındaki binalar ise altı ve yeni kat olması gerekiyor. Örneğin, Yunus Emre Caddesi’ndeki sekiz katlı binalar ile arkasındaki dört katlı binalar bu şekilde bir yanlışlık oluşturuyor. Geçmişte bu planlama yapılırken yanlış yapılmış” ifadelerini kullandı.

Dönüşüm için ada bazlı kat artışı şart

Kentsel dönüşümde kat artışının önemine dikkat çeken Bingöl, “Kat artışı olmadan bir dönüşüm gerçekleşmez. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi imar planlarını revize ederek, ada bazlı emsal kat artışı yapmalıdır. Örneğin, dört katlı bir binaya iki kat daha ekleyerek altı kata çıkarılmalı” dedi. Riskli görülen binalarda belediye ve vatandaş işbirliğiyle güçlendirme yapılabileceğini de değinen Bingöl, “Bir binada yapılacak basit bir güçlendirme, deprem sırasında hayat üçgeni sayesinde insanların kurtulmasını sağlayabilir. Güçlendirenin maliyetinin bir kısmını belediye, bir kısmını da vatandaş karşılayabilir. Bugün güçlendirmenin daire başı maliyeti 10 bin TL. Bu, ne vatandaşı ne de belediyeyi yorar” diye konuştu. 

Belediye düşük maliyetli konut üreterek çözüm sağlayabilir

 Bingöl, Konya Belediyesi örneğini vererek, Eskişehir’de de belediyenin düşük maliyetli konut üretebileceğini söyledi. Kentsel dönüşüm çalışmalarında, bu bölgelerde yaşayan vatandaşların belediyenin ürettiği yeni konutlara taşınarak, dönüşüm sağlanabileceğine işaret eden Bingöl, belediyenin Kocakır’da TOKİ’ye devredilen rezerv alanı dışında satışa çıkan hazine arazilerine talip olarak, bu alanları rezerv alanı olarak kullanabileceğini ifade etti.

Kaynak: Ayşe K. Uçak