Doç. Dr. Akdemir, Türkiye'nin Avrupa Ekonomik Topluluğu'na (AET) ilk başvurusunu 31 Temmuz 1959'da yaptığını belirterek, Ankara Antlaşması'nın 12 Eylül 1963'te imzalandığını ve 1 Aralık 1964'te yürürlüğe girdiğini açıkladı. Bu antlaşmanın amacının Türkiye ekonomisinin hızlı kalkınmasını sağlamak ve yaşam standartlarını yükseltmek olduğunu vurguladı.
Türkiye-AB ilişkilerinin 1980'li yıllardaki temel gelişmelerle şekillendiğini söyleyen Akdemir, 12 Eylül 1980 askeri darbesinin ardından Avrupa Topluluğu'nun Türkiye ile ilişkilerini dondurma kararı aldığını hatırlattı. Bu süreç, ilişkilerin 1986 yılına kadar soğumasına neden oldu. 14 Nisan 1987'de Türkiye'nin tam üyelik başvurusu, ilişkilerde yeni bir boyut kazandırdı.
Doç. Dr. Akdemir, 2000'li yılların iki ayrı düzeyde incelenmesi gerektiğini vurguladı. İlk düzey, 2002-2010 yılları arasında Türkiye'nin reform sürecini artırarak devam ettirmesi ve bu sürecin olumlu sonuçlar vermesidir. İkinci düzey ise 2010-2016 yıllarını kapsayarak, reform süreçlerinin geriye gitmesi ve AB'nin Türkiye'yi sert bir şekilde eleştirmesiyle ilgilidir.
Konferansında sonuç olarak, Türkiye'nin AB sürecini duygusal tepkiler yerine gerçekçi bir bakış açısıyla yeniden ele alması gerektiğini söyleyen Akdemir, "Her iki tarafta da yaşanan zorluklara rağmen, Türkiye'nin AB müzakere sürecinin üyelik perspektifiyle sürdürülmesi, her iki taraf için de faydalıdır. Karar alıcılar ve kamuoyu, Türkiye-AB ilişkilerine dar görüşlü yaklaşımlardan uzak durarak, gerçekçi bir perspektifle hareket etmelidir" dedi.
Soru-cevap bölümünün ardından Ocak Başkanı Prof. Dr. Nedim Ünal, Doç. Dr. Erhan Akdemir'e teşekkür plaketini takdim etti.