Zafer Partisi Eskişehir İl Başkanı Hasan Demir, Eskişehir Net’te yayınlanan Net Soru programında Meltem Karakaş’ın sorularını yanıtladı. Programdan öne çıkan başlıklar şu şekilde:

“Genel başkanımız hiçbir şekilde susmayacak”

“Genel başkanın tutuklanması hadisesi bugüne ait bir hadise değil. Biz Zafer Partisi’ni kurduğumuz günden bu yana bu tehditlerle gün ve gün yüz yüze geliyorduk. Genel Başkan hiçbir şartta susmayacağını, bizi öldürmeden cümleleriyle ayan beyan ortaya koyuyordu. Son süreçte ikinci ihanet süreci. Bu ihanet sürecinin karşısında dimdik durabilme kabiliyeti ve Türk toplumunu uyandırma hassasiyeti oluşturması münasebetiyle Genel Başkan maalesef Silivri Cezaevi’nde tutuklu vaziyette. Bu ülke yakın tarihte Ergenekon, Balyoz, belli başlı operasyonlar geçirdi. Atatürk hassasiyeti taşıyan bu hassasiyet üzerinde politikasını üreten hayatını tanzim eden kim varsa bu baskıları gün ve gün yaşayacaktır. Bizlerin de yaşama olasılığı hali hazırda mevcut.

“Türk milliyetçilerini daha tanımıyorlar”

Biz onları çok iyi tanıyoruz. Kimleri ne şekilde baskılayıp kimleri ne şekilde sahadan uzaklaştırdıklarını biliyoruz. Onların bizi tanımaması bu tip sonuçlar doğuruyor. Çünkü yılma, yıldırma, baskı operasyonları Türk milliyetçilerinde bugüne kadar hiçbir zaman arzu edilen sonuçların doğurmamıştır. Her daim tek yumruk olmuştur Türk milliyetçileri, Atatürk milliyetçileri. Karşı cenah bizi tanımıyor. Sonucunda Türk milliyetçilerinin tek yumruk halinde, birlik mesajı ile sonuçlanacağını biliyoruz.

“20 senedir Türk milliyetçileri bölünme operasyonlarına maruz kalıyor”

Mevcut hükümet 2002 seçimleri sonrası devlet yönetmeye başladığı süreçten itibaren Türk milliyetçilerini bölüp parçalama üzerine bir strateji izledi. Maalesef bu stratejiler Türk milliyetçilerinin temsiliyet makamlarındaki şahısların veya güruhların onlara hizmet etmesiyle devam etti. Ve asli unsurlar alandan çekildi. Yerine idealden uzak yapılarla sistem organize edildi. Bunu gören Türk milliyetçileri yeni yapılar derken 20 senede Türk milliyetçileri, bölünme operasyonlarına maruz kalıyor. İdeal noktasında birleşebileceğimiz güçlü bir taban var. Üst makamdan ziyade tabanın bu konuya bakış açısı Türk milliyetçilerinin geleceğini tanzim edecek.

“Çadır ve stant faaliyetlerine başladık”

Genel merkez sürekli gerek sosyal medyada gerek alan taramasında aktif durumda. Bizler ne yapıyoruz yerelde? Biz eylem planlarımızı çıkardık. Bundan sonra söylem değil eylem vakti. Dün gece itibariyle şehrin birçok noktasına belli pankartlar asıldı teşkilatımız tarafından. Akabinde biz şehrin belli noktalarında çadır ve stant faaliyetlerine başladık. Bu ivme devam edecek. Eylemden kastımız toplumun belli uyanış sahnelerini organize etmesi. Toplumun uyanması. Toplumun uyanması için biz uyumayacağız.

“Destek açıklamaları çığ gibi artacak”

Hassasiyet belli. Yarınlar için bu memleketin birliğini, dirliğini bozacak nasıl ihtimaller varsa bunun karşısında birlikte durmak icap eder. Bugün yaşanan hadiseye karşı sağıyla soluyla her noktada genel başkana destek açıklamaları geliyor. Bu destek açıklamaları çığ gibi artacak. Biz Türk toplumunu uyandırma amacıyla sahada çalışmaya devam edeceğiz. Mevcut istibdat rejimini kaldıracağız. Başka çaresi yok.

“Hükümetin içinde Atatürkçü, Türk milliyetçisi yok”

Muhalefetten kastınız an itibariyle ikinci ihanet sürecinin dışında bulunanlar ise kabul ederim. Zaten Türk milliyetçileri, Atatürkçüler yüzde kastımız 60’ı oluşturan yapının da bu ekipler tarafından oluşturuluyor. Mevcut yapı içinde cumhuriyetçi yok hükümet anlamında söylüyorum. Atatürkçü yok, Türk milliyetçisi yok. Zaten bunlar birleştiği taktirde sistemin otomatik olarak kendisini revize edeceği aşikar.

“Eskişehir Zafer Partisi’nde lider sıkıntısı yaşanmış”

Yerel seçim sonrası durağanlaşış herhangi bir faaliyet alanı oluşmamış ve kendi telaşlarıyla mücadele etmeye çalışan inançlı arkadaşların oluştuğu yapıydı. Ama liderlik, önderlik vasfıyla sıkıntılar yaşandığı bir teşkilattı. Zaten genel başkanımız bu tahlilleri yapmamış olsaydı bu görevi tevdi edip Eskişehir’in Zafer Partisi bünyesindeki potansiyelini tekrar canlanması ve saha çalışmalarının hızlanmasını arzu etmezdi.

“Eskişehir’in neredeyse tamamı Zafer Partisi potansiyeli”

Geldiğimde inançlı insanlar vardı. Ancak inançlı insanları bu alanda doğru faaliyetlerle bir yapı kuracak yönetim mekanizması yoktu. Şu an bunun için mücadele ediyoruz. Ve bu yapıyı kurduk. Kasım ayında gelmiştim greve. Eskişehir’in neredeyse tamamı Zafer Partisi potansiyeli. Atatürkçü, laik, cumhuriyetçi bilinen Eskişehir. Gençlik potansiyeli de çok yüksek. Potansiyel manasında Zafer Partisi’nin Eskişehir’in tamamını potansiyel olarak gördüğünü söyleyebilirim.

“Bayram Bey görevdeyken sansasyonel bir şey yapamadı”

Bayram Bey il başkanlığı döneminde sansasyonel oluşturacak, milletin sıkıntılarını ortaya sürme noktasında sansasyonel oluşturacak bir yapı oluşturamadığı için giderayak kendileri adına bir popülarite kazanma derdine düşmüş. Mevcutta siyaseti seven bir vatandaşımız. Kendisi il başkanlığı döneminde eksiklerini tahlil etmemiz neticesinde alana dahil olduk ve onun ve belli yapıların açtığı yaraları sarmak için gece gündüz faaliyet gösteriyoruz. Tercihidir. Herhangi bir şey söyleme lüksüm de yok, derdim de yok. Ancak Zafer Partisi’nin sadece sığınmacı politikası için kurulmadığını benden iyi bilir kendisi.

“2.5 ayda üyelerde yüzde 25 oranında artış var Eskişehir’de”

Bu işin merkezinde ben değil, inanmış Zafer Partililer var. Şahıslar gelir geçer. İnanmış bir yapı var. Biz geldiğimizden beri bir şekilde öncülük yapmaya çalışıyoruz, mücadele ediyoruz. Geldiğimizdeki üye sayısı ile bugün ki üye sayısına baktığımız zaman yaklaşık 2.5 ayda yüzde 25 oranında bir artış var Eskişehir’de. Bunu biz çok daha yukarı taşıyacağız. Toplum bir siyasi partiyi nasıl özümser? Çalışma prensibiyle. Partide oturmakla ya da başka işlerle uğraşmakla biri gelip Zafer Partisi’ne gönüllü olmaz. Biz çalışma prensibi oluşturduk. Aksiyoner bir hareketiz. Biz de aksiyonerliğimizi sahaya yansıttığımızda toplumdan ilgi göreceğiz ve artış devam edecek üye sayılarımızda. Konu ben değil teşkilatın bir arada çalışma kabiliyeti.”

Kaynak: Meltem Karakaş