Eskişehir Barosu Kent ve Çevre Komisyonu Başkanı Özlem Özsakci, Cengiz Holding’e bağlı Eti Bakır A.Ş. tarafından Mihalgazi-Tepebaşı ilçelerine bağlı Alpagut ve Atalan mahallerine yapılmak istenen siyanürlü altın-gümüş maden ocağı, cevher zenginleştirme, hazır beton tesisi ve su temin gölleri projesine ilişkin açıklama yaptı. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nda yapılan İnceleme Değerlendirme Kurulu (İDK) toplantısını hatırlatan Özsakci, ÇED sürecinin durdurulması kararının verilmiş olmasıyla beraber şirkete ÇED raporunun eksikliklerini gidermesi için 12 ay süre verdiğini ifade etti. İDK’dan çıkan kararın sevindirici olduğunu söyleyen Özsakci, mücadele vurgusu da yaptı.
“Bakanlık ÇED sürecinin durdurulmasına karar vermiştir”
Eskişehir Barosu Kent ve Çevre Komisyonu Başkanı Özlem Özsakci, konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
“Çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) sürecinin nihai bir aşaması olarak ÇED olumlu, ÇED olumsuz veya projenin durdurulması kararı verilmek üzere 09 Nisan 2025 tarihinde Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nda inceleme değerlendirme komisyon toplantısı yapılmıştır. Toplantıya ÇED sürecindeki usul eksikliklerini Bakanlığa bildirmek üzere baromuz da katılım sağlamıştır. Eskişehir’i temsilen birçok kişi ve kurum da projeye dair itirazlarını dile getirmek için toplantıya katılım göstermişlerdir. Bakanlık yapılan itirazlar ve projeye bağlı kendi incelemeleri sonucunda ÇED sürecinin durdurulmasına karar vermiştir. ÇED sürecinin durdurulmasıyla ÇED raporunu hazırlayan şirkete saptanan eksikliklerin giderilebilmesi için 12 aylık ÇED raporunun revize edilmesi imkanı sağlanmış olup bu husus gerekçeleriyle 6 aylık ek bir süreyle uzatılabileceğinin bilgisini de paylaşmış olalım. Dolayısıyla revize ÇED raporunun Bakanlığa sunulmasıyla yeniden bir inceleme değerlendirme komisyonu toplanması muhtemeldir, revize ÇED raporu Bakanlığa sunulmadığı takdirde ÇED süreci sonlandırılacaktır. Her ne kadar ÇED sürecinin durdurulmasını sevinçle karşılasak da ders alınmayan birçok maden faciasıyla birlikte hali hazırda projenin eksiklikleriyle beraber ÇED sürecinin sonlandırılmasını baromuzca talep etme zorunluluğu doğmuştur.
“Halkın projeye katılımı sağlanamamıştır”
Baromuz ÇED sürecindeki katılımcılık ilkelerinin ihlal edilmesi üzerine inceleme değerlendirme komisyonu toplantısında gerekli itirazlarını Bakanlığa iletmiştir. ÇED raporunun paydaş katılım planıyla, projeyi halka anlatma araçları belirlenir. Bu husus ÇED yönetmeliğinin 4. madde tanımlar kısmı ilgili bendinde belirtilmiştir. Halkın katılımı toplantısının en ayağı da paydaş katılım planıdır. Paydaş katılım planının nasıl hazırlandığı ise ÇED yönetmeliği 9. madde 5. fıkrada belirtilmiştir. Raporun devamında paydaş katılım toplantı içerikleri anlatılarak projenin halka tanıtımı paylaşılmıştır. Fakat halka anlatılan proje sonrası ÇED raporu iki kere revize edilmiştir. Dolayısıyla halka anlatılan projeyle inceleme değerlendirme komisyonu toplantısı yapılan projeyle aynı proje olduğu iddia edilse de esaslı farklar bulunması sebebiyle halkın projeye katılımı sağlanamamıştır.
“Halkın katılımı toplantısı aşamasında eksiklikler var”
Halkın katılımı toplantısı aşaması duyuruları itibariyle bile usulü eksiklikler bulunmaktadır. Projeden en olumsuz etkilenecek illerden bir tanesi Bilecik’tir. Bilecik’te Tarpak Köyü hariç hiçbir duyuru yapılmamıştır. Projeye en yakın ve büyük nüfuslu yerleşim İnhisar ve Mihalgazi merkezidir. İnhisar ve Mihalgazi merkezi projenin etki alanına dahil edilmemiştir. Haliyle İnhisar’da ve Mihalgazi merkezinde yaşayan yöre halkı projeye itirazlarını veya görüşlerini sunmak için katılamamıştır.
“İl Müdürlüğü’nün projeye olumlu taahhütlerde bulunmasına üzüldük”
15 Ağustos 2024 tarihinde yapılan halkın katılımı toplantısında projeye dair görüşlerini sunmak üzere Eskişehir Barosu’nu temsilen avukatlara söz verilmemiş ve itiraz dilekçeleri alınmamıştır. Halkın katılımı toplantısında heyet tarafından düzenlenen tutanaklar Baromuz tarafından örneği istenmesine rağmen tarafımızla paylaşılmamıştır. Gerekli hukuki girişimlerde bulunulacak ve süreç halen devam etmektedir. Halkın katılımı toplantısı heyetinin projeye dair tarafgir söylemleri ise projenin halka tarafsız tanıtılmasına gölge düşürmüştür. Özellikle Çevre Şehircilik ve İl Müdürlüğü’nün şirket adına projeye dair olumlu taahhütlerde bulunmasını üzülerek şahit olduk. Bütün bu konular birlikte değerlendirildiğinde ise halkın katılımı toplantısı sürecinin usul anlamda noksan olduğunu belirtmek isteriz.
“Şeffaf bir ÇED süreci işletilmeli”
İnceleme değerlendirme komisyonunun, komisyon üyelerinin belirlenme sürecine ilişkin ise yine usul itirazlarında tarafımızca bulunulmuş olup kamu kurum görüşleri baz alınarak şeffaf bir ÇED sürecinin işletilmesi konusunda gerekli bütün girişimlerde bulunulmuştur. Baromuzca itiraz edilen ve birçok bilimsel görüşünü Bakanlığa sunan katılımcıların görüşleri de dikkate alınarak ÇED süreci bu aşamada durdurulmuştur. Her ne kadar projenin olumsuz birçok yönü itibariyle ÇED sürecinin sonlandırılmasını talep etsek de durdurulmasını oldukça önemli görüyoruz.
“16 Nisan’da Kaymaz için Ankara’da olacağız”
16 Nisan 2025 tarihinde Bakanlıkta yine Eskişehir’imizi ilgilendiren bir maden projesinin inceleme değerlendirme komisyon toplantısı yapılacaktır. Çanakkale’de açılacak maden ocağıyla projeyle 490 km uzaklıktaki Çanakkale’den 2 milyon 700 bin ton cevherin, günde 149 kamyon ile Eskişehir Kaymaz Mahallesi’ne taşınarak zenginleştirilmesi planlanıyor. Bu madencilik faaliyet uğruna 5 milyon 500 bin metreküp kapasiteyle planlanan üçüncü atık barajı mahkeme kararlarına rağmen hukuksuzca yapılmıştı. Eskişehir’i adeta bir maden havzasına dönüştürecek projelere ilişkin itirazlarımızı ve mevcut Kaymaz Altın Madeni’ndeki denetim faaliyetlerine ilişkin şerhlerimizi sunmak üzere inceleme değerlendirme komisyon toplantısında olacağımızı da bildiririz.
“Halk sağlığı hesaba katılmıyor”
Sakarya Vadisi’nde ve Eskişehir’in birçok yerinde yapılması planlanan maden projeleri bulunmaktadır. Bunların hepsinin topluca, kümülatif bir etki değerlendirmesinde tabi tutulması gerekirken mevcut durumda tekil değerlendirmelerin sahici değerlendirmeler olmadığını da belirtmek isteriz. Ayrıca projeye dair hiçbir sağlık etki değerlendirmesinin bulunmaması da halk sağlığının proje kapsamında hesaba katılmadığının en büyük göstergesidir.
“Kamu yetkililerini toplum ve halk sağlığından taraf olmaya çağırıyoruz”
Tarafımızca; gerçekleştirilmesi planlanan projenin çevreye olabilecek olumsuz etkilerinin belirlenmediği, olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi için yeterli tedbirin öngörülmediği ve hiçbir çevresel etki değerlendirmesinin uygun bir şekilde hesaba katılmadığı ortadadır. Belirttiğimiz bütün gerekçelerle projenin bir doğa katliamı anlamına geldiği ortadadır. Bu sebeplerle kamu yetkililerini toplum ve halk sağlığından taraf olmaya çağırıyoruz.”