ESOGÜ İç Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanlığı öğretim üyeleri Prof. Dr. Aysen Akalın, Prof. Dr. Göknur Yorulmaz ve Doç. Dr. Melisa Şahin Tekin’in de katıldığı 14 Kasım Dünya Diyabet Günü etkinliği için hazırlanan stant önünde konuşan hastane Başhekim Yardımcısı Doç. Dr. Pınar Yıldız konu hakkında açıklamalarda bulundu:
“Diabetes Mellitus (DM), pankreasın yeterli insulin üretememesi veya vücudun ürettiği insülini etkili bir şekilde kullanamaması sonucu oluşan ve ömür boyu devam eden kronik bir hastalıktır. Günümüzde diyabet, sıklığı ve yarattığı sorunlar nedeniyle tüm dünyada önemi her geçen gün artan önemli ve öncelikli sağlık sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. Yaşam tarzındaki değişim ile birlikte gelişmiş ve gelişmekte olan toplumların tümünde özellikle tip 2 diyabet prevalansı hızla yükselmektedir. Geçmişte ‘insüline bağımlı olmayan diyabet’, ‘erişkin diyabet’ veya ‘tip II diyabet’ olarak da isimlendirilen tip 2 diabetes mellitus tüm diyabet olgularının %90’dan fazlasını oluşturmaktadır ve en yaygın görülen diyabet formudur.
Tip 2 diyabet, obezite ve fiziksel inaktiviteye bağlı olarak genellikle daha sık görülmektedir. Hastalığın temelinde genetik olarak yatkın kişilerde yaşam tarzı ile tetiklenen ve giderek artan insülin direnci ve zamanla azalan insülin salınımı söz konusudur. Yanlış beslenme ve hareketsizlik son yıllarda gençlerde ve hatta çocuklarda da obezite ve diyabet tanı hızını arttırmaktadır.
Tanısında gecikme ve hastaların takip uyumundaki sorunlardan dolayı tedavileri de yeterli olamamaktadır. Kontrolsüz diyabet, hiperglisemiye yol açarak zamanla kalp-damar sistemi hastalıkları başta olmak üzere göz, böbrek, sinir sistemi dahil vücudun bütün sistemlerini etkileyen komplikasyonların gelişmesine neden olur. Kardiyovasküler hastalıkların sıklığı, yaygınlığı ve ölümle sonuçlanma oranı diyabetli bireylerde, diyabeti olmayan akranlarına kıyasla 2-8 kat daha yüksektir. Ayrıca, diyabetli bireylerde infeksiyon gelişme riski, diyabeti olmayanlara oranla daha yüksektir. Tüm dünyada böbrek yetersizliğinin ve travma-dışı amputasyon olgularının en yaygın nedeni diyabettir. Diyabetli bireylerde alt ekstremite amputasyon riski diyabeti olmayanlara oranla 25 kat yüksektir. Özellikle gelişmiş ülkelerde diyabet en sık görme kaybı ve körlük nedenlerinden biridir.
Dünya’da artık bir epidemi olarak nitelendirilen diyabet, hem bireysel hem de toplumsal olarak insan sağlığını olumsuz etkilemekte, yaşam kalitesini ciddi anlamda bozmakta ve ekonomik olarak yük getirmektedir. Bu hastalıklar sağlıklı yaşam yıllarından çalmakta, daha kısa ve kalitesiz yaşama sebep olmaktadır.
İklim Değişikliği ve Diyabetik Hastalar Üzerine Etkileri
İklim değişikliği, küresel ısınmanın (küresel ortalama sıcaklıkta devamlılık gösteren artış) ve bu durumun Dünya'nın iklim sistemi üzerindeki etkileridir. Aşırı sıcak hava koşulları, diyabetli kişiler için daha büyük sorunları doğurabilir. Diyabetik yaşlı hastalar bu duruma daha duyarlı olup bu hastalarda komplikasyon gelişme ihtimali de daha yüksektir. Sıcağa dayanıklılıkları yüksek ve sıcağa verdikleri tepki de daha zayıf ve gecikmelidir. Hipoglisemiye yatkınlıkları artar. Kardiyovasküler olayların gelişme ihtimali yükselir.
Bu gruptaki kişilerin alabilecekleri bazı önlemler önem kazanmaktadır. Bu önlemler; yeterince su içmek, insulin kullananlar için uygun koşullarda muhafaza etmek, kan şekeri ölçüm cihazını ve test çubuklarını sıcaktan korumak, tedavilerini gerekirse koşullara göre değiştirmek şeklindedir. Bu konuda ilerleyen günlerde çok daha dikkatli davranılması vurgulanacaktır.
14 Kasım Dünya Diyabet Günü
Her yıl 14 Kasım Dünya Diyabet günü olarak çeşitli farkındalık aktiviteleriyle anılmakta ve Diyabet hastalığının önemine dikkat çekilmeye çalışılmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü ve Dünya Diyabet Federasyonu tarafından 1921’de İnsülini keşfederek sayısız hayatı kurtaran Fredrick G. Banting’in doğum günü olan 14 Kasım Dünya Diyabet gün olarak ilan edilmiş ve 2007 yılından itibaren de resmi olarak kutlanmaktadır. Diyabetin; şeker yüksekliğinden ibaret olmadığı, çok sayıda ölümcül ve sakat bırakıcı soruna yol açabildiği vurgulanarak diyabetin azaltılması ve daha etkili tedavi ve takibine yönelik bilgilendirmeler yapılmaktadır. Tüm kronik hastalıklarda olduğu gibi diyabette de hastalar en büyük sağlık paydaşımızdır. Hastaların kendi tanı ve tedavi süreçlerinde bizlerle işbirliği yaparak hastalıklarla mücadele etmemiz sağlıkta başarılı olabilmemizin temel şartıdır.