Çünkü başarılı gazeteciliğin ‘sırları’ aslında kitaplarda yazmaz! Onları öğrenmek için üstatlarla vakit geçirmek gerekir. Buna ‘gazetecilik şansı’ deniyor. Bu konuda hem kurumum hem de vakit geçirdiğim gazeteciler açısından şanslıyım.
Öyle ki henüz 100 gün olmadan çok yol aldım. Çok önemli isimler tanıdım, çok önemli anlara, buluşmalara tanıklık ettim.
İYİ Parti Eskişehir Milletvekili Nebi Hatipoğlu buluşması da şüphesiz bunlardan biriydi. TBMM’nin açılış gününde tanıştığım Danışman Nuri Çaylı’dan randevu talep ettim. Amacım Nebi Bey’in açacağı aşevlerini konuşmaktı. Hatipoğlu’nun ‘yol arkadaşı’ Nuri Bey, Hatipoğlu’nun Çin’de olduğunu gelince buluşma ayarlayacağını söyledi. Ve beklemeye başladım. Sonradan Esgündem26’dan Soner Uçak ve EHA’dan Soner Yüksel’in de görüşme talebi olduğunu öğrendim.
26 Temmuz çarşamba akşam saatlerinde Cihan Yıldırım’ın watsap mesajıyla sabah Nebi Bey ile kahvaltı yapacağımızı öğrendim.  Uçak ve Yüksel’in de olduğu dört kişilik bir gazeteci ekibiyle birlikte kahvaltı yapacaktık.
Perşembe sabahı Karabayır’daki evinin önünde buluştuk. Kocaman bir at kestanesi altında serin bir masaya buyur edildik. İçeri girdiğimizde Hatipoğlu telefonla konuşuyordu. Nuri Çaylı ile kısa bir sohbet… Bu arada Uçak ve Yüksel ile aramız iyi ama sonuçta rekabette var! Bir yandan içimden ‘Tek başına bu haberi yapsam iyiydi’ diye geçirdim. Sonraki günlerde röportaj ülke gündemine gelince o iç çekişimin ne kadar haklı olduğunu anladım!
Neyse, kısmet değilmiş!
Önden çay kahve geldi. Elbette ilk konu ekonomi… Hatipoğlu, sabit gelirlinin sıkıntı yaşadığını söyledi. Ekonomik ve sosyolojik kriterlere bakıldığında ‘ciddi bir kriz’ olmadığını söyledi. Hepimiz ‘nasıl yani’ derken Nebi Bey ‘’Ben krizdeki Yunanistan’ı gördüm. Şu an ülkemizle kıyaslanamazdı. Kriz oydu! Bizdeki kriz çok derin olsa fabrika önlerinde işçi kuyrukları olur. Doktorlar gibi caddelerde dükkanların yarısı kapanır. Kamyoncular nakliyeyi daha ucuza alırlar. Şu an bunların hiçbiri yok. Sabit gelir olan, emekliler sıkıntı yaşıyor’’ dedi.
Sonra bu görüşlerini açıkçası pek anlayamadığım rakam ve istatistiklerle destekledi. Türkiye’nin önde gelen sanayicileri arasında gösterilen adamla ekonomi tartışacak halimiz yoktu!
Bizim anladığımız alana, siyasete getirdik konuyu…
Bu arada kahvesini içen Nebi Bey, korumasına ‘Abi makinenin derecesi 80’de kalmış onu 180’de getir, su içirme bize abi’’ gibi bir şeyler söyledi.
Kahvaltı… Gelelim en ‘sıkıntılı’ yere! Sonuçta Eskişehir’in en zengin insanlarından biriyle kahvaltı yapıyoruz. Ben neler neler düşündüm… Portakallı ördek, havyara bulanmış bilmem ne, avokado suyundan bi şeyler, Japon usülü yumurta falan… Valla hiç öyle olmadı. Simit, Migros’tan peynir, çay… Haa menemende vardı! Röportaj sonrası giderken Şok Market’i gördük! En sonunda peynirin oradan bile alınmış olabileceğini düşündük! Nebi Bey’den ayrıldıktan sonra illa ki espriler oluyor. Adliye’de mazbata için onu beklerken ‘şoförünü gönderir, helikopterle’ gelir deyip gülmüştük.
Simit, ekmek gibi hamur işleri yemiyor. Bir simidi dörde bölüp biz kıymetli misafirlere pay ettiler. Cihan Abi bi ara Nuri Çaylı’ya ‘bölüşelim mi reis’ dedi. 
Nebi Bey’in istediği sert kahve geldi ve siyaset konuşulmaya başlandı. Benim aşevi mevzu doğal olarak geri planda kaldı. Önce politika!
Hatipoğlu hiç duraksamadan, ee demeden takır takır konuştu. O konuştu biz ‘hayretler’ içinde dinledik. Bi ara hafif öksürükle öne eğilip çaktırmadan ses kayıt cihazını kapatmayı düşündüm! Fakat Nebi Bey ona bile fırsat vermiyor. Futbol tabiriyle bam bam bam…
Neyse o ara vermedi ama ben vereyim. Sohbetin başında Kütahya’ya yaptığı yeni yatırımdan bahseden Hatipoğlu, her gün bir kere gidip kontrol ettiğini söyledi. Elbette uçarak gidiyor…
Çocuklarını çok az görebildiğini ifade eden Nebi Bey, bizim üzüldüğümüzü görünce ‘’Çocukların üzerine fazla düşmemek gerekir. Her sorununu çözmem ben. Hayatın zorluklarını görmeliler. Öyle el bebek gül bebek olmaz’’ dedi.
Siyasete dönelim…
Hatipoğlu konuşurken bir iki defa araya girip ‘’Burası off the record mu’’ demek zorunda kaldık. Arada bir küçük es verip ‘Doğru değil mi arkadaşlar, siz ne dersiniz’’ diye bize döndü. Valla biz hiç karışmayalım :) Çoğu zaman eee kem küm diyerek ‘tehlikeyi’ savuşturduk.
Hatipoğlu ile TBMM’de temin töreni öncesi buluşup çay kahve içmiştik. Ben politikacı değilim, demişti. Aç değilim diyenin en çok yemesi gibi Nebi Bey, 14 Mayıs sonrası en çok ‘politika’ yapan isim oldu.
29 dakika politika konuşuldu. Ardından aşevi ve Eskişehirspor’u konuştuk. Fazla vaktinizi almayalım bize müsaade deyip kayıt cihazını kapattığımda 47 dakikalık ses kaydı vardı.
Fotoğraflar çekildi… O sırada Nebi Bey’in ‘’Arada böyle bir araya gelelim şehri ve sorunlarını konuşalım’’ demesi hepimizi gülümsetti. Bu gerginlik bize bir kaç ay yeter deyip kapıya yöneldik.
Ayaküstü sohbet ederken EYT’den emekli olduğunu ve maaş bağlandığını söyledi. Bir de vekilliğin çok avantajı olduğunu ifade etti, biraz da şaşırarak! İstanbul’da güzel bir yerde geceliği 150 liraya konakladığını söyledi.
İki saat sonra Nebi Bey’in evinden ayrıldık. O da bizimle çıkıp fabrikaya geçeceğini söyledi. Sonrasını biliyorsunuz…

Nebi Bey malum ‘meslekten’ sayılır. Milli İrade Gazetesi’nin sahibi… Kanal 26’yı alması için de kendisine teklif yapılmış. Araya başka konu girince bu mesele netlik kazanmadı. Nebi Bey’in medya yatırımları devam edecek gibi görünüyor…