KESK’e bağlı Eğitim Sen’li öğretmenler, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun iptaline ilişkin Adalar Migros önünde basın açıklaması düzenledi. Eğitimciler, Milli Eğitim Bakanlığına, üzerinde “Öğretmenlik Meslek Kanunu'na hayır!” yazılı kırmızı kart göstererek kanuna dair tepkilerini dile getirdi.
Atahan Gezer
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonuna (KESK) bağlı Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikalı (Eğitim Sen) öğretmenler, 14 Şubat’ta Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun iptali için Adalar Migros önünde basın açıklaması düzenledi.
Eğitimciler, kanunun iptaline dair taleplerini ilettikleri Anayasa Mahkemesinde konunun 9 Kasım’da “esastan” görüşüleceğini anımsatarak, “Eğitim emekçilerinin beklentisi, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda yer alan ekonomik iyileştirmelerin bütün eğitim ve bilim emekçilerine ayrımsız ve eşit bir şekilde uygulanması, öğretmenleri ayrıştıran ve ‘eşit işe eşit ücret’ ilkesiyle çelişen her türlü uygulamaya derhal son verilmesidir” dedi.
Burada söz alan Eğitim Sen Eskişehir Şube Başkanı Faik Alkan, 14 Şubat’ta Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun ve ardından çıkarılan “Aday Öğretmenlik ve Öğretmenlik Kariyer Basamakları Yönetmeliği”nin Anayasa’ya ve Milli Eğitim Temel Kanunu’na aykırı düzenlemeler içermesi nedeniyle yoğun tepkiyle karşılandığını belirtti.
“Gerçeklikten uzak bir meslek kanunu”
Alkan, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nu, “gerçeklikten uzak bir kanun” olarak tanımlayarak, “Öğretmenlik Meslek Kanunu düzenlemesi, yasalaşmasının hemen ardından ana muhalefet partisi tarafından Anayasa Mahkemesine taşınmış ve Anayasa Mahkemesi, konuyu ‘esastan görüşmek’ üzere gündemine almıştır. Benzer bir şekilde ‘Aday Öğretmenlik ve Öğretmenlik Kariyer Basamakları Yönetmeliği’nin de ilgili yasalara ve Anayasa’ya aykırı düzenlemeler içermesi nedeniyle sendikamız tarafından Danıştaya dava açılmıştır. Açılan davalara rağmen Milli Eğitim Bakanlığının sınav takvimini işletmekte ısrar etmesi anlaşılır değildir” değerlendirmesinde bulundu.
“MEB, eleştirilere kulak tıkıyor”
Alkan, şöyle devam etti:
“Eğitim Sen olarak gündeme geldiği ilk günden itibaren yaptığımız eylem ve etkinliklerde Anayasa Mahkemesi gündemindeki düzenlemenin öğretmenlik mesleğini itibarsızlaştıran, öğretmenlerin ekonomik sorunlarına çözüm üretmeyen, eşit işe eşit ücret ilkesini ortadan kaldıran, özlük haklarını zayıflatan, öğretmenler arasındaki ayrımcılığı ve eşitsizliği derinleştiren bir içeriğe sahip olduğu ifade edilmiştir. Son olarak 2 Kasım tarihinde 14 eğitim sendikasının ülke genelinde yaptığı iş bırakma eylemiyle öğretmenler, kitlesel olarak itirazlarını dile getirmiştir. Ancak Milli Eğitim Bakanlığı, Öğretmenlik Meslek Kanunu’na yönelik bütün eleştirilere kulaklarını tıkamakta ve bildiğini okumaya devam etmektedir.”
“AYM’nin vereceği karar önemlidir”
Anayasa Mahkemesinin, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nu 9 Kasım’da “esastan” görüşeceğini ifade eden Alkan, “Eğitim emekçilerinin beklentisi, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda yer alan ekonomik iyileştirmelerin bütün eğitim ve bilim emekçilerine ayrımsız ve eşit bir şekilde uygulanması, öğretmenleri ayrıştıran ve ‘eşit işe eşit ücret’ ilkesiyle çelişen her türlü uygulamaya derhal son verilmesidir. Bu anlamda Anayasa Mahkemesinin vereceği karar önemlidir” bilgisini verdi.
“Sadece öğretmenlerin değil…”
Alkan, “Öğretmenler için düşünülen iyileştirmeler, tüm eğitim ve bilim emekçisi arkadaşlarımızın çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi ile birlikte ele alındığında anlamlı olacaktır. Gerçek bir meslek kanunu hazırlanmak isteniyorsa ‘Öğretmenlerin Statüsü Tavsiye Kararı’ temel alınmalı, sadece öğretmenlerin değil tüm eğitim emekçilerinin hakları ve taleplerini güvence altına alan yeni bir kanun yapılmalıdır” dedi.
“Mücadelemizi sonuç alıncaya kadar sürdüreceğiz”
Alkan, sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Eğitim emekçilerinin Anayasa Mahkemesinden talebi, hukuka uygun karar alması, eğitim alanında oluşacak kaosa izin vermemesidir. Gündeme geldiği andan itibaren eleştiri ve itirazlarımızı kamuoyu ile paylaştığımız Öğretmenlik Meslek Kanunu ve yönetmeliğine karşı mücadelemizi gerek hukuksal gerekse örgütsel boyutuyla sonuç alıncaya kadar sürdüreceğimiz bilinmelidir.”