Yozgat’tan üniversite okumak için geldi… Daha ilk yılında Eskişehir’de ilkleri yapmaya başladı. Akademiyi, öğrenciliği, gazeteciliği de çok sevmişti ama girişimcilik uyutmuyordu.
Mesleğinden de kopamıyordu. Bir iki dergi çıkardı… Güzel işlere imza attı… Kendisine ve yaptığı işlere inanan bir iki destekçisi dışında hep tek başınaydı.
Herkesin ‘Kim bu yaaa’ demeye başladığı günlerde işleri büyüttü…
Bana kalırsa bu hayatta tek şanssızlığı vardı; o da Yılmaz Hoca’nın yaşlılık dönemine denk gelmesi… Öyle olmasaydı ‘kıymeti’ daha iyi bilinirdi. Hoca ile büyük işlere imza atarlardı.
Eskişehir Başarı Ödülleri yapmak istedi…
Başarı kelimesini duyan birileri rahatsız oldu! Çünkü kendilerinde başka birilerinin başarılı olmasını istemiyorlardı.
Yine tek başına, yine azimle ve sempatisiyle işleri halletti.
Üstelik bunu her geçen sene daha görkemli olmak üzere dört kere yaptı. Ve hiçbir şaibeye yer bırakmayacak şekilde… Halk oylaması ve ciddi ‘tartışmaların’ olduğu jüri toplantılarıyla…
Türkiye’nin bu alandaki en iddialı organizasyonlardan birine imza attı… Başarı Ödülleri, Eskişehir ve bölgenin en büyük kırmızı halı etkinliği oldu.
Kahve Festivali yaptı…
Hem yaz, hem kış…
Başka kentlerden ‘Burada da yap’ diye davetler aldı. Kendi ‘memleketinde’ onlarca engeli aşmaya çalışırken bu davetlere sadece gülümsedi!
Beş kez yaptı Kahve Festivali’ni… Her seferinde daha yüksek katılım, daha keyifli oldu. Millet adeta nefes aldı…
Kolay olmuyordu… Babasından aldığı arabayı bile sattı… Aynısı alırım baba dedi, son etkinlikten para kaldıysa sahibinden’de ford connect arıyordur.
Fashion Days yaptı… Tasigo’da… Eskişehir’de ilk… Gelenin gidenin haddi hesabı yoktu… Ne markalar, ne defileler, ne kurumlar…
Herkes ‘Bu çocuk bunları buraya nasıl getiriyor’ diye soruyordu birbirine…
Onu yaptı bunu yaptı ama günün sonunda pandemi ve ekonomik kriz sonrası tatsız tuzsuz bir hal alan hayatımızı bir nebze olsun renklendiriyordu.
Ve tüm bunları yapmak için kapı kapı geziyordu… Elbette gezecek, izin alacak, prosedür neyse uyacak ama bu kadar zor olmamalı!
Son yaptığı Kahve Festivali…
Belediye’nin 10 gün öncesine aynı formatta başka bir etkinliğe izin vermesi normal mi? Aynı yerde, aynı formatta… Şaka gibi… Ne ticari, ne ahlaki…
Eskişehir’de hiçbir başarı cezasız kalmaz mı?
Koskoca kurumların milyon milyon bütçelerle yapamadığını arabasını satan bir çocuk yaptı diye mi kıskandınız?
Tüm bunları yapan, artık ‘Festival Adam’ olarak anılan Ahmet Can Akdemir… Günün sonunda ve her şeye rağmen Ahmet başardı… Neyi başardı? İnsanları mutlu etmeyi…
Kendisine iki tavsiyem var… Babanın arabasını al kardeşim… Çünkü babalar sözünü tutar… Ve hayalindeki Eskişehir GastroFest’i eylül ekim gibi yap… Çünkü çok güzel yaparsın…