Son yıllarda, tavuk eti ve yumurtasına dair halk arasında dolaşan yanlış bilgiler, tüketicilerin kafasını karıştırmakta ve bu ürünlere olan güveni sarsmaktadır. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Canan Kop Bozbay, tavuk eti ve yumurtasına dair doğru bilinen yanlışlara bilimsel açıklamalar getirerek, tüketicilerin kafasındaki soru işaretlerine net cevaplar sundu.
Günümüzde tavuk eti ve yumurtası, dünya genelinde hızla artan bir tüketim oranına sahip. Ancak, bu ürünler hakkında yanlış bilinen çok sayıda mit ve spekülasyon var. "Tavuklara hormon veriliyor mu?", "GDO'lu yem sağlığımıza zarar verir mi?", "Yumurta sarısının rengi besin değerini etkiler mi?" gibi sorulara sıklıkla rastlanıyor. Bu ve benzeri sorulara bilimsel verilerle açıklık getiren Doç. Dr. Bozbay, doğru bilgiye ulaşmanın önemini vurguladı.

TAVUKLARA HORMON VERİLİYOR MU?

Son yıllarda tavuk yetiştiriciliğinde hormon kullanımının yaygın olduğu yönündeki iddialar, toplumda ciddi endişelere yol açıyor. Ancak, Doç. Dr. Canan Kop Bozbay, bu konuda çok net bir açıklamada bulunarak, "Türkiye’de etlik piliçlere ya da yumurta tavuklarına hormon verilmesi kesinlikle yasaktır. Bu durum hem hukuken hem de bilimsel olarak imkânsızdır" dedi. Bozbay, hormon kullanımının gerek bilimsel açıdan gereksiz olduğunu gerekse uygulama açısından mümkün olmadığını vurguladı. Tarım ve Orman Bakanlığı'nın, tavuk üretimi ve etlerinin kontrolünü sıkı bir şekilde denetlediğini belirterek, "Üretim süreçleri sürekli olarak denetleniyor ve tüketiciye ulaşan ürünlerin Gıda Kodeksi’ne uygun, kalıntısız olmasına büyük özen gösterilmektedir" şeklinde ekledi.

GDO'LU YEMLERİN TAVUK ETİNE ETKİSİ

GDO’lu yemlerin tavuk etine ve yumurtalarına geçip geçmediği, halk arasında en çok tartışılan konulardan biri. Bozbay, bu konuda yaptığı açıklamalarda, GDO'lu yemlerin sadece tavukların beslenmesinde kullanılan yem hammaddelerinin bir parçası olduğuna dikkat çekti. Bozbay, "Tavukların beslenmesinde kullanılan yemler, genellikle mısır ve soya fasulyesi gibi genetik olarak değiştirilmiş ürünlerden elde ediliyor. Ancak bu durum, Avrupa Birliği ve Türkiye’de sıkı yasal düzenlemelere tabidir" diyen Bozbay, bu yemlerin tavukların etine veya yumurtalarına geçmediğini belirtti. "Yemle alınan GDO’lu DNA ve proteinler, tavuğun sindirim sistemi tarafından parçalanır. Dolayısıyla tavuğun etinde veya yumurtasında genetik olarak değiştirilmiş herhangi bir içerik bulunmaz. Şu ana kadar yapılan birçok bilimsel çalışma, GDO’lu yemle beslenen hayvanlardan elde edilen ürünlerin insan sağlığına zarar vermediğini göstermektedir" dedi.

YUMURTA SARISININ RENGİ BESİN DEĞERİNİ GÖSTERİR Mİ?

Yumurta sarısının renginin, besin değerini gösterdiği yönündeki yanlış inanışlar, tüketicilerin kafa karıştırmasına neden oluyor. Bozbay, bu soruya da açıklık getirerek, "Yumurta sarısının rengi tamamen tavuğun yediği yemin içeriğine bağlıdır. Yem ne kadar karotenoid içerirse, yumurta sarısı o kadar koyu sarı veya turuncuya döner. Ancak sarının rengi besin değerini değiştirmez" dedi. Yumurta sarısının rengi, yalnızca görsel bir farklılık yaratırken, besin değerinde bir değişikliğe neden olmaz. "Koyu sarı yumurta, daha besleyici değildir. Yumurta sarısının rengi, sadece tavuğun yediği yemle ilgili bir durumdur" diye ekledi.

TAVUKLARIN HIZLA BÜYÜMESİ DOĞAL MI?

Tavukların hızlı büyüme süreleri de halk arasında yanlış yorumlanan bir konu olduğunu belirten Bozbay, "Tavuklar nasıl 42 günde kesim ağırlığına ulaşabiliyor?" sorusuna bunun tamamen doğal bir süreç olduğunu ve hızla büyümelerinin ardında genetik seleksiyon, dengeli besleme, çevresel yönetim ve hastalık kontrolü gibi faktörlerin bulunduğunu açıkladı. Bozbay, "Etlik piliçlerin 1950’lerden beri yapılan ıslah çalışmaları sayesinde daha hızlı büyüyen, daha fazla kas geliştiren ve yemden daha iyi yararlanan ırklar oluşturulmuştur. Bugün kullandığımız hibrit ırklar, bu çalışmaların ürünüdür" dedi. Ayrıca tavukların büyüme hızlarına uygun yemlerle beslenmeleri ve çevresel faktörlerin, hayvan refahını optimize edecek şekilde yönetilmesi gerektiğini belirtti.

YUMURTADAKİ KAN LEKELERİ VE İPLİKSİ YAPILAR ZARARSIZ MIDIR?

Yumurtaların içinde bazen görülen kan lekeleri ve ipliksi yapılar, tüketicilerde tedirginliğe yol açabilir. Ancak Bozbay, bu konuda yaptığı açıklamada, "Yumurta içinde zaman zaman kan lekesi veya ipliksi yapı görülebilir. Bu unsurlar çoğu zaman doğal, zararsız ve biyolojik olarak açıklanabilir yapılardır. Yumurtada görülen küçük kan lekeleri, genellikle yumurta oluşumu sırasında ovaryumdaki kılcal damarların çatlaması sonucu oluşur. Bunun döllenmeyle veya hastalıkla hiçbir ilgisi yoktur. Sağlık açısından bir risk taşımaz. Yumurtanın içinde görülen beyaz ipliksi yapılar, yumurta sarısını ortada sabitleyen doğal bir bağ dokusudur ve adı şalazdır. Şalazın varlığı, yumurtanın taze olduğunu gösterir. Yumurtalar bayatladıkça bu yapı gevşer ve kaybolur. Sonuç olarak bu yapılar yumurtanın bozuk, döllü, bayat ya da sağlıksız olduğunu değil, tam tersine tazeliğini ve doğal oluşum sürecini gösterir. Yine de tüketici tercihi olarak bu yapılar pişirme öncesinde çıkarılabilir” diye konuştu.

TAVUKLARIN FARKLI ÜRETİM SİSTEMLERİ VE BESİN DEĞERLERİ

Tavuk üretiminde çeşitli sistemler bulunuyor: yoğun (entansif), yarı açık, serbest gezen ve organik gibi. Bu sistemlerin, tavukların et ve yumurtalarının besin değerinde küçük farklılıklara neden olabileceğini belirten Bozbay, serbest gezen tavukların yemlerine ek olarak doğal olarak ot, böcek ve yeşil bitkiler de yiyebildiklerini, bu nedenle omega-3 yağ asitleri, A ve E vitamini bakımından bazı artışlar görülebileceğini söyledi. Ancak bu farkların, genel besin değerlerinde çok büyük değişiklikler yaratmadığını ve genelde tüketicilerin tercihlerini lezzet ve değerlerine göre şekillendirdiğini belirtti.

Kaynak: İhlas Haber Ajansı