Son günlerde gündem olan “normal” ve sezaryen doğum üzerine yapılan tartışmalar hakkında konuşan Eskişehir Bilecik Tabip Odası Başkanı Nazan Aksaray, “Vajinal doğum da sezaryen doğum da normal doğumdur. Biz hekimler için hasta için, gebe için ne gerekliyse o normal doğumdur” dedi.

Sivassporlu oyuncuların sahada "Doğal Olan Normal Doğum" pankartını tutması kamuoyunda tartışmaya yol açtı. Futbolcuların tuttuğu pankartının ardından bir süredir gündemde olan “normal doğum” tartışmalarına Sağlık Bakanlığı’nın yeni düzenlemesi eklendi. Yeni düzenlemeye göre tıp merkezlerinde planlı sezaryen yapılamayacak, normal doğum yaptırılmak istenmesi halinde doğum ünitesi yapılması mecburi olacak.

Sağlık Bakanlığı politikalarını değiştirmeli

Vajinal doğumun sağlıklı ve normal, sezaryen doğumun ise sağlıksız ve normal olmayan şeklinde nitelendirilmesine ilişkin Eskişehir Net’ten Meltem Karakaş’a konuşan Eskişehir Bilecik Tabip Odası (EBTO) Başkanı Nazan Aksaray, her iki doğumun da “normal” olduğuna dikkat çekti. Aksaray, gebe için ne gerekliyse onun normal doğum olduğunu ifade etti. Sağlıkta dönüşüm uygulamasının başladığı 2002 yılında sezaryen doğumun yüzde 20 oranında olduğunu, fakat şu anda yüzde 60’a çıktığını hatırlatan Aksaray, Sağlık Bakanlığı’nın sağlık politikalarını değiştirmesi önerisinde bulundu. Türkiye’de mevcutta çok kaotik bir gündem olduğunu söyleyen Aksaray, kadınların doğum yöntemleri üzerinden yapılan tartışmalarla gündemin değiştirilmek istendiğini belirtti.

“Vajinal doğum da sezaryen doğum da normal doğumdur”

Son günlerde vajinal doğum normal doğuma indirgenmiş durumda ve vajinal doğum ile sezaryen doğum üzerinden birtakım tartışmalar yürütüyor siyasetçiler. Siz bu tartışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu tartışmalar kadınları, anne adaylarını nasıl etkiliyor sizce?

Şimdi bu tanımlara ilişkin öncelikle söyleyeyim. Vajinal doğum da sezaryen doğum da normal doğumdur. Öncelikle bu ifadenin çok netleşmesi gerekir zihinlerimizde. Biz hekimler için hasta için, gebe için ne gerekliyse o normal doğumdur. Dolayısıyla vajinal doğum normal doğum, sezaryen doğum normal değil diye bir sınıflama teknik olarak, tıbbi olarak yok. Yani hekimlik uygulaması içerisinde hastaya normal doğum yaptırıyorum diye bir terim, tanım kullanılmaz. Hasta vajinal yolla doğum yaptı ya da sezaryenle doğum yaptı diye kullanılır. Bunun bu şekliyle kullanılıyor olmasını bir an önce durdurmak gerekir. Bu ne nasıl sonuçlanıyor? O zaman vajinal yolla doğum yapamamış, sezaryen yoluna ilerlemesi gereken, o doğum yolunun tercih edildiği örneğin anneler için acaba yanlış bir şey mi oldu? Ben bunu başaramadım mı? Değil mi? 4 Ekim'de öyle bakanlığının öyle bir kampanyası da olmuştu hiç etik olmayan. Anneciğim bunu birlikte başardık. Normal doğumu başardık gibi. Bunlar kabul edilebilir şeyler değil. Tıbbi olarak gerekliliği ne ise ona hekim karar verir ve o yolu tercih eder. Her ikisi de normal doğrudur.

“Karar verecek kişi hekimdir”

Sezaryen doğumun sağlıksız, vajinal, “normal” doğumun daha sağlıklı olduğu ifade ediliyor. Tartışmanın bu noktadan yürütülmesi doğru mu?

Bu çok yanlış bir şey. Her ikisi de sağlıklı doğum şekli. Her ikisinin de elbette olumlu ya da olumsuz yanları olabilir ama her ikisi de bir doğum şeklidir. Buna karar verecek kişi hekimdir. Hekim hastayı süreç içerisinde değerlendirir. O hasta için gerekli doğum şeklini hasta ile paylaşır. İlk defa gördüğü bir hastayı da acil olarak eğer doğum gerekiyorsa değerlendir ve orada tıbbi gereklilik her neyse, koşullar ne emrediyorsa ona karar verir. Birinin birine o açıdan üstünlüğü yoktur.

“Yepyeni bir gündem maddesinin açılmaya çalışılıyor”

Peki sizce bu tartışmalar kadınları, özellikle anne olmak isteyen kadınları nasıl etkileyecek? Çünkü doğum bazen kadınlar için korkutucu bir şeye de dönüşebiliyor. Kadın bedeni üzerinden yapılan bu tartışmalar kadınları psikolojik olarak nasıl etkiliyor?

Şimdi aslında bir futbol maçının arifesinde açılan bir pankartın doğum seçeneklerine kadar gündemi meşgul ediyor olması gerçekten bu ülke için çok acıklı bir durum. Yani böyle tıbbi bir önemi olan tıbbi bir durum ya da ne olursa olsun futbol maçında pankartla karşımıza geçirilmesi bize çok aslında anlamlı. Şöyle anlamlı geliyor: Bence ülkenin gündemi çok kaotik, çok karmaşık. Yepyeni bir gündem maddesinin açılmaya çalışıldığını görüyoruz. Örneğin sezaryen olması gereken çok çeşitli tıbbi nedenle bazı gebelerin en başından zaten sezaryeni tercih etmeleri, hekiminin de ona karar vermesi ve hastasını da bu noktada bilgilendirmesi gerekir.

“Gündem değiştirmek için yapılan şeyler”

Şimdi bu durumda düşünün hekiminiz size diyor ki sezaryenle doğum yapman gerekir. Ama siz bakanlığın uygulaması, sosyal medya, futbol maçlarında, her tarafta vajinal doğum normal doğumdur diye bir şey görüyorsunuz. En doğrusu normal doğumdur. Bir de böyle yani bir ifade görüyorsunuz. O zaman sorgularsınız. Sağlığı, size hizmet sunan hekimi, diğer sağlık çalışanlarını. İkincisi gerginliğiniz çok artar. Anksiyeteniz çok artar. Anne olarak kendinizi kötü hissedersiniz. Ben niye onu başaramıyorum? Neden vajinal doğumu tercih edemiyorum? Ya da bu olmuyor. Acaba ben bebeğime bir zarar mı vereceğim gibi bu tür tartışmaların açık olmadığı noktalar vardır. Bunlar tıbbi konular ve bunlar açık değildir. Bunlar tartışmaya açık değildir öyle söyleyeyim. Yani gündem değiştirmek için ya da başka bir nedenle bu tür konuları tartışmaya açmamak gerekir. Çok tıbbi, çok olumsuz tıbbi sonuçlarla karşı karşıya kalırız. Her adımı atarken bunu böyle düşünmek lazım.

“Doğumdan korkmamaları sağlanmalı kadınların”

Biraz kadınlarda korkuya sebep olan bir süreç aslında şu anda. Yani bu süreç sizce Sağlık Bakanlığı tarafından, yetkililer tarafından nasıl yönetilebilirdi?

Şimdi bunun çok farklı ayakları var üzerinde çalışılması gereken. Bir kere her şeyden önce doğumun her haliyle normal olduğunu gebelere hissettirecek. Daha çok erken yaştan itibaren henüz lise yıllarında bunların eğitimleri okullarda çeşitli eğitim kanallarıyla verip aslında doğumdan korkmamaları sağlanmalı bir kere kadınların. İkincisi gebelik aşamasında ya da tüm aşamalarda sağlık okuryazarlığın sadece gebelik için değil, doğum için değil. Türkiye'de sağlık okuryazarlığı oldukça biliyorsunuz kötü durumda. Sosyal medyadan öğrenilenlerle çoğu maalesef yanlış bilgilerle insanlar donanıyorlar. Bunun yerine gerçekten sağlıklı bilgilerle güven oluşturacak ve insanların gerginliğini azaltacak eğitimler mutlaka verilmeli. Örneğin gebeler için çok gerekli bir nokta gebelik okulları. Türkiye'de var biliyorsunuz. Ama son derecede sembolik. Tüm gebelerin gebelik okullarına katılabilmeleri sağlanmalı.

“Bakanlık bir-iki sloganla çözülebileceğini düşünmemeli”

Tüm gebelik boyunca sağlıklı takiplerin olduğu gebelik okullarında ne veriliyor? Hem doğumdan korkmama eğitimi veriliyor hem doğuma hazırlık eğitimi veriliyor. Burada çok önemli bir başka şey de var. Gebelik egzersizleri de veriliyor. Biliyorsunuz toplum olarak şu anda biz eski yıllardaki kadar hareketli değiliz, bedenler esnek değil. Bu açıdan gebeliğe ve doğuma hazır değil kadınlar. Örneğin vajinal yolla bir doğum sırasında bu esnekliğin var olmaması da hekimi, çünkü vajinal doğum sırasında bebeğin ilerlemesi için de koşullar önemli. Annenin bu yanlış bilgilerle donanmış olması, doğuma hazır olmama hazır olmaması, gebelik sırasında egzersizler yapmamış olması, bu doğum eyleminin ilerlemesine de engel oluyor. Dolayısıyla orada da sezaryen kararları vermek zorunda kalıyor. Yani vajinal yolla başlayan bir doğum da sezaryene doğru yönelebiliyor. Yani bakanlık gerçekten sadece bir-iki sloganla, bir-iki kamu spotuyla bu işi çözebileceğini düşünmemeli asla.

“2002’de yüzde 20 olan sezaryen doğum şu an yüzde 60”

Sağlık Bakanlığı’nın aslında sağlıklı dönüşüm projesi 2002 yılında uygulanmaya başlanmadan önce Türkiye'deki sezaryen oranı yüzde 20’ydi. Şu anda yüzde 60 seviyesinde. Aslında sezaryenin bugün bu kadar çok uygulanır olmasının nedeni Sağlık Bakanlığı’nın kendi uyguladığı sağlık politikasıdır. Gerçekten öncelikle sağlık politikasını bakanlığının değiştirmesi gerekir. Bu özelleştirici merkezinde gerçekten bilimin olmadığı ve hastanın olmadığı hastanın sağlığa ulaşımının neredeyse aslında mümkün olmadığı bu kötü sağlık sistemini bir an önce durdurmalıdır. Ondan sonra sezaryen sayılarını düşürmek için çaba sarf etmelidir. Zaten de düşer.

Avrupa'da nasıl? Yani Avrupa'da sezaryene yönelik kısıtlayıcı bir durum var mı? Avrupa'da bu süreç nasıl yönetiliyor?

Avrupa'da bazı ülkelerde dünyada bize yakın sezaryen. Biz hemen hemen sanıyorum dünyada şu anda en üst oranda sezaryenle, doğum olan ülkeyiz. Ama Avrupa'da örneğin ebelik kurumu hala çok iyi çalışan ülkeler var. OICD ülkelerinin verileri bizim sağlıkta dönüşümün başlangıcından önceki verilerde yani yüzde 20’ler civarında. Sonuç olarak gebelerim takip süreci, hekim ebe gebenin o süreci birlikte insana yaraşır şekilde geçirdikleri bir süreç. Zaten doğum döneminde gebenin de bunu rahatlıkla, kolaylıkla başarmasını sağlar. Dolayısıyla Avrupa ile karşılaştırılamayız. O açıdan biz burada ciddi bir sıkıntı yaşıyoruz.