Tüp bebek tedavisinin yalnızca infertilite tanısı konan çiftlere değil, aynı zamanda gebeliği ertelemek isteyen bireyler ve kanser hastaları için de uygun bir yöntem olduğunu belirten Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Doç. Dr. Nicel Taşdemir, tüp bebek uygulamasının kapsamının giderek genişlediğine dikkat çekti. Genetik hastalık taşıyan bireyler, kanser teşhisi aldıktan sonra doğurganlığını korumak isteyen kadınlar ve ileride anne olmayı planlayanlar için de tüp bebek yönteminin önemli bir seçenek haline geldiğini vurgulayan Taşdemir, bu sürecin sadece çocuk sahibi olamayan çiftlerin değil, yaşam planlamasını ileriye dönük yapan bireylerin de başvurduğu bir yol olduğunu ifade etti.

Kadınlarda yaşla birlikte doğurganlık oranının düştüğünü belirten Doç. Dr. Taşdemir, bu nedenle 35 yaş altındaki çiftlerin bir yıl, 35 yaş üstü kadınların ise altı ay boyunca düzenli ve korunmasız ilişkiye rağmen gebelik oluşmaması durumunda uzman bir tüp bebek merkezine başvurmaları gerektiğini söyledi. 40 yaş üzerindeki kadınlar için ise zaman kaybetmeden ya da en geç üç ay içinde değerlendirme yapılmasının önemini vurguladı.

Tüp bebek tedavisinin hem kadın hem de erkek kaynaklı kısırlık sorunlarında etkili olduğunu dile getiren Taşdemir, kadınlarda tüplerin tıkalı olması, endometriozis, hormon bozuklukları ve düşük yumurta rezervi gibi nedenlerin, erkeklerde ise sperm sayısı düşüklüğü, sperm hareketliliğinde azalma, şekil bozuklukları ve sperm kanalındaki tıkanıklıkların infertiliteye yol açabildiğini belirtti. Tüm testlerin normal olmasına rağmen gebelik elde edilemeyen durumlarda ise ‘açıklanamayan infertilite’ tanısının konduğunu aktaran Doç. Dr. Taşdemir, bu gibi durumlarda da tüp bebek tedavisinin başarılı sonuçlar verebildiğini ifade etti.

"DÜŞÜKLERİN ÖNEMLİ FAKTÖRLERİNDEN BİRİ GENETİK OLABİLİR"

Tekrarlayan gebelik kaybı yaşayan hastalarda da tüp bebek tedavilerinin önemli avantajlar sunduğunu aktaran Doç. Dr. Taşdemir, düşüklerin önemli bir nedeninin genetik faktörler olabileceğini ifade etti. Bu tür durumlarda Preimplantasyon Genetik Test (PGT) yöntemiyle embriyolardan alınan örneklerle genetik tarama yapılabildiğini; böylece transfer öncesi sağlıklı embriyoların seçilerek genetik hastalıkların ayıklanabileceğini dile getirdi. Özellikle SMA ve talasemi gibi kalıtsal hastalıkların bu yöntemle önlenebileceğini; ayrıca organ nakli gereken hastalar için genetik olarak uyumlu kardeş seçiminin de tüp bebek tedavileriyle mümkün olabildiğini sözlerine ekledi.

"EMBRİYOLAR YILLARCA SAKLANABİLİYOR"

Kadın yaşının ilerlemesiyle birlikte yumurta sayısı azalırken, kalan yumurtaların genetik kalitesinin de düştüğünü belirten Doç. Dr. Taşdemir "Bu durum, tüp bebek başarısını olumsuz etkiliyor. Yumurtalık rezervi azalmadan önce başvurulması tedavi başarısını önemli ölçüde artırıyor. Yumurta kalitesi azalmadan yapılacak başvuru ile sağlıklı gebelik şansı yükseliyor ve embriyolar yıllarca saklanabiliyor" dedi.

"BABA OLMA ŞANSLARINI KORUYABİLİYORLAR"

Tüp bebek tedavisinin aynı zamanda onkolojik tedavi görecek bireyler için de önemli fırsatlar sunduğuna değinen Doç. Dr. Taşdemir "Kanser tanısı alan kadınlar, tedaviye başlamadan önce tüp bebek merkezlerine başvurarak yumurtalarını saklayabiliyor. Bu sayede kemoterapi gibi yumurtalık rezervine zarar verebilecek tedavilerden etkilenmeden, ileride çocuk sahibi olma şansı korunmuş oluyor. Aynı şekilde testis tümörleri ya da hematolojik hastalıklar nedeniyle tedavi alacak erkekler de sperm hücrelerini dondurarak gelecekteki baba olma şanslarını koruyabiliyor" diye konuştu.

Tüp bebek tedavileri sadece mevcut infertilite sorunlarını çözmekle kalmadığını vurgulayan Doç. Dr. Taşdemir "Bu yöntem gelecekte çocuk sahibi olmak isteyen bireyler için de güçlü bir koruma sağlıyor. Önemli olan, bu süreci zamanında başlatmak" dedi. Erken başvuru sayesinde, teknolojik ve tıbbi imkanlarla bebek sahibi olma hayalinin mümkün hale geldiğini sözlerine ekledi.

Kaynak: İhlas Haber Ajansı