Karadan, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin, İkinci Dünya Savaşı sonrası insan onurunu koruma adına önemli bir adım olduğunu vurguladı. "Bu belge, yaşam hakkı, düşünce ve ifade özgürlüğü, adil yargılanma hakkı ve ayrımcılık yasağı gibi temel hakları güvence altına alırken, bu hakların hayata geçirilmesi herkesin ortak sorumluluğudur" diyerek, insanların haklarının yalnızca kâğıt üzerinde değil, gerçek yaşamda da korunması gerektiğinin altını çizdi.

İnsan hakları ihlallerinin devam ettiğine dikkat çeken Karadan, ülkemizde ve dünya genelinde savaşlar, insanlık dışı muameleler, ayrımcılık ve mülteci krizlerinin insan haklarını tehdit etmeye devam ettiğini belirtti. Ayrıca, Türkiye’de yaşanan ifadeye ve basın özgürlüğü ihlalleri, kadına yönelik şiddet, mülteci hakları ve çocuk hakları gibi alanlardaki problemleri dile getirdi.

"Gazetecilere yönelik baskılar, sansür uygulamaları ve kadınlara yönelik şiddet, toplumsal sorunlar arasında yer alıyor. Uzun tutukluluk süreleri, keyfi yargılamalar ve bağımsız yargıya olan güvenin azalması adalet sistemimizdeki en önemli sorunlar arasında" diyen Karadan, mülteci hakları ve çocuk işçiliği gibi konulara da değindi.

Eskişehir Barosu ve İnsan Hakları Komisyonu olarak, insan haklarının korunması ve ihlallerle mücadele etme noktasında önceliklerinin insan hakları eğitimleri, farkındalık projeleri ve hukuki destek oluşturmak olduğunu belirten Karadan, yakın dönemde somut projelerle bu alanlarda çalışmalarını sürdüreceklerini ifade etti.

Mesajının sonunda, insan haklarını savunmanın sadece bir günle sınırlı olmadığını, her gün ve her bireyin görevi olduğunu belirten Karadan, "İnsan hakları için toplumsal bir bilinç ve dayanışma gereklidir. İnsan haklarını savunmak, hepimizin sorumluluğudur" diyerek, eşit, özgür ve onurlu bir dünya hedefini bir kez daha yineledi.

Kaynak: Alperen Ata