Prof. Dr. Elif Doyuk Kartal yaptığı açıklamasında “Her yıl 1 Aralık'ta dünyanın dört bir yanındaki insanlar HIV’in ortadan kaybolmadığını, hala önemli olduğunu hatırlatmakta ve HIV'in insanların yaşamları üzerindeki etkisine ilişkin farkındalığın artırılması, damgalanma ve ayrımcılığın sona erdirilmesi ve HIV ile yaşayan insanların yaşam kalitesinin iyileştirilmesi amacıyla etkinlikler gerçekleştirmektedir. Dünya AIDS Günü her yıl belirli bir temaya odaklanmaktadır ve bu yılki tema ‘Topluluklar Öncü Olsun’ şeklinde belirlenmiştir. HIV enfeksiyonunun sona erdirilme gayesinde küresel mücadelede sivil toplum katkısını almak hedeflenmiştir. Takip ettiği olgu sayısı her gün artan bir klinisyen olarak sivil toplum kuruluşlarından bizleri olgular ile buluşturmaya katkı sağlamalarını bekliyoruz. Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Ortak Programı güncel raporuna göre 1985 yılında salgın başladığından beri dünyada 86.5 milyon kişi HIV ile infekte olmuş ve 40.4 milyon kişi AIDS ilişkili durumlar nedeniyle ölmüştür. Ülkemizde ise 39.437 HIV pozitifliği ve 2.295 AIDS tanısı alınmıştır. Dünyada 2022 yılı itibariyle 39 milyon insan HIV ile yaşamakta olup bunların 37.5 milyonu erişkin, 1.5 milyonu ise çocuktur. Olguların %53’ü kadın veya kız çocuktur. 1.3 milyon yeni enfeksiyon tanımlanmıştır. 2022 yılı verilerine göre dünyada 630 bin kişi AIDS bağlantılı durumlar nedeniyle ölmüştür. Bu da ortalama her bir dakikada bir kişinin öldüğü anlamına gelmektedir. Ülkemizde Sağlık Bakanlığı resmi verilerine göre 8 Kasım 2023 itibari ile 1677’si HIV pozitif, 51’i AIDS olmak üzere toplam 1728 olgu raporlanmıştır. 17 olgu vefat etmiştir. Olguların %84.2’si erkektir. En fazla 25-29 ve 30-34 yaş gruplarında görülmektedir. Bulaşma yolu bildirilen vakalar içerisinde cinsel yolla bulaşma %95,6 oranındadır. Önceki yıllar ile mukayese edildiğinde hem tüm kademelerde sayıların yarıdan fazla azaldığı sevindirici olmakla birlikte, durumunu bilmeyen ya da bilmek istemeyen kişiler nedeniyle bu rakamlardan çok daha fazla olgu olduğunu tahmin etmek güç değil. Dünyada 2022 itibariyle HIV ile yaşayan bireylerin %86’sı durumundan haberdar olup bunların %89'u tedaviye erişebilmektedir. Tedaviye erişenlerin %93'ünde viral baskılanma sağlanmaktadır. Ancak küresel çapta maalesef tedaviye erişimde eşitsizlikler mevcuttur. Dünya çapında yetişkin nüfus arasındaki ortalama HIV yaygınlığı % 0,7’dir. Ancak riskli gruplarda arasında daha yüksektir; Seks işçilerinde %2,5, eşcinsel erkekler ve erkeklerle seks yapan diğer erkeklerde %7,5, damar içi uyuşturucu kullananlarda %5,0, trans bireylerde %10,3, cezaevlerindeki kişilerde %1,4’tür. Günümüzde HIV ile yaşayanların AIDS tablosuna ilerleme göstermeden tamamen sağlıklı bir hayat sürdürebilmelerini sağlayan tedavi seçenekleri mevcuttur. Bu nedenle HIV ile mücadelede tedaviye erişim çok önemli bir noktaya ulaşmıştır. Mevcut tedaviler ve elbette tedaviye uyum ile viral yükü baskılamanın sürdürülmesi ile hem hastalığın kontrolü hem de yeni bulaşları engellemek mümkün hale gelmiştir. Ülkemiz koşullarında öncelikle bulaş yolları konusunda bilgilendirmek, farkındalığı artırmak ve korunmak hala önemli ve öncelikli bir konudur. HIV tanısına ulaşmak ise sağlık kurumlarında özel hayatın gizliliği gözetilerek son derece kolay ve ücretsiz bir uygulamadır. HIV durumunu bilenlerin tedaviye erişimi son derece kolay ve ücretsizdir. Özellikle riskli gruplarda ve riskli durumlarda sürekli taramaların yapılması ve hızla tedaviye başlanması ile hastalık kontrol edilebilir ve bulaş zinciri kırılarak bu salgının durdurulmasında çok önemli katkı sağlanabilir.” dedi.