CHP Milli Eğitim Bakanlığı’ndan Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı, "Bilim ve Demokrasi Işığında Yükseköğretimi Yeniden Düşünmek" adlı etkinlik düzenledi. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Sanat ve Kültür Sarayı’nda gerçekleştirilen etkinlikte konuşan Yılmaz BüyükerşenAnadolu Üniversitesi Rektörlüğü döneminde kurduğu açık öğretim sisteminin bugünlerde sistemli olarak içinin boşaltıldığını söyledi. Büyükerşen, “Açık öğretim sistemi bugün hala mevcut. Ama gelin görün ki o sistem bizim kurduğumuz sistemden eser yok. O hale geldi ki son zamanlarda değiştirilen rektörler Anadolu Üniversitesi rektörleri, tek adam tarafından atanan rektörler olmalarına rağmen onun istediği hale sokamadığı için açık öğretimi, kısa sürede görevden alındılar” dedi.

“Tarihe not düşürülecek bir toplantı”

Yılmaz Büyükerşen konuşmasında şu ifadeleri kullandı:

“Hep bekler dururdum eğitim meselesi ne zaman ele alınacak, bunların içerisinde de genel eğitim değil de özellikle sistemleri kesilmiş olan üniversitelerimizin sorunları ne zaman gündem konusu yapılacak, ne zaman üniversitelerimizin niçin ses telleri kesilmiş vaziyette sorusuna cevap arayacak, gündemde nasıl yer ayıracak diye bekler dururdum. Ama görüyorum ki CHP Genel Başkanlığı gayretleriyle düzenlenen bu toplantı Eskişehir’e nasip oldu. Eskişehir pek çok ilkin olduğu bir kenttir. Bu yüzden ben de bugün ki toplantıyı tarihe not düşürülecek bir toplantı olarak görüyorum. Türkiye’nin her gün artan sorunları içinde üniversite sorunları demek gelecek sorunu demektir. Üniversite meselesini her gün gündemde canlı tutarak tartışmamız lazım geldiğine inanan birisiyim. Rektörlüğüm esnasında da bir yandan YÖK ile yapılmak istenen reformun eleştirel taraflarını ön plana çıkarıp üniversiteler arası kurullarda tartışır dururduk.  

“Tek adam tarafından atanan rektörler kısa sürede görevden alındılar”

Benim akademik hayatım 25 yıllık belediye başkanlığı dönemimden çok daha önemlidir. Biz Eskişehir olarak açık öğretim sistemini kurmasaydık herhalde bugün siyasi kurumlar çok başka olurdu. Açık öğretim sistemi bugün hala mevcut. Ama gelin görün ki o sistem bizim kurduğumuz sistemden eser yok. O hale geldi ki son zamanlarda değiştirilen rektörler Anadolu Üniversitesi rektörleri, tek adam tarafından atanan rektörler olmalarına rağmen onun istediği hale sokamadığı için açık öğretimi, kısa sürede görevden alındılar.

“Bütçe açıkları açık öğretim bütçesiyle kapatıldı”

Neler oldu bu arada? Benim ve arkadaşlarımın bir bakıma o dönem bittikten sonra, benden sonra gelen rektör arkadaşların görevi bittikten sonra Anadolu Üniversitesi’ne bir polis okulu müdürünü atadılar. Polis okulu müdürüne bir kariyer etiketi taktılar. Nereden nasıl takıldıysa. Açık öğretim sistemi bugün polis okulundan gelen bir kişinin annesinin tek adama yazdığı akrostişe duyulan bir teşekkür borcu olarak buraya gönderildi. Bugün açık öğretim var ama o ciddi sınavlar yok. Ciddi kadrolar yok. Çünkü bunların hepsi belli bir süreden sonra tek adam rejimine uygun olarak üniversitenin altını üstüne getiren son dönemlerdeki rektörler nedeniyle açık öğretime bugün bir ekonomik kaynak gözüyle bakılıyor. Maliye Bakanlığı başta olmak üzere bütçe açıklarının kapatılmasında bazı yeni kurulan üniversitelere bütçeden yeteri kadar kaynak ayırılamadığı için açık öğretim fonlarının kullanılmasından kaçımızın haberi var? 

“Siyaseti din için kullananlar açık öğretimi ele geçirmek istediler”

Bugün açık öğretimi ele geçirme gayreti dinci siyasetçiler tarafından ya da siyaseti din için kullananlar tarafından ele geçirmenin mücadelesi veriliyor. Anadolu Üniversitesi’ni ele geçirmek isteyen hareketler, tavırlar Fethullah Gülen zamanında daha doğrusu FETÖ’cülerin hükümetle iş birliği halinde olduğu dönemlerde başlamıştır, benim zamanımda başlamıştır. Neden? Biz üniversitenin kapısından içeri siyasetçileri pek sokmazdık. Özellikle FETÖ’cüleri üniversiteden uzak tutmaya çalıştık. 

“İmam hatiplilere diploma sağmak için ele geçirmek istediler”

Tek adam tarafından atanan rektörlerin bir amacı vardı. Türk açık öğretim sistemini ele geçirmek için Anadolu Üniversitesi’ni ele geçirmek mutlaka gerekliydi. Niçin gerekliydi? İmam hatip kökenlileri yükseköğretim diplomasına sahip kıldırabilmek için Anadolu Üniversitesi’ni ele geçirmek, açık öğretime hakim olmak gibi bir istekleri vardı. Bu böyle olunca devletin kılcal damarlarındaki bürokrasinin en önemli görevlerine getirilmeleri kanunen belki engel ileri sürülebilir endişesi duyanlar, onlara üniversite düzeyinde diplomaya sahip olduklarını gösterebilecekleri esnek bir yükseköğretim sistemiydi açık öğretim. 

“Polis müdürlüğünden Anadolu Üniversitesi’ne rektör olarak atandı”

Bu polis müdürlüğünden Anadolu Üniversitesi’ne rektör olarak atanan ve yaptığı ilk iş olarak Avrupa’daki büyükelçileri ziyaret programları  düzenlediği ve açık öğretimin birikmiş olan büyük bir mali potansiyelini yandaş bir firmanın getirttiği elektronik izleme sitemi yani bir nevi üniversiteye kim geliyor, kim gidiyor haklarında istihbarat toplayabilecek olan en ileri elektronik sistemleri açık öğretimin paralarını harcamak suretiyle baştan aşağı kampüsün her tarafını donatan adamlar getirilmiştir bu üniversitenin başına. 

“Açık öğretim gelirleriyle Anadolu Üniversitesi’ne fişleme sistemi kurdular”

60 milyon liralık batıdan getirilen istihbarat sicil ve fişleme sistemini üniversitenin her tarafı kazılarak yerleştirilmiş üniversitenin içine giren herkesten muazzam bir elektronik depolama ve fişleme usulü kurulduğunu kaç kişi biliyor? Bunlar incelenmesi gereken olaylar. Bu öyle bir sistem ki. Bir yandaş firma ithal ediyor. Önce bunu MİT’e satmak istiyorlar. MİT bizim işimize yaramaz diyor. Sonra emniyet müdürlüğüne satalım diyorlar. Emniyet müdürlüğü de işimize yaramaz diyor. Sonra Anadolu Üniversitesi’ne satılabilir, yeter ki bunu alabilecek bir rektörü başına getirmeliyiz. Ve o rektör gelir gelmez ilk iş böyle bir sistemi açık öğretimin bütün paralarını harcamak suretiyle üzerine titrediğimiz kampüse yerleştiriliyor. Bunlar unutulmamalı. Bilgiler orta yere dökülmeli. İktidar değişikliğiyle bunlar olacaktır diye düşünüyorum.”

Kaynak: Eskişehir.net Haber Merkezi
Muhabir: Meltem Karakaş