Vali Aksoy mesajnda, "Bir milletin büyüklüğü, siyasi sınırlarıyla birlikte kültür varlıkları, zenginlikleri, milli birlik ve bütünlüğü ile ölçülür. Dışa açılan ve çağdaş dünyayı şekillendiren ekonomik, sosyal, teknolojik ve kültürel şartlara ayak uydurmaya çalışan, bölgesinde lider günümüz Türkiye’sinde, milli kültürümüzün özünü teşkil eden Nasrettin Hoca gibi değerlere sahip çıkmalıyız. Bu, var olmanın, ayakta kalmanın, millet olarak varlığımızın korunmasının en önemli koşullarındandır.
Türk mizah gücünün ve ince zekasının efsaneleşmiş kahramanı olan Nasrettin Hoca, 13. yüzyılın kaos ortamında, o dönemin bireysel ve toplumsal sorunlarına mizah ile çözüm üretmiştir. Yüzlerce fıkrasında insanın çeşitli yönlerine dikkat çekerek ideal insan formu çizmeye çalışmıştır. Onun amacı, nükteleriyle olayları hafife almak, insanları güldürmek, çocukları eğlendirmek olduğu kadar, insanları aydınlatmaktır. Saflığıyla ortaya serdiği şakalar, nükteler kimseyi incitmez. Toplumda ve bireylerde aksayan, eleştirilmesi gereken, gülünç olan ne varsa fıkralarda o vardır. Toplumun aksak ve eksik yönleri mizahın gücüyle işlenir, fıkraları insanlara olumlu değerler içeren mesajlarla insan bilincinin dönüşümüne katkı sağlar. Hoca, bir halk bilgesi ve eğitimcidir. Nasrettin Hoca’nın fıkralarına bir öğreti, bir eğitim disiplini, bir bilim ve felsefe insanının değer yargıları gözüyle bakıldığına, milli kültürün kökleşmesine ve gelecek kuşaklara aktarılmasına hizmet edilmiş olur.
Fıkraların, toplumsal hayatta her gün hızlı değişmeler olmasına karşın hala güncelliğini yitirmeden yaşaması, her sözünden bir ders çıkarılabileceğini göstermektedir. Bugün, dünyanın birçok ülkesinde Nasrettin Hoca fıkraları bilinmekte ve anlatılmaktadır. Kültürel değerlerimizin en önemlilerinden olan Nasrettin Hoca’yı bir eğitim konusu ve hazinesi olarak ele almalıyız. Hem özel hem toplumsal hayatın huzurlu, birlik ve dirlik içinde nasıl sürdürülebileceğini gösteren Nasrettin Hoca, kuşaktan kuşağa değerler aktaran bir kültür elçisi olmuştur. Onun aktardığı değerler, hiçbir çağın gelişmelerinden etkilenmeyecek değerlerdir. Nasrettin Hoca’nın ölümünün 740. yılında, geçmişimizle bağ kurarak geleceğimize yön vereceğimizi gösteriyoruz. İşte bu anma günü, yeniden Nasrettin Hocamızın torunları olduğumuzu hatırlamanın, ona layık işler yapmanın, onun yol göstericiliğinde aydınlanmanın ve bu aydınlık yüzle, gönülle, zihinle hayata bakmanın ve onu yaşamanın bir vesilesi olsun. O, bize kıssalarıyla hisse vermeye devam etsin. Mirası daim olsun, sevgisi yüreklerimizde kaim olsun." dedi.