Türkiye Emekliler Derneği Eskişehir Şube Başkanı Muhsin Dilbaz, Eskişehir Net’te yayınlanan Net Soru programında Meltem Karakaş'ın sorularını yanıtladı. Programdan öne çıkan başlıklar şu şekilde:

“BİZİ DİKKATE ALAN YOK”

“Emekliler için söylenecek o kadar çok şey var ki ama önemli olan bunları hükümetimizin ne kadar dikkate aldığı önemli. Maalesef uzun zamandır bizi dikkate alan, haykırışlarımızı duyan yok. Duymadıkları için insanları umutları kırılıyor. Beklentilerimizin gerçekleşmeyeceği için üzüntülerimiz artıyor, kaygılarımız çoğalıyor. Her gün konuşulan konu emekliler.

“EMEKLİ PAZARDA SEYRETMEKLE YETİNİYOR”

Emeklinin derdi alım gücü. Pazara gittikleri zaman almak istediklerini ya da evinin ihtiyaçlarını bir türlü karşılayamıyorlar. Biz meyve ülkesiyiz ama bugün bir meyveyi bile 80-90 liraya alıyoruz. Aslında alamıyoruz. Sadece bakmakla, seyretmekle yetiniyoruz. Üzülerek söylüyorum ama emeklimiz pazarın sonunda sağlama yakın ürünleri toplamaya çalışıyorlar. Böyle bir hale niye getirdik bu ülkeyi? Enflasyon böyle planlı şekilde üretim yapmazsanız düşebilecek bir şey değil ki. Siz üretim yapmıyorsunuz ama diyorsunuz ki enflasyon rakamları düşecek. Alım gücümüz hiç kalmadı. 40 yıl, 45 yıl çalışmış insanımıza 12 bin 500 lira maaş veriyorsunuz. Bununa kiranı doğal gazını elektriğini öde ve bir ay da geçin diyorsunuz. Böyle bir şey mümkün değil.

“EMEKLİNİN ÇOĞU İKİNCİ İŞİ ARIYOR”

Emeklinin çoğu ikinci işi arıyor. Bugün 4 milyonun üzerinde çalışan emekli var. Zaten 16 milyon emekli var diyoruz. Bunun 4-5 milyonu çalışıyorsa geri kalan kısmı da ya çocuklarının yardımı geçinebiliyorlar ya da geçinemeyen de pazardan artıkları topluyorlar. Askıda ekmek, askıda yemek, askıda poğaça çok yaygınlaştı. Çocuklarımıza bir öğün yemeği bile veremiyoruz. Nasıl bir ülke olduk?

“EMEKLİLİK HERKESE EŞİT OLMALI”

Maaş bağlama oranları katsayılarla yapılıyor. İlk 2.5 ile çarpılıyordu. 2’ye düşürdüler. 2025’ten sonra olanları 1.7’ye düşürecekler. Yani maaşlarımızın ortalamasını 360’a böldükten sonra 1.7 ile çarpıp size bir maaş verecekler. Yarın bunu 1.5’e çekmeyecekleri ne malum. Yüzde 10 ile maaş alırsanız ne olacak? Böyle bir emeklilik sistemi olabilir mi? Emeklilik şu demektir: Çalıştığınız primlerin karşılığını almalısınız. Rakamları düşürerek değil. Yüzde 10 ile emekli olunur mu? Herkes eşit olmalı. Emeklilik sistemi tek olmalı. Eşitlik ilkesi bunu gerektirir. İntibak demiyoruz boşuna. Eskiden yüzde 70-85 maaş bağlama oranlarına bizi geri çekin. Bu insanlara vermediğiniz paraları da verin, uygulayın diyoruz. Ama bahanelerle, kasamızda para yok diyorsunuz. Emekliye 100 lira artış yaparsam, bilmem kaç milyar bana aylık götürüsü olur diyorsunuz.

“SİZ 3600 GÜNLÜ ADAMI EMEKLİ ETTİNİZ”

EYT yanlış değil. Bir tek yaştan dolayı siz emekli edeceksiniz onu ama bu karma sistemde eşitlik ilkesi kalktığı için EYT’den insanları emekli ettiler. Neye göre emekli ettiler? Yasanız herkese eşit olmadığı için 3600 günle de emekli oldu adam, 7000 günle de emekli oldu, 7800 günle de emekli oldu. 9000’den taviz vermeseydiniz EYT’li kardeşim yaşı kaç olursa olsun emekli olmak istiyorsan sen 9000 gün pirim ödeyeceksin, o primi tamamlarsan ben seni emekli ederim deseydi bu kadar ekonomik kayıplar olur muydu? Siz 3600 günlü adamı emekli ettiniz. Maaşı 5 bin 500 liraya geldi. Ona da sonra 12 bin 500 lira verdiniz. Adam 7500 gün prim ödemiş. Ona da 12 bin 500 lira verdiniz. En yüksek maaş alan 20 bin lira maaş alıyor EYT’den. Böyle bir emeklilik sistemi olmaz ki.

“ÜRETİM KAYNAKLARINI YOK EDERSENİZ BU HALE GELİRİZ”

Bu emeklilik rakamı sürdürülebilir değil dediler. Üretimi artırmamız lazım, istihdamı artırmamız lazım dediler. Tamam artırın. Ben miyim hükümet? Cumhuriyet kazanımları olan fabrikaları, limanları, arsaları sattınız. Neyi varsa bu ülkenin sattınız. Şimdi paramız yok diyorsunuz. Tabi ki olmaz. Üretim kaynaklarını yok ederseniz bu hale geliriz.

“ESKİŞEHİR’DE HUZUR EVLERİNDE 150-200 KİŞİ SIRADA BEKLİYOR”

Biz primlerimizin karşılığını istiyoruz. Birinin iki dudağının arasından çıkacak rakamlar değildir emekli maaşı. Primlerle maaş belirlenir. Gerçek enflasyonlarla maaşlar açıklanmalı. Yaşlanan insanların en çok sağlık hizmetine ihtiyacı var. Emeklimiz katılım payı ödüyor. Biz zaten çalışırken o katılım paylarını yıllarca ödedik. Bir de ilaç katılım payı var. İlacın katılım payı mı olur? Barınma hizmetine ihtiyacı var. Çünkü ona bakacak birileri lazım. Bakıma ihtiyaçları var. Bizim bakım evlerine ihtiyacımız var yaşlılarımız için. Bugün kirasını ödeyemeyen insanlar huzur evlerine akın ediyorlar. Huzur evi Eskişehir’de dört, beş tane. Gidin 150, 200 kişi sırada. Yaşlı bakım köyleri oluşturalım. Hazinenin arazileri var. 60-100 metrekare arsa üzerine iki kişinin ya da tek kişinin yaşayabileceği, bahçesi olan, gezinebileceği bakım evleri oluşturalım. Yaşlılarımıza hizmet verelim buralarda. Yılda iki tane yaparsınız. 10 yıl sonra 20 tane olur. Yaşlı insanlar buna ihtiyaç duyuyor. Artık emeklinin ev alması hayal. Bunun için mutlaka bir şeyler yapılması lazım. Emeklimiz bundan sonra sokakta mı yaşasın? Bunlara kira yardımı, elektrik yardımı, doğal gaz yardımı yapılmalı. 12 bin 500 lira alan insan o doğal gazı neyle ödeyebilecek? Yakamıyor ki zaten. Yakarsa biliyor ki maaşı kalmayacak. Bir sürü ödenmeyen elektrik, doğal gaz faturaları var. Bunlar emeklilerin ödeyemediği faturalar.

“KENT LOKANTALARINDA KUYRUKTAKİLERİN YÜZDE 80’İ EMEKLİ”

Eskişehir’e kent lokantası açıldı. Buna en çok sevinenler emekliler. Teşekkür edelim belediye başkanımıza. Seçimden önce bizi ziyaret etmişti. Açacağına söz vermişti. Gerçekten de açtı. Gidin bakın kuyruğa. Onların yüzde 80’i emekli. Çünkü emekli artık dışarda bir lokantada yemek yiyemiyor. Dışarda sıradan bir yemek yeseniz en az 300 lira ödüyorsunuz. 65 liraya kent lokantamız hizmet veriyor. Bunu desteklemek gerekiyor.

“HAMAMYOLU’NDA BANKLARDA OTURACAK YER YOK”

Ben çok üzülüyorum. Hamamyolu’nda banklarda yer yok. Hepsi emeklimiz bizim. Emekli kıraathaneleri talep ettik. Çay içebileceği, sosyal oyunlar oynayabileceği, satranç, dama gibi. Ya da spor etkinliği yapabileceği, sosyalleşeceği bir şeyler olabilir. Şimdi onu da yapmaya çalışıyorlar. Açtıkları zaman sevineceğimiz bir şey olur. Ayşe Başkanımız bunu Sazova’da ve Taşbaşı’nın üst katında açmaya çalışıyor. Taşbaşı tamam ama Sazova’ya emeklinin gitme şansı yok. Emekli yaşlanmış insan. Uzak yerleri tercih etmesi biraz zor.

“BIÇAK KEMİĞE DAYANDI”

Bıçak kemiğe dayandı. Siz insanlara 12 bin 500 lirayı reva görüyorsanız, o insan tercihlerini tabi ki farklı şekilde kullanır. Son geldiğimiz noktada 12 bin 500 lira ile kimsenin geçinemeyeceğini herkes biliyor. Hatta son zamanlarda dünyada emekli skalasında en altta yer alıyoruz. Emekli çok fazla talepte bulunmuyor. Emeklinin zaten belli bir yaştan sonra çalışma hayatının olmaması lazım. Emekli çalışmak zorunda kalıyor. Yeterli para verirse çalışır mı? Yeterli ücretin verilmesi gerekiyor. Yeterli ücret ödediği primlerin karşılığı. Ama böyle yüzde 35’lere düşürerek değil. Eskisi gibi en az yüzde 70 ile maaş bağlanmalı.

“GIDASINDAN ÖDÜN VERİYOR EMEKLİ”

Gıdasından ödün veriyor emekli. Gıda alamıyor ki, ödün veriyor. Beslenemiyor. Emekli besin alamıyor. Et alabilir misiniz bu halinizle, bu paralarla? Alamazsınız. Sebze alabiliyor musunuz? Bugün bir marul 25-30 lira. Ot yeseniz yine paranız yetmiyor. Dolayısıyla emekliler gıdasından ödün veriyor. Sağlık hizmeti hiç alamıyor. Almak istiyor ama alamıyor. Kiraları, elektriği, doğal gazı çok pahalı. Onları sosyal yardımlarla sağlamaya çalışıyor. Eskişehir’de emekliler böyle. Çok şeyden ödün veriyor.”

Kaynak: Meltem Karakaş