Eskişehir Yeşil Sakarya Yaş Sebze ve Meyve Üreticiler Birliği Başkanı Süleyman Buluşan, üreticilerin yaşadığı sıkıntıları  Eskişehir Net’e anlattı. Tarlada çalıştıracak işçi bulmakta zorlandıklarını söyleyen Buluşan, yetkililere seslendi. Planlı üretim ve planlı pazarın altını çizen Buluşan, girdi maliyetlerinden de dert yandı. Tarlada kullanılan elektriğe zam yapılmaması gerektiğini belirten Buluşan, arka arkaya yapılan zamların üretimi düşürdüğünü ifade etti.

“İnsanlar tarıma özendirilmeli”

İnsanların tarımsal üretim yapmaya özendirilmesi gerektiğini söyleyen Buluşan, “Üreticimizin sıkıntısı hiçbir zaman için bitmez, bitmiyor. Tabi ki bunun sebepleri çok. Birincisi sebep işçi. Çalışma azmimiz kalmadı. Öyle ki artık yerli işçi bulunmaz hale geldi. Şimdi artık toplumda beğenmediğimiz Suriyelilere kaldık diyebiliriz. Ama bu böyle olmamalı. Çünkü biz eskiden mahallede çıktığımız vakitler eğer bir kadın çalışmaya çıktığında yanına kızını veya gelinini alır gelirdi. Şimdi ne kız kaldı ne gelin kaldı ne de kendisi kaldı. Artık biz son nesiliz diyebiliriz bu konuda. O yüzden tarımda öyle bir özveri yapmamız lazım ki hem tarımı özendirmemiz için tarıma ihtiyaç var. Tarım olmazsa hiçbir şey olmaz. Bir politika uygulanması lazım, bir proje yapılması lazım. İnsanları tarıma özendirmemiz gerekiyor” diye konuştu.

“Tarımda enflasyon yüzde 200”

Türkiye’de yüzde 50 enflasyon varsa tarımsal üretimde bunun yüzde 200’e çıktığını belirten Buluşan, “Bunun yanında tabi ki ülkede bir enflasyon belası var. Ama tarımda bizim öyle bir enflasyon belamız var ki Türkiye’de yüzde 50 enflasyon var denirken biz de yüzde 150, yüzde 200 diyebilirsiniz. Aldığımız bir ilaç bir yıl önce 800 lira iken şu anda 1500 lira. Her şey üçe katlanmış durumda” şeklinde konuştu.

“Üretici için en büyük sıkıntı ürünü pazarlayamaması”

“Üretici için en büyük sıkıntı ürünü pazarlayamaması” diyen Buluşan, “Buradaki en büyük sıkıntı Tarım Bakanlığı’nın ve Ticaret Bakanlığı’nın acilen hal yasasını çıkarıp üreticiyi kendi malını satmaya mahkum etmemeliler. Çünkü üretici tarlada tüccarı bekliyor. Gelmiyor. Hallere gönderiyor. Maliyetler iki misli, üç misli. Şu anda bir dolma biberi İstanbul haline gönderdiğiniz zaman o dolma biberin yarısı gidiyor. Fidesi ayrı pahalı, işçiliği ayrı pahalı. Şu görmüş olduğunuz biber tarlası 3-4 dönüm. 200 milyon civarında maliyeti var. Ki biz buradan para kazanacağız. O yüzden üreticinin her türlü sıkıntısı, üretim sıkıntısı, pazar sıkıntısı” dedi.

“Planlı üretim olmazsa bir yıl ucuz, bir yıl pahalı yeriz”

Planlı üretim olmadığı taktirde bir yıl ucuz yenen ürünün ertesi yıl pahalı yeneceğine dikkat çeken Buluşan, “Biz hep söylüyoruz planlı üretim, planlı pazar. Bu olmadığı takdirde bu hangi ürün olursa olsun bir yıl pahalı yeriz, ertesi yıl ucuz yeriz. Neden? Üreticinin bir noktada ne yapacağını bilmediği için bu yıl para yapana yermesi yıl yükleniyor. Bu yıl öyle bir yıl oldu. Geçtiğimiz yıl bütün ürünler para yaptı. Bunun sebebi de şuydu: Pandemi dönemi geçirdik. Üretici tarlaya çıkamadı. Arkasından iklimler çok değişti. İklim değişikliğinden dolayı çok sıcaklar yaşadık. Bu sene de bunun bolluğunu yaşadık. Üretici geçen yıl para yaptığı için kendisini tarlaya verdi ve bu sefer ürünler de güzel oldu. Bu sefer de pazar olmadı. Öyle bir şey ki bir dilim karpuzu yiyemiyoruz diyen insanlar şu an karpuz yemiyor” diye konuştu.

“Geçen ay 10 bin lira olan elektrik faturası bu ay 30 bin lira”

Tarımsal üretimde elektriğe yapılan zammın yanlış olduğunu söyleyen Buluşan, “Biz tek sıkıntımız girdilerimizin pahalı olması. Örneğin evimdeki elektriği kullanıyorum. Benim evimdeki elektriğe yüzde 38 zam yapabilirsin. Ama tarladaki elektriğe yüzde 38 yaptığın anda benim üretimim zorlaşacak. Geçen ay 10 bin lira elektrik faturası öderken bu ay 30 bin liraya yakın fatura ediyor. Bu parayı da zaten mal para yapmadığı için üretici bulamıyor. Bizim için çok önemli olan zirai girdiler. Devletin destek vereceği yerler buralar” şeklinde konuştu.

“Üretimi bırakıp başkasının yanında çalışmaya başlayan çok”

Üretimi bırakan insanların olduğunu vurgulayan Buluşan, “Geçtiğimiz yıllara baktığımız vakitler üretimi bırakıp da bir başkasının yanında çalışmaya başlayan arkadaşımız çok. Bunun sebebi tamamen zirai girdiler. Bütün maliyetler çok yüksek. 10 dönüm yeri yapacak kişi 300-400 bin lira parayı toprağa gömecek de ondan sonra kazanacak. Zaten yok. Bunun üretim yapma şansı var mı? Yok” ifadelerini kullandı.

“Üretmeseydik enflasyon düşmezdi”

“Üretmeseydik enflasyon düşmezdi” diyen Buluşan, “Kayıt altı, planlı üretim, planlı pazar. Planlı üretim yapmadığımız takdirde kuru soğanı bu yıl ucuz, bir daha ki sene pahalı yeriz. Siyaset olarak kimisi ıspanak şu para olur mu veya enflasyon düşürüyor diyor. Enflasyonu düşüren biziz. 50 liradan 10 liraya düşüren biberi biziz. Üretim yani. Üretmeseydik bu düşmeyecekti. Ne olursa olsun üreticiye sahip çıkılmalı, destek olunmalı. Biz sadaka istemiyoruz. Havadan para verilsin istemiyoruz. Ben doğrudan gelir desteğine karşıyım. Buna gerçek üretici de karşı. Buna kim karşı değil? Tarla sahipleri karşı değil. Ben biberi üretiyorsam, bibere göre destek alayım. Bu maydanozu üretiyorsam ona göre destek alayım. Destek de şu: Ben maliyetinin altında satarsam o zaman destek ver bana. Üretimi durdurmamak için destek olması lazım” dedi.

“Ticaret yapanın bütün yükü üreticinin üzerinde”

Buluşan konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Biz bir an evvel tarıma el atmalıyız. Tarım Bakanlığı’nın çok güzel destekleri var. Ama Tarım Bakanlığı ile Ticaret Bakanlığı ortak çalışması lazım. Tarım Bakanı şunu görsün: Ticaret yapanın bütün yükü üreticinin üzerinde. Bunun nakliyesini ben ödüyorum, mazot parasını, hammaliyesini ben ödüyorum. İstanbul’a hale varıyor. Orada malı indiren adamın parasını da benden kesiyor. Karşıdaki esnafa alıp satmak düşüyor. Üretici bunu nasıl taşısın? Hal yasası değişmeli ki üretici maliyetsiz, masrafsız üretsin. Artık bu işleri üretici birlikleri, ziraat odaları yapmalı. Ziraat odalarına görev verilmeli. Bugün tarım ilçe müdürlüklerinin yapması gereken bir şey var. Eğitim ve denetim. ÇKS verip de belge çıkarıp da biz üreticiyi belgeledik değil; üreticiyi eğitmek, kontrol altına almak. Tarım ilçe müdürlüğünün görevleri bu olmalı.”

Kaynak: Eskişehir.net
Muhabir: Meltem Karakaş