Eskişehir'in o mahallesinde elektrik kesintisi sorunu büyüyor Eskişehir'in o mahallesinde elektrik kesintisi sorunu büyüyor

Erciyes Üniversitesi Kültür Sitesi'nde düzenlenen 'Güvenli bir gelecek için deprem dirençli kentler' konferansının açılışında konuşan Erciyes Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Altun, yapıların aceleye getirilmemesi ve özen gösterilerek yapılması gerektiğini ifade ederek, "Bulunduğumuz yapının özelliklerinin ortaya konulması son derece önemlidir. Belediyelerimizin ortaya koyduğu süreçleri, bunun dışında vatandaşımızın bu süreçleri yönetmesi açısından Çevre Şehircilik İklim Değişikliği Bakanlığı İl Müdürlüğü'nün ortaya koymuş olduğu bu süreçlerde bence ihmal etmemek gerekiyor. Çünkü şundan eminiz; deprem maalesef yine olacak. Yaptığımız yapılara yüklediğimiz kapasiteye göre 7,9-7,5 için bir tasarım yapılıyor ise 8.0 üzeri deprem büyüklüğünde davranış göstermesi de beklediğimiz sonuç olarak görüyoruz. Çünkü biz şunu diyoruz; yapılar toptan göçmeye ulaşmamalı, tasarım depreminde dahi insanların yapı tahliyesi için gerekli güvenliği sağlamalıdır. Bunları alt alta koyduğumuzda hep binaları konuşuyoruz ama mühendislik yapılarının tasarlanması, yapılması süreçleri bence çok da aceleye getirilmemeli. Özel bir itina ile dikkat ederek analizler yapılmalı ve bunun uygulamasında da sağlanması kaçınılmazdır" dedi.

"Deprem meselesini halletmediğimiz sürece Türkiye'nin geleceği yoktur"
Konferansa konuşmacı olarak katılan Jeolog ve Deprem Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, depremin devletin beka meselesi olduğunu kaydetti. Deprem sorununun çözülmediği taktirde binlerce insanın kaybetmenin yanında ülkenin siyasi ve ekonomik bağımsızlığının da kayıp olacağını aktaran Prof. Dr. Görür, "Cumhuriyet dönemindeki depremler; 1939, 1942, 1943, 1944, 1954, 1957, 1967, 1999, 2001, 2003, 2020, 2021. Ölen insanları saydığınız zaman 200 binlere yaklaşıyor. Çocuk oyunu değil, 200 bin insandan bahsediyoruz. Deprem dirençli kentler kurmalıyız, neredeydi aklımız şimdiye kadar? Neyi bekliyoruz, daha ne olmasını bekliyoruz? Eğer böyle gidersek geleceğimiz yok. Bu depremler 14 milyon senedir devam ediyor, daha milyonlarca sene devam edecek. O halde her depremde de binleri kurban edemeyeceğimize göre bizim depremlerle baş etmemiz lazım. Nasıl baş edeceğiz; deprem dirençli kentler kurarak. Kimi kentlerin deprem tehlikesi daha azdır, kiminin daha fazladır ama hepsinde yöntem aynıdır. Bunları yapmalıyız, bunları da birinci derecede devlet yapmalı. Parti, iktidar demiyorum, devlet yapmalı. Sahibi olduğumuz devlet, bizim isteğimizle yapmalı. Kendi devletimize kendimiz talep etmeliyiz, 'benim yaşadığım kentleri deprem dirençli yap'. Millet bilincine eriştiğimiz zaman depremi halledeceğiz. Yoksa binlerce insanımızı kaybedip siyasi ve ekonomik bağımsızlığımızı da önümüzdeki zamanda yitireceğiz. Devletin gerçekten beka meselesi bu depremdir. Bunu halletmediğimiz sürece Türkiye'nin geleceği yoktur" ifadelerini kullandı.

"Ecemiş Fayı özelliği itibariyle 7'nin üzerinde deprem üretir"
Kayseri ve çevresindeki fay hatlarıyla ilgili bilgiler veren Prof. Dr. Görür, şehrin üzerinde bulunduğu fayların aktif ve canlı olduğunu kaydetti. Görür, "Kayseri ve etrafındaki faylar canlı, aktif faylar. İster yavaş olsun, ister hızlı olsun, ister çok, ister az deprem üretsin birinin çıkıp da bilgiçlik taslamasına gerek yok bu faylar günün birinde deprem üretecektir. İster küçük ister büyük deprem üretsin, Kayseri bundan etkilenecektir. Kayseri; Orta Anadolu'nu en büyük fay sistemlerinden biri olan Ecemiş Fayı'nın üzerinde, tam kucağında oturuyor. Öyle yakınında, biraz uzağında da değil kucağında oturuyor. Bu fay er ya da geç bir deprem üretir. Boyu, posu, özelliği itibariyle 7'nin üzerinde bir deprem üretir. Zaman vermiyorum, zaman önemli değil. Benim insanım önemli; bugün olursa ben ölürüm, yarın olursa çocuklarım ölür, öbür gün olursa torunum ölür, öbür gün olursa neslim ölür. Zamana takılmayın, zamanı biri söylese kaçıp kurtulacak mısınız? Kayseri bir fay sisteminin üzerinde oturuyor nokta" şeklinde konuştu.

"Kayseri fayın kucağında ve olabilecek en çürük zeminde oturuyor"
Kayseri'nin üzerine kurulduğu zemine de dikkat çeken Görür; "Kayseri fayın kucağında oturuyor, bir de olabilecek en çürük zeminde oturuyor. Ve bunu düşünmeden 10 kat, 15 kat yarışma halinde gökdelenler yapıyorsunuz. Kayseri faylı bir bölge, zemini çürük bir bölge sen öyle bir deprem dirençli Kayseri yapacaksın ki bilim ve teknolojiye göre yapman lazım. Kayseri'de tarihte yazılmış depremler var. Bir yerde deprem olmuşsa, aynı yerde aynı büyüklükte deprem belli bir zaman sonra tekrar olur" dedi.
Depreme dayanıklı şehirler yapılmasının önemine dikkat çeken Jeolog ve Deprem Bilimci Prof. Dr. Naci Görür konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Sıvılaşan zeminler oluyor, buralara ek bina yapma. Şehri bu taraflarda geliştirme, yeşil alan yap, park yap gibi. Bir yer ne kadar hızlı sallanır, sarsılırsa o kadar yıkım olur. Desem ki; Kayseri'nin nereleri, hangi mahalleleri en fazla deprem hızına uğrayacak. Depremin en hızlı olacağı yerler nereler biliyor musunuz? Eğer belediye başkanı da 'ben de bilmiyorum' derse halimiz harap. Depremi deprem zamanı düşünün, bu günden bakarak depremi düşünmeyin. Olacakları düşünün."

Kaynak: İhlas Haber Ajansı