Eylemin ardından Sağlık Müdürlüğü Ek Hizmet Binası önünde basın açıklaması gerçekleştirildi. SES Eskişehir Şubesi Eş Başkanı Özge Yılmaz tarafından gerçekleştirilen açıklamada şu ifadelere yer verildi;
Sağlık ve sosyal hizmet emekçileri olarak yılladır “sağlıkta dönüşüm” adı ile ifade edilen, halk ve emekçiler lehine olmayan uygulamalara karşı alanlardayız. Bu güne kadar uygulanan bu politikalara karşı dediğimiz her konuda maalesef haklı çıktık. Hizmeti üretenlerin ve halkın temsilcilerinin içinde yer olmadığı bir programın başarı şansı olmadığını söyledik. Kapitalist üretim-tüketim ilişkilerine indirgenen sağlık ve sosyal hizmetlerde başarı olmaz dedik.
COVID-19 pandemisi ile kapitalist sağlık sistemlerinin tümünün çöktüğünü, nasıl aciz kaldığını tüm dünyada gördük. Devrim gibi anlatılan bu projelerin Türkiye’de de nasıl çöktüğüne hep birlikte şahit olduk.
Niçin alanlarda olduğumuzu daha iyi anlatmak için sadece sağlık iş kolumuzda mevcut duruma bakmamız yeterli olacaktır.
- 10 dakikada 2 hasta muayenesi
- Aile hekimliğinde yaşanan sorunlar , keyfi ve kuralsız cezalandırma, güvencesiz ve ucuz çalıştırma
- Yeterli kadro açılmaması nedeniyle; hemşire başta olmak üzere yüzbinlerce personel açığından kaynaklanan artan iş yükü, angarya çalışma ve çok sayıda yeni mezun sağlıkçının işsiz olması
- Pandemi ile mücadelede yaşamını yitiren yüzlerce ve enfekte olan yüzbinlerce sağlık emekçisi olmasına rağmen COVID-19’un meslek hastalığı sayılmaması
- Yıllardır oyalanarak seçim yatırımına dönüştürülen 3600-7200 ek gösterge sorunu
- Açlık sınırının az üstünde, yoksulluk sınırının çok çok altındaki temel ücretler, emekliliğe yansımayan ve adil olmayan döner sermaye uygulamaları
- Angarya çalışma, mesleklerin değersizleştirilmesi nedeniyle istifa edip yurtdışına göçmek zorunda kalan sağlık emekçileri
- Yöneticilerin dili, kışkırtılan sağlık talebi ve bilime de aykırı olan sağlık sisteminin sonuçları arasında yer alan şiddet
- Tüm bu sorunlara ek olarak yaşadığımız toplumun yaşadığı sağlık hakkı sorunlarını da yaşıyoruz. Çünkü bizler sağlık hizmeti üretmenin yanında sağlık hizmeti de alıyoruz. Üstelik bu sorunları yaşayanlar olarak da çoğu zaman hedefe koyulan bizler oluyoruz. Bu nedenle sağlık emekçilerinin ekonomik, özlük ve demokratik haklarına yönelik mücadele yanında sağlık hakkı mücadelesi de yürütüyoruz
Sağlığa erişim zorlaşıyor
- Ekonomik krizle birlikte iyice yoksullaşan halkın verdiği vergiler sağlık hizmeti almasına yetmiyor. 14 kalemde halkın cebinden çıkan katkı-katılım payları ve ilave ücretler
- SGK Ödemesi kapsamından çıkarılan ilaçlar ve yılbaşından sonra zam gelecek diye piyasaya sunulmayan yüzlerce kalem ilaç nedeniyle yaşanan ilaç krizi, ilaçta reklamın ve reçetesiz ilacın önünü açacak uygulamalar, Eczacıları SGK’nın tahsilatçısı konumuna düşüren muayene ücretleri, İlaç politikaları nedeniyle eczanelerin yaşadığı ekonomik zorluklar, halk sağlığı için yaratacağı risklere aldırış etmeden ilaçların marketlerde satılması ve zincir eczanelerin yaşama geçirilmesi girişimleri
- Pandemi koşullarının tıkattığı sağlık sistemi nedeniyle kronik hastalıkları olanların dahi sıra alamaması
- Koruyucu sağlık hizmetleri yerine tedavi edici sağlık hizmetlerine ve özel sektöre bütçeden ayrılan payların büyüklüğü
İnsanların yaşam alanlarına yakın hastanelerin kapatılması, erişim olanaklarının zor olduğu şehir hastaneleri bünyesinde sermayeye kaynak aktarılan uygulamalar başta olmak üzere birçok sorun sayabiliriz.
Mücadele etmek zorunda bırakılıyoruz
Bunca sorunun yaşandığı işkolumuzda bizler yaşadığımız tüm zorlukların yanında sürekli alanlarda olmak ve mücadele etmek zorunda bırakılıyoruz. Bunlar yetmezmiş gibi işyerlerimizde ekip olarak çalışan emekçileri ekonomik özlük haklarla da bölmeye yönelik uygulamalara sıklıkla şahit oluyoruz. TİS döneminde ek ödemelerin belli sayıda meslek grubuna verilip diğerlerine verilmemesi, en son 1 Aralık’ta torba yasada yaşatılan benzer durum çalışanlar arasında tartışmalara neden olmuştur. Torbada yasada hekimlerin sabit ek ödemeleri ile emekli ek ödemelerine yönelik az da olsa yapılan artışı olumlu bulduk. Bu düzenlemenin tüm sağlık ve sosyal hizmet emekçileri için de yapılması için yasa teklifleri hazırladık. Mücadele yürüttük. Ancak hükümet yetkilileri, muhalefetin bizler için verdiği teklifi kabul etmedikleri gibi emekli hekim ve diş hekimleri için yaptıkları düzenlemeyi de geri çektiklerini ifade edip görüşmeleri ileri bir tarihe ertelediler.
Bizi baskı altına almaya çalışıyorlar
Hepimizin çalışma koşulları ağır, hepimizin maaşı çok düşük ve her geçen gün mum gibi eriyor. Hangi meslek mensubunun ekonomik ve özlük haklarına yönelik bir kazanım elde etsek ya da düzenleme sağlansa hepimiz mutlu oluruz. Dayanışma ve ortak mücadele ile ekibin bir parçası olan her çalışanın ve meslek mensubunun haklarının iyileştirilmesi için birlikte mücadele etmekte geri adım atmamalıyız. Ülkeyi yönetenler angarya koşullarında, sefalet ücretleri ile bizleri çalıştırırken ayrım yapmamaktalar. Ne zaman ki haklarımızı elde etmek için ortaklaşıp, güçlü ses çıkardığımızda bizleri ayırmak için ekibin bir kısmına yönelik kısmi yasal düzenlemeler yapmakta, mobbing uygulamakta, ötekileştirme dahil her türlü yöntemle bizi baskı altına almaya çalışmaktalar.
Bizleri ayrıştırmaya çalışan bu politikalara karşı birlikte mücadele ederek birlikte kazanacağız.
Her geçen gün fakirleşiyoruz, bu gerçeği biz yaşarken, bizi yalan sözlerle kandırmaya çalışmayı bırakın. TÜİK verileriyle, iktidar demeçleriyle geçiştirilemeyecek bu duruma karşı ücretlerimizde iyileştirme yapılmıyor. İktidar bir taraftan, Sağlık Bakanlığı öte taraftan sağlık emekçilerinin aklıyla dalga geçiyor. Sabit ücretlerimize gerçek enflasyon oranında ek zam verilerek yoksulluk sınırı üzerine çıkarılmalı.
Bu bir uyarı grevidir
Yılmaz, taleplerini şöyle sıraladı;
Kısa vadede acil taleplerimiz var;
- Tüm sağlık ve sosyal hizmet emekçileri için döner sermaye performans uygulamalarının kaldırılarak; yoksulluk sınırı üzerinde emekliliğe yansıyan temel ücret verilmesi
- 3600’den başlayarak kademeli olarak 7200 ek gösterge verilmesi,
- Covid-19’un iş kazası ve meslek hastalığı sayılması
- Yıpranma payı
- Bu gün bunlar için iş bıraktık ve alanlardayız. Bu bir uyarı grevidir. Taleplerimiz hayata geçinceye kadar mücadeleye devam edeceğiz.