Semt sahasının önüne siyah camlı bir minibüs yanaştı. İçinden Çevik Kuvvet ekipleri indi…
Resmi iki polis Dede Korkut Parkı’na giden köprünün girişindeydi…
Dörtlü bekçi grubu başlarında bir polis memuru ile Gazebo tarafında devriye atıyordu…
Yer yer sivil polisler göze çarpıyordu…
Resmi ekip otoları Meserret İnel önündeki boş olanda ara sıra siren çalıştırıyordu…
Emekliliği yaklaşan iki polis de elleri arkalarında parkın tadını çıkarıyordu!
Polis arabalarının ışıkları hiç sönmüyor… Arada bir ‘korona bitmedi’ gibisinden anons yapıyorlar.
Yakışıklı ve genç olan polisler su boyundaki çimlerde oturan gençleri darlıyordu!
Alkol alıyor musunuz?
Yiyip içtikten sonra maskenizi takın…
Mesafeye dikkat edin…
Kanlıkavak akşamları artık böyle…
Kanlıkavak adeta polis ve bekçi kuşatması altında…
Olanı biteni korona ile izah etmek çok zor. Çünkü bu parktaki mekanların birinde oturanlar herhangi bir uyarıya maruz kalmıyor. Ne maske ne mesafe…
Ama çimlerde, su boyunda, ağaç altında oturuyorsanız ‘tehdit’ oluyorsunuz!
Olanı biteni tam olarak yazsam ‘amma abartmış ha’ diyeceksiniz. En iyisi bi akşam uğrayın…
Aylar sonra bir parça nefes almak isteyen insanlara yapılanlar doğru değil. Valimizin, Emniyet Müdürümüzün haberi var mı, bilmiyorum.
Kanlıkavak’ta müthiş bir ‘bunaltma’ operasyonu var.
Öte yandan polis ve bekçiye de üzülmüyor değilim. Polis ve bekçinin mesainin işe yaramadığını biliyorum, görüyorum çünkü…
Nafile bi uğraş…
Pandemi ile mücadele ise bunu kolluk kuvveti mi yapmalı? Sağlık Bakanlığı görevlilerinin uyarıları daha verimli olurdu. Belki küçük bir broşür falan…
Parka gelenlerin çoğu 15-30 yaş arası gençler… Uyarıları onların anlayacağı dilden yapmalıyız.
Ahali polisleri takip etmekten, bekçileri kollamaktan nefes alamıyor.
İşin bir de iktidar yani AK Parti boyutu var. Hatta o boyutu daha acıklı… Tanık olduğum serzenişlerin çoğu ‘AK Parti ve Erdoğan’a’ yönelikti.
İl Başkanı Zihni Çalışkan’ın yerinde olsam bir iki akşam parkta takılır ve önlemleri biraz azaltır, biraz da sivilleştirirdim.