Eskişehir Kent Konseyi Başkanı Nuray Akçasoy, Cengiz Holding’e bağlı Eti Bakır Maden’in Eskişehir’de altın-gümüş madeni çıkarma faaliyetine ilişkin Eskişehir.net’e konuştu. Akçasoy, “Mahkemeyse mahkeme. Durdurmaysa durdurma. Elimizden geleni ardımıza koymayacağız. Çünkü o kadar büyük bir alanda çevre ve ağaç katliamı olacak. Siyanürle doğayı ve insanları zehirleyecekler” ifadelerini kullandı.
“DOĞAL SU KAYNAKLARIMIZI MAHVEDECEK PROJELERE ESKİŞEHİRLİLER OLARAK KARŞI DURACAĞIZ”
Nuray Akçasoy konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
“12 Aralık’ta Cengiz Holding’e bağlı eti bakır madeni tepebaşı ilçemizin Tekeciler mahallesiyle verimli toprağı ve iklim özellikleriyle İç Anadolu’nun Akdeniz’i olarak alınan Mihalgazi ilçemizin Alpagut mahallesinde 672 hektarlık yani 941 futbol sahası büyüklüğündeki ormanlık alanda altın ve gümüş maden ocağı zenginleştirme tesisi hazır beton tesisi ve su temin göleti yapmak amacıyla Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikli Bakanlığı’na çevresel değerlendirme raporu yani ÇED başvurusu yaptığını bizler Eskişehirliler olarak üzülerek öğrendik. Eskişehir Kent Konseyi olarak doğru yerde ve kurallara uygun olarak doğamıza zarar vermeden yapılması bu tür madenlerin özellikle de teknolojik olarak daha yeni teknolojilerle çevreye doğaya uyumlu maden ocaklarıyla açılmasına karşı değiliz. Ancak toprağımızı zehirleyecek, doğamızı mahvedecek üstelik de doğa dokumuzu doğal su kaynaklarımızı mahvedecek projelere her zamanki gibi Eskişehirliler olarak karşı duracağız.
“NE HAYVANCILIK KALIR NE TARIM”
Bizim için havamızın kalitesinin bozulması veya toprağımızın kalitesi bozulması özellikle de su kaynaklarımızın ki gelecek açısından sularımızın önemini hepimiz biliyoruz. Su kaynaklarımızın kirlenmesi veyahut siyanürlü altın arama işlemi yapılırken daha doğrusu ayıklama işlemi yapılırken o havuzlarda eğer bir tek siyanür sızıntısı olduğu vakitte o güzelim Sarıcakaya, Alpagut, Mihalgazi ilçelerimizin ve Eskişehir’in tarım alanlarının en kıymetli ürünlerinin yetiştiği alanlardaki tahribatı düşünmek bile istemiyorum. Ne hayvancılık kalır ne tarım kalır ne de zehirlenmiş su ile bizim geleceğimizle ilgili Eskişehir’in suyu kalır. Biz bu mücadeleyi aynı şekilde Uşak’ta Murat Dağlarında da verdik. Oradaki hak savunucusu arkadaşlarımızla beraber suyun ve Eskişehir’i de ilgilendiren bu suyun ne kadar önemli olduğunu vurguladık. Ve orada bu tesislerle ilgili çeşitli itiraz davaları açıldı.
“MAHKEMEYSE MAHKEME. DURDURMAYSA DURDURMA”
Şimdi biz de burada ocak ayının başında halkın bilgilendirilmesi toplantısı yapılacak. Bu ÇED ile ilgili çalışmalarımız yapıyoruz. İçeriğine bakıyoruz. Burada itiraz edeceğimiz çok konu olacak. Bu itiraz edeceğimiz konuları mutlaka orada halkın bilgilendirme toplantısında bizler de söyleyeceğiz. İtirazlarımızı ve mahkeme kanallarını çeşitli hem belediyelerimizin hukukçularıyla hem orada vatandaşlarımızla hem baromuzla ve sivil toplum örgütlerimizle beraber itirazlarımızı gerçekleştireceğiz. Mahkemeyse mahkeme. Durdurmaysa durdurma. Elimizden geleni ardımıza koymayacağız. Çünkü o kadar büyük bir alanda, şimdi düşünün ağaç katliamı yapılacak öncelikli olarak. Çok büyük kamyonlar için yolar açılacak. Bunun arkasından burada altım gümüş maden arama işlemleri başlayacak. Çok derin patlatmalar başlayacak. Bütün oradaki yaşam alanlarında bulunan insanlarımız bunlardan rahatsızlık duyacak. Biz deprem bölgesinde yaşıyoruz. Artık deprem Türkiye’nin bir gerçeği. Bunu neden unutuyoruz? Bu siyanürlü havuzlar deprem anında da büyük tehlikeler oluşturacak.” Meltem Karakaş