Eskişehir’de Alevi dedesi Ali İhsan Akyol, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın cemevleri için Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde bir başkanlık birimi oluşturulacağını duyurmasıyla ilgili, “Cemevleri ibadethane kabul edilmeli ve anayasal güvenceye sahip olmalıydı. Tüm inançları aynı çatı altında toplayan yeni bir inanç kurumu oluşturulmalı ve dede-baba yetiştirecek bir eğitim kurumu açılmalı” ifadesini kullandı.

Haber Merkezi

Eskişehir Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı üyesi Alevi dedesi Ali İhsan Akyol, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, AK Parti hükümetinin 21 yıllık uzun iktidarı boyunca Alevilerin sorunları çözebilme ihtimalinin olduğunu ancak bunu gerçekleştiremediğini kaydetti.

Akyol, Eskişehir Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı önünde toplanan Aleviler adına yaptığı açıklamada, Alevi toplumunun hala mazlum ve haklarını hukuki yollarla arayan barışçı bir toplum olduğunu anlatarak, “Bugün Aleviler, demokratik ve özgürlükçü laik Türkiye isteyen tüm toplum kesimleri ile birlikte eşit yurttaş olma temelinde, demokratik yollarla hukuk mücadelesi vermeye devam ediyorlar” diye konuştu.

“Cemevleri ibadethane kabul edilmeli”

“Cumhurbaşkanı Erdoğan, cemevleri için Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde bir başkanlık birimi oluşturulacağını söyledi. Peki, bütün bunlara rağmen bu açıklama Alevilerin beklentisine cevap verdi mi? Elbette hayır” ifadesini kullanan Akyol, Alevilerin beklentilerini şöyle sıraladı:

  • Cemevleri de ibadethane kabul edilmeli ve anayasal ve yasal güvenceye sahip olmalıydı.
  • Eğer bütçeden inançlara para ayrılıyorsa, Sunniliğe ayrılan milyarlarca hazine yardımı aynı şekilde Alevilere, Şiilere ve diğer inançlara da ayrılmalı ve hakkınca verilmeliydi.”

“Bütçeden ayrılan para eğitim ve teknolojiye harcanmalı”

Akyol, isteklerini şöyle sıraladı:

  • “21. yüzyılda her inanç mensubu kendi ibadethanesinin giderlerini, inanç önderlerinin ve hizmet edenlerin maaşlarını kendileri ödemeli. Nihayetinde bütçeden ayrılan bu önemli paranın eğitime, sosyal yardımlara, bilime ve teknolojiye ayrılmasını istiyoruz.
  • Eğer bütçeden inançlara pay ayrılacaksa, bu pay hakkaniyet içinde her inanca asgari bir ölçüde ayrılmalıdır.
  • İsraf, şatafat ve lüks İslam dininde olduğu gibi bütün dinlerin temel kurallarına ve insanlığın tüm değerlerine aykırı olduğu için bunlardan mutlaka kaçınılarak yardımlar yapılmalıdır.”

“Üst yönetim kadrolarında Alevilere görev verilmiyor”

Devletin üst yönetim kadrolarında hiçbir Alevi vatandaşa görev verilmediğini savunan Akyol, “Var olanların da tasfiye edilmesi yine hepimizin bildiği acı gerçeklerdir. Bakan, vali, emniyet müdürü, general, hakim, savcı gibi devletin üst düzey bürokrasisinde liyakatli Alevi inançlı bürokratlara yer verilmemesi, sınavlarda dereceye giren gençlerin mülakatlarda elenmesi büyük bir adaletsizlik, kul hakkı ve zulümdür. Aynı zamanda anayasal suç olup acımasız bir ayrımcılıktır ve mezhepçiliktir. Bu adaletsizliğe zulme, mezhepçilik hastalığına ve insanlık suçuna derhal son verilmesini ve düzeltilmesini talep ediyoruz” dedi.

“AİHM kararlarını ve Kur’an-ı Kerim’deki kul hakkını bu kesimlere hatırlatmalıdır”

Akyol, şunları kaydetti:

  • “Dergahlarımızın asıl sahiplerine geri verilmesini ve yasal güvence altına alınmasını istiyoruz.
  • Bütün bunlara rağmen AK Parti iktidarının 21’inci yılında Sayın Erdoğan'ın bugün cemevlerini ‘Edep, ahlak yeri’ olarak görme anlayışına gelmesini, toplumsal barış ve kardeşlik açısından olumlu bir bakış açısı olarak değerlendirip, kamuda, bürokraside, adalette ve mahkeme kararlarında beklenen adımların süratle atılmasını görmek istiyoruz.

Şayet Sayın Erdoğan bu konuda ‘Muhafazakar camiadan oy kaybedeceğim’ diye çekiniyorsa, en büyük dayanakları AİHM kararlarını ve Kur’an-ı Kerim’deki kul hakkını bu kesimlere hatırlatmalıdır. Alevilerin talepleri doğrultusunda AİHM kararlarında belirtilen haklar sonucunda yapılacak uygulamaları olumlu karşılarız ve destekleriz.”

“Aleviliğin en büyük eksikliği eğitim kurumuna sahip olmamasıdır”

Akyol, sözlerini şöyle sonlandırdı:

“Dedelerin veya cemevindeki diğer hizmetlilerin kadro alması hiçbir şekilde Muhammed Ali yolundan giden Aleviliği bozmaz, bozamaz. Eğer böyle düşünen varsa bu tamamen bir özgüven ve inanç eksikliğidir diye düşünüyoruz.

  • Bize göre Aleviliğin bugün için en büyük ihtiyacı ve eksiği bir eğitim kurumuna sahip olmamasıdır.
  • Kısa bir sürede Hacı Bektaş'ta açılacak ve dede-baba yetiştirecek Bir Alevi-Bektaşi lisesi ve enstitüsü bu önemli ihtiyaca cevap verebilecek bir kurumsal ve akademik yapıya kavuşabilir.
  • Türkiye'deki tüm inançları aynı çatı altında toplayan fakat farklı başkanlıklardan oluşan özerk, yeni bir inanç kurum oluşmalıdır. Bu kurum siyasetin vesayeti altında asla olmayıp özerk bir yapıda ve Sayıştay denetiminde olmalıdır.
  • Alevileri kamuda temsil edecek siyasetin ve iktidarın emrinde olmayan özerk bir kurum oluşturulacaksa, bu kurum başta ocak ve dergah temsilcileri dedelerden, Bektaşi babalarından, liyakatli, inançlı kurum temsilcilerinden ve Alevilik ile ilgili araştırma ve çalışma yapan Alevi akademisyenlerden oluşmalıdır.
  • Her cemevine 2 dede, 2 zakir ve kadın ve erkek olmak üzere cenaze hizmetlerini yürütecek 2 kişilik kadro tahsis edilmelidir.”