Eskişehir Barosu İnsan Hakları Komisyonu tarafından İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarına tepki gösterildi. Gazze’de yaşananların bir çatışma olmadığını söyleyen İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Büşra Karadan, sistematik ve topyekûn bir yok etme politikasına dönüştüğünü ifade etti. Karadan, Filistin topraklarında yaşanan insan hakkı ihlallerine hiç kimsenin sessiz kalmaması gerektiğini belirtti.
“Temel insani ihtiyaçlara erişim kasten engelleniyor”
Eskişehir Barosu İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Büşra Karadan, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Gazze’de aylardır süren saldırılar artık yalnızca bir savaşın parçası değil, açıkça bir insanlık suçu ve soykırım niteliği taşımaktadır. Sivillerin hedef alındığı, çocukların, kadınların, yaşlıların yaşam haklarının ellerinden alındığı; hastanelerin, okulların, sığınakların bombalandığı; temel insani ihtiyaçlara erişimin kasten engellendiği bir tablo ile karşı karşıyayız. Bu, bir çatışmadan öte, sistematik ve topyekûn bir yok etme politikasının açık göstergesidir.
“Uluslararası toplumun büyük bir kısmı ya sessiz kalıyor”
Uluslararası hukuka göre; 1949 Cenevre Sözleşmeleri, özellikle Sivil Kişilerin Korunmasına İlişkin IV. Sözleşme, işgal altındaki topraklarda sivillere yönelik bu tür eylemleri açıkça yasaklamaktadır. Ayrıca, Roma Statüsü uyarınca; sivillere yönelik kasıtlı saldırılar, zorla aç bırakma, kitle öldürme ve toplu cezalandırma gibi eylemler açıkça savaş suçu ve insanlığa karşı suç kapsamında değerlendirilir. Tüm bu hükümlere rağmen, uluslararası toplumun büyük bir kısmı ya sessiz kalmakta ya da etkisiz açıklamalarla yetinmektedir. Bu durum, sadece mağdurları değil, insan hakları hukukunun evrensel geçerliliğini de tehdit etmektedir.
“Yaşam hakkının, barışın ve insan onurunun yanındayız”
Eskişehir Barosu İnsan Hakları Komisyonu olarak, yalnızca Filistin halkına yönelik bu vahim ihlalleri değil, dünyanın başka coğrafyalarında yaşanan her türlü sistematik insan hakkı ihlalini de aynı kararlılıkla reddediyoruz. Mezhepsel, etnik veya siyasi gerekçelerle sivillerin hedef alındığı her olay; failleri kim olursa olsun, uluslararası hukuka göre suçtur ve insanlığın ortak vicdanına aykırıdır. Suriye’de yaşanan mezhep temelli şiddet ortamının, bugün Filistin’de uygulanan sistematik yok sayma politikalarıyla benzerlik taşıdığını üzülerek gözlemliyoruz. Farklı siyasi aktörlerin, farklı söylemlerle ama benzer yöntemlerle yürüttükleri bu insanlık dışı uygulamalar karşısında taraf değil, ilkesel bir duruş sergiliyoruz: Biz, her koşulda yaşam hakkının, barışın ve insan onurunun yanındayız.
“İnsan hakları mücadelesi seçici bir alan değildir”
İnsan hakları mücadelesi seçici bir alan değildir. Kimden gelirse gelsin, kime karşı yapılırsa yapılsın, her türlü baskı, işgal, şiddet ve soykırıma karşı çıkmak biz avukatların hem mesleki hem de insani sorumluluğudur. Bu açıklamamız yalnızca bir tepki değil, aynı zamanda bir sorumluluk beyanıdır. Hukukun sesi susturulmak istendiğinde, biz susmayacağız. Adaletin terazisi bozulduğunda, biz onu hatırlatacağız. Çünkü biliyoruz ki; sustuğumuz her zulüm, yarın daha büyük acılara zemin hazırlar. Eskişehir Barosu olarak, Filistin’de ve dünyanın dört bir yanında süregelen bu insan hakları ihlallerinin bir an önce sona ermesi gerektiğini güçlü bir şekilde vurguluyor; barışın, yaşam hakkının ve insan onurunun egemen olduğu bir gelecek için mücadele etmeye devam edeceğimizi kamuoyuna saygıyla duyuruyoruz.”