Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Orta Vadeli Program’da (OVP) vergi gelirlerinin 2024’te yüzde 73,2 artacağı öngörüsü üzerine bu artışın nasıl olacağı konusunda açıklamalarda bulundu.
Habertürk-Bloomberg HT ortak yayınına katılan Yılmaz, “Vergi oranları mı artırılacak, 2024’te nasıl vergiler göreceğiz?” sorusu üzerine, “Vergi gelirlerindeki artış her zaman vergilerdeki artışla olmak durumunda değil” dedi ve vergi gelirini artıracak dört etkene işaret etti.
Birinci etkenin bütçe açığını aşağıya çekebilmek için alınan tedbirler olduğunu; ikincisinin de kayıt dışılıkla mücadele kararlılığı olduğunu belirten Yılmaz, “Bunun birtakım vergi gelirlerimiz üzerinde etkilerini bekliyoruz” dedi.
Diğer etkenlerin de ‘tahakkuk tahsilat oranlarını artırıcı idari tedbirler’ ve ‘enflasyon’ olduğunu vurgulayan Yılmaz, şöyle devam etti:
“Dolayısıyla bütün bunlar vergi gelirlerinde hiçbir oransal değişme yapmasanız bile toplam vergi gelirinizde bir farklılık oluşturacak.
Dördüncüsü de tabii enflasyon.. Enflasyon dediğiniz hadise kamunun giderlerini arttırdığı gibi gelirlerini de artırıyor. Vergi gelirlerini de artırıyor. Oradan da gelecek katkılar var. Dolayısıyla bütün bunlarla birlikte baktığınızda vergi gelirlerindeki artışı, büyük oranda en azından izah edebiliriz diye düşünüyorum.”
'Vergilerin Payı Arttırılmalı'
Vergi reformu tartışmalarına da değinen Yılmaz, doğrudan vergilerin payının artırılması gerektiğini, sosyal adalet açısından bunun önemli olduğunu ve bunun orta-uzun vadede, yapısal dönüşümle gerçekleştirilecek bir hedef olduğunu kaydetti.
Yılmaz, “Her zaman vergi gelirleri, oran artınca artacak diye bir kural da yok. Dengeli bir şekilde tüm toplumsal kesimlere bunu yayabilirseniz bazen vergi oranlarını bir miktar düşürseniz bile toplam vergi tahsilatını artırabilirsiniz” dedi ve şöyle devam etti:
“Burada en kritik konu, kayıt dışılıkla mücadele. Kayıt dışı hiçbir unsurun kalmaması lazım. Hele hele bugünkü dijital imkanları da düşündüğünüz zaman OVP’de de bunun altını çizdik doğrusu. Teknolojiyi, dijital imkanları bizim çok daha etkili bir şekilde bu alanda kullanmamız gerekiyor. Bunu yaptığınızda zaten doğrudan vergiler de artmış oluyor.”
‘Büyümeden Taviz vermeden Enflasyon düşmez'
Yılmaz, “Büyümeden taviz vermeden enflasyonu nasıl düşüreceksiniz?” sorusuna ise “Özellikle 2002 sonrası biz bunu yaşadık. Güven veren sağlıklı bir ortam oluşturduğunuz zaman hem enflasyonu düşürmeniz hem de büyümeyi sürdürmeniz mümkün” dedi.
“Bunu tarihte yaptık biz, ikisi aynı anda iyileşebiliyor. Ders kitaplarında yazan her zaman olmuyor yani” diyen Yılmaz, şöyle devam etti:
“Farklı unsurlarla iki şeyi aynı anda iyileştirme pratikte mümkün. Birincisi bu.
İkincisi, büyümenin kompozisyonu çok önemli. Tüketim ağırlıklı bir büyüme yaparsınız. Bu enflasyonist bir büyüme olur.. Kompozisyonunu değiştirirsiniz. Arz, yatırım, üretim, ihracat ağırlıklı, dış talebe daha fazla önem veren bir kompozisyonda yaparsınız büyümeyi. O zaman büyüme enflasyonla dediğiniz kadar çelişmez. Tam aksine belli konularda arz açığınızı gidererek, enflasyona olumlu katkısı bile olabilir.
Dolayısıyla büyümenin kompozisyonu çok önemli. Sadece düzeyi değil içeriği, bileşenleri çok önemli. Bizim Orta Vadeli Program’da öngördüğümüz daha dengeli bir tüketim gidişatı ama üretime, yatırıma, ihracata daha fazla ağırlık veren bir büyüme.”
Döviz Kuru Açıklaması
Yılmaz, OVP’de açıklanan hedefler üzerinden hesaplanan kur hedefine ilişkin de konuştu.
OVP’de serbest kur rejiminin ifade edildiğini söyleyen ve kurla ilgili herhangi bir rakam açıklamadıklarını ifade eden Yılmaz, “Ama o gün ‘Kur böyle açıklandı’ diye haberler yapıldı. Ortalama veriliyor orada. Yıl sonunu lineer bir şekilde artırıp hesaplayanlar da var. Öyle bir şey doğru değil bir defa. Kurda öyle lineer bir artış olmayabilir” dedi ve şöyle devam etti:
“Ne bir tahminimiz var ne bir hedefimiz ama şunu söyleyebilirim:
Seçimlerden sonra uzun bir süre kurda bir değişim yaşanmamıştı. Bir düzeltme oldu diyebilirim. Yani önemli ciddi miktarda bir düzeltme oldu. Dolayısıyla bundan sonra benzer bir hareket beklememek gerekir. Yani o enerji diyelim zaten açığa çıktı, gerçekleşti.
Bundan sonraki dönemde, bir taraftan enflasyonun seyri diğer taraftan Türkiye işte kaynak girişi, güven ortamı, bütün bunlar tarafından şekillenerek gidecek ama yıllık değil de orta vadeli baktığınızda enflasyonun üstünde bir seyir görmüyoruz doğrusu.”