Melih Aydın’ı tanıyabilir miyiz?
34 yaşındayım, Eskişehir’de doğdum büyüdüm, Eskişehir’in yeri ben de çok ayrıdır ve bunu her yerde seve seve dile getiririm. 26’yı nerde olabilirse keyifle kullanırım. 5 yaşındaki oğlumun bile şimdiden telefon numarası alındı ve sonu 26 26 :) 16 yaşından beri aktif ticari hayatın içindeyim. 5yaşında Aslan adında bir oğlum var, ailem ve fabrikam Eskişehir’de ama ben 10 yıldır işlerim dolayısıyla daha çok Ankara’da ikamet ediyorum. Aynı şekilde firmam da ticari faaliyetlerinde 10. yılını devirdi.
İş hayatına nasıl ve nerede başladınız?
Biz yaklaşık 60 yıldır lunapark sektöründe faaliyet gösteren bir aileyiz, Eskişehir’deki lunapark faaliyetlerini hep aile şirketimiz yapmıştır ve hala devam etmektedir, ben de bu şirkette yetiştim. 2010 yılında radikal bir kararla aile şirketinden ayrılıp, kurduğum FUNNIVARIUM markasının altında iş hayatımı şekillendirmeye başladım.
Şirketinizin öyküsünü anlatır mısınız?
AVM içi eğlence merkezleri işletmeciliği, açık alan lunapark faaliyetleri ve lunapark makineleri üretimi yapmaktayız. Kendimize has ürünlerimiz ve bu konuda bir tarzımız var. Ürünlerimiz farklı işletmeciler tarafından da fazlasıyla tercih edilir bir halde. Şuan için Türkiye’de yaklaşık 30 şehirde farklı markaların işletmelerinde ürettiğimiz çeşitli lunapark makineleri, eğlence merkezlerinde ve lunaparklarda aktif olarak çalışmakta. Aynı şekilde yurtdışında bazı noktalarda yine ürünlerimiz mevcut. Üretim yaptığımız fabrikamız Eskişehir organize sanayi bölgesinde, aynı zamanda showroom olarak kullandığımız eğlence merkezlerimiz de Ankara’da 3 ayrı noktada hizmet vermekte. Bunlar m2 olarak Ankara içinde kapalı alan en büyük eğlence merkezleri. Yaptığımız her iş konusunda muadillerimizden ayrılmak için elimizden gelenin her zaman en iyisini yapmaya çalışıyoruz.
Sivil Toplum ile ilişkileriniz nasıl?
Türkiye Genç İş Adamları Derneği Ankara Şubesinin yönetim kurulu üyesiyim ve aktif kadronun içindeyim. TÜGİAD STK olarak hem köklü hem de saygın bir geçmişe sahip, bizlerde bu geçmişin ve teamüllerin doğrultusunda bizden öncekilerden devraldığımız bayrağı ekibimizle birlikte daha üst noktalara taşımanın gayreti içerisindeyiz. Fazlasıyla aktifiz ve ticari etkileşim fuarı TATEF, iş fikri yarışması Fikrinle İz Bırak ve çeşitli sosyal sorumluluk projeleri bizim dönemimize nasip oldu. Ayrıca gönül bağım olan Galatasaray’ın, direkt kulübe bağlı Ankara Galatasaraylı iş adamları ve yöneticileri derneğiyle de kulübümüze, takımlarımıza ve yine sosyal sorumluluk bilinciyle özellikle ihtiyaç sahibi çocuklarımıza katkı sağlamaya çalışıyoruz. Tabi Eskişehir’le olan gönül bağım tartışılmaz, şehirdeki tüm arkadaşlarıma dostlarıma ve bu şehre katkı sağlamaya çalışan herkese elimden gelen desteği verdiğim, Eskişehirlilere çok kıymet verdiğim herkes tarafından bilinir.
Kişisel ve kurumsal hedefleriniz nelerdir?
Biz 2020 yılına ülke olarak içinde bulunduğumuz ekonomik tablo çok iyimser olmasa da 2 yeni şube yatırımıyla başladık, istihdam yaratmaya büyümeye devam etmeliyiz anlayışıyla kendimizi zorladık. Her şeyi hazırladık şubeler bitti fakat malum pandemi süreciyle birlikte o içinde bulunduğumuz çok iyimser olmayan tablo bir anda çok daha kötü bir tabloya dönüştü. Sektör olarak da genelgeyle ilk kapatılan ve nerdeyse en son açılan sektörlerin başında geliyoruz. Ve kasım ortasında yayınlanan yeni genelgeyle pandemi önlemleri için 20 yaş altı sokağa çıkma yasağıyla birlikte işletmelerimiz yine kapatıldı. Artık öncelikli hedefimiz herkes için bu zor süreçlerden ticari olarak zarar etsek de ticari sicil olarak zarar görmeden çıkmak. Sonrasında sağlığı önemseyerek yeter ki normalleşelim bizler işlerimizi rayına sokmak için çabaladıktan sonra yatırım yapmaya işlerimizi büyütmeye, istihdam sağlamaya devam etmek için elimizden gelenin en iyisini yapacak zihniyetlere sahibiz. Tabi artık ekonomik olarak dünya genelinde her sektör için oyunun kuralları değişti, biz de bu kurallara göre pozisyon almak mecburiyetindeyiz. Ve öğrendiğimiz en önemli şey aslında hiçbir zaman iplerin tamamen bizlerin elinde olmadığı, her zaman maddi manevi her koşula daha hazırlıklı olmamız gerektiği oldu. Bundan sonrası için adımlarımızı bu anlayışa göre atıp, hedeflerimizi bu doğrultuda şekillendirmeye başladık.
Röportaj: Soner YÜKSEL