Eskişehir Bilecik Tabip Odası (EBTO) Başkanı Doktor Nazan Aksaray, Eskişehir Net ekranlarında yayınlanan Net Soru programında Meltem Karakaş’ın sorularını yanıtladı. 1 Kasım’da yürürlüğe giren Yeni Aile Hekimleri Yönetmeliği ile ilgili konuşan Aksaray, yönetmeliğin sağlık çalışanlarını ve vatandaşları nasıl etkileyeceğini, hekimlerin yönetmeliğe neden itiraz ettiğini açıkladı. Programdan öne çıkan başlıklar şu şekilde:

“ONUR KIRICI VE DEĞERSİZLEŞTİRİCİ BİR YÖNETMELİK”

“Onur kırıcı ve değersizleştirici olan pek çok şey var içinde. Sadece ceza üzerine kurulu bir yönetmelik bu. Bizi hekim ve sağlık çalışanı olarak tanımlamıyor bu yönetmelik. Varlığımız yok. Şunu yapmazsan ceza alırsın, bunu yaparsan ödül alırsın gibi bizim mesleki bağımsızlığımızı özerkliğimizi onurumuzu çok zedeleyen bir yönetmelik. Temel itiraz noktamız bu. Onun dışında halkımıza olumlu bir şey getirmiyor. Hastalarımızın sağlık hakkına getirisi de yok aslında.

BİRİNCİ BASAMAĞI ÖZELLEŞTİRME NOKTASINA GELDİLER”

Sağlıkta dönüşümün önemli ayaklarından bir tanesi aile hekimliği sisteminin getirilmesi ve birinci basamağın özelleştirilmesi projesiydi. İlk başlanılan noktalardan birisiydi. O zaman itiraz etmiştik. İşte bugünler de bunların son noktalarını görüyoruz. Sonuçta artık neredeyse birinci basamağı da tamamen özelleştirme noktasına getirdiler. Bizim temel itiraz noktamız bu.

“ARTIK PARAYI BİRİNCİ BASAMAKTA TELAFFUZ ETMEYE BAŞLADILAR”

Örneğin aile sağlığı merkezlerine artık ücretsizdir diye tabela asmışlardır. Ama biliyoruz ki katkı payları da alınıyor. Şimdi yepyeni cümleler kurmaya başladılar. Geleneksel tıp hizmeti yapabilirsiniz, kazancınızı artırabilirsiniz. Raporları ücretli satabilirsiniz diye artık parayı birinci basamakta telaffuz etmeye başladılar. Sonuç olarak her aşamayı çok zedelediler. Sağlığı yönetemiyorlar. Bu çok açık. Her gün yeni yama yönetmelikler çıkarıyorlar. Gerçek bir sağlık hizmetinin nasıl olması gerektiğini zihinlerinde yok ettiler. Yama yönetmeliklerle ilerlemeye gayret ediyorlar. Sorunu yaşayan çalışanlara asla fikir sormuyorlar. Katılımcı ve demokratik bir yönetim anlayışları yok.

“MUAYENE SÜRESİ İDEALSÜRE OLAN 20 DAKİKA OLMALIDIR”

Koruyucu hekimlik yapmak istiyoruz ama burada koruyucu hekimliğe dair bir şey yok. İdeal süre, Dünya Sağlık Örgütü’nün belirlediği 20 dakikada bir hastaya gerekli süreyi ayırarak hekimlik yapmak istiyoruz, onları iyi dinlemek, iyi muayene etmek, sorunlarını anlamak, tedavilerini açıklayabilmek istiyoruz. Ama bize dayatılan süre 5 dakika teorikte. O beş dakika bile olmuyor. Bir dakika en fazla. Burada sağlık hakkı da gasp ediliyor halkın.

“75 HASTA VE ÜZERİNE BAKARSAN TEŞVİK VERİYOR”

Günde 75 ve üzerinde hasta bakarsanız size teşvik vereceğim diyor. Günde 75 hasta bakmak ne demek? Hekimin dakikalar içinde hasta bakması gerekiyor. Dünyada birinci basamak tıbben sağlık hizmetinin en önemli basamaklarından birisi. Çünkü orası bizim hayal ettiğimiz sistemde vatandaşlarımızın hastalanmaması için en temel hizmetin sunulması gereken yer.

“AİLE HEKİMLERİ BAZI İLAÇLARI YAZAMAYACAK”

Bazı ilaçlara sınır getiriyor. Ağrı kesiciler, antibiyotik ve mide koruyucu. Bunu belli bir rakamın üzerinde yazarsanız sizin maaşınızdan keserim diyor. Bu doğrudan hekimlerin mesleki özerkliğine saldırıdır. Kabul edilebilir bir şey değil. Hasta size başvuruyor. Yüksek ateşi var. Antibiyotik kullanması konusunda kanaat oluşturdunuz. Ama size diyor ki Eskişehir’in ortalamasını aşıyorsun. Bu antibiyotiği yazarsan senin maaşından keserim diyor. Hekimler zaten gerekli olmayan hiçbir hastaya bunu yazmıyorlar. Sağlık koşulları hastayı yeterince irdelemesine engel oluyor. Bunu bilsinler. Kan sulandırıcı kullanan hastalarımızın mide kanamasını önlemek için mide koruyucu ilaç kullanmasını meslektaşlarımız gerekli buluyor. Bu hastalarımıza ilaç yazdığınızda sizin maaşınızdan kesilecek. Bunlar kabul edilemez.

“ALTI AYDA BİR MUAYENE OLMAZSANIZ HEKİMİN MAAŞI KESİLECEK”

Örneğin altı ayda bir birinci basamak muayenesine gelmelidir diyor. Eğer gelmezse aile hekiminin ödeneğinden kesilecektir diyor. İnsanların rutin kontrollere gelmesi, en azından yılda bir kere sağlık kontrolünden geçmesi önemli bir şey. Ama insanlar sağlık kurumlarına neden gitmekten çekiniyorlar diye sorsun bu yönetmeliği getiren kişiler. Gittiklerinde üç dakikada bir hangi yıllık kontrolü şansını elde edebilirler? Burada yine sağlık okur yazarlığı ve hastaların da konuya dahil olması üzerinden değil hekimlerin hastaları davet etmesi üzerinden bir düzenleme yapılıyor. İnsanlar altı ayda bir aile hekimine gitmezse hekimin maaşından kesinti olacak.

“İDEALİ 2 BİN NÜFUSUNUN KAYITLI OLMASIDIR”

Şu anda kimi yerde aile hekiminin üzerinde nüfus kayıtlı. Yeni yönetmelikte 4 bin kişiye hekimimiz yine bakacak. Ama 3 bin 500 nüfus üzerinde maaş alacak. Yine burada hekime yapabileceğinin üzerinde iş yaptırılmak isteniyor. Bunlar hepsi ağır mobbing. İdeali 2 bin nüfusunun kayıtlı olmasıdır. Hak ettiğimiz tek kalemde emekliliğimize yansıyan maaşla bunu yapıyor olmamız.

“APARTMANDAN BOZMA ASM’LER VAR”

Yüzde 55’e çıkmaz birinci basamak muayene oranı. Bunun olabilmesi için hastanın birinci basamakta çok iyi değerlendirildiği, birinci basamak hekimlerin cezalandırıldığı değil onure edildiği, haklarının verildiği bir sistem kurarsanız ve gerçekten hastalarımızın hak ettiği ve hekimlerin de iyi hekimlik için hak ettikleri koşulları sağlarsanız ki binalar bile çok sıkıntılı. Apartman dairelerinden bazı aile sağlık merkezleri oluşturulmuş durumda. Çok daha kötü koşullarda olanlar var. Az sağlık çalışanıyla çalışılıyor. Bir hekim var, bir ebe ya da hemşire olan bir aile sağlığı çalışanı var. Onun dışındaki görevlileri orada görevli olan aile hekimi arkadaşımız çalıştırıyorlar. Oysa sağlık hizmeti çok geniş bir ekiple verilebilir. Oysa eskiden sağlık ocaklarımızda çevre sağlık teknisyenlerimiz vardı.

“ŞEKER HASTALARININ AYAK BAKIMINI BİRİNCİ BASAMAĞIN YAPTIĞI ÜLKELER VAR”

Sağlığın özünü kaçırdılar. Sağlığın bir hak olduğunu ve insanları korumanın en öncül yaklaşım olması gerektiği düşüncelerinden vazgeçtiler. Kayboldu onların zihninde. Biz bunları hatırlatmak zorundayız ama. En temel şeyleri konuşmak istiyoruz biz. Hastalarımızı korumak istiyoruz. Bakın dünyada ne örnekleri var birinci basamağın. Örneğin, şeker hastalarının düzenli ayak bakımı birinci basamak sağlık hizmeti tarafından veriliyor dünyada bazı ülkelerde. Bir şeker hastasının ayak bakımını devlet ücretsiz yapıyor. Koruyucu hekimlikten kastımız o kadar önemli noktalar ki.

“ZAMAN ZAMAN AŞILARIMIZ OLMUYOR”

Bu hizmetler kamu eliyle yapılmalı. Binalarımız güvenli ve bu hizmetin saygınlığına uygun şekilde yapılmalı devlet tarafından ve oralarda çalışmalıyız. İkincisi, yine Eskişehir özelinde değil sadece bütün bu teşvikler vs kaldırılıp tek kalemde, emekliliğimize yansıyacak hak ettiğimiz maaşı istiyoruz. Bu çok haklı bir talep. Güçlü bir ekiple çalışmak istiyoruz birinci basamakta. Güvenceli ve kamu şemsiyesi altında olmak istiyoruz. Zaman zaman aşılarımız olmuyor. Çok dar sınırlı aşı rakamlarıyla çalışıyoruz. Eskiden böyle değildi. Yeterince hastalarımıza vakit ayırmak istiyoruz.

“ASM’LERİN BÜTÜN DONANIMINI HEKİMLERİN YAPMASI GEREKİYOR”

Yeni ASM’lere ihtiyaç var. Bazı yerlerde 4 bin nüfusun olduğu yerler var. Yeni aile sağlığı merkezi açılıyor örneğin. Orası için buyurun gelin diyorlar. Arkadaşlarımız başvuramıyor. Çünkü binanın bütün donanımını hekimlerin yapması gerekiyor. Çok büyük rakamlar. Hele genç hekimlerin bunu sağlaması mümkün değil. Jeneratörüne kadar siz yapacaksınız diyor. Devlet önce binasını yapacak eskisi gibi tüm donanımını yapacak. Sağlığın kendisi acillik oldu Türkiye’de. Yeni başlayan hekimlere bin 200 kişi üzerinden maaş veriyorlar. Hem donanımını siz yapacaksınız diyor hem de çok düşük maaşlar veriyorlar. Arkadaşlarımız başvuru yapmıyor o nedenle.

“İSTİFA EDECEK ARKADAŞLARIMIZ VAR”

Hemşire ve ebe arkadaşlarımız arasında istifa edecek olanlar var. Onu çok telaffuz edenler var. Aile hekimleri arasında da var. Geri dönülmesini istiyoruz bu yönetmelikten. Bu bardağı taşıran son damla. Bir insanın onuruyla bir yere kadar oynanır. O sınırı aşmasınlar. Bu o sınır işte. 2-6 Aralık’ta 5 günlük haklı bir greve gidiyoruz aile sağlığı merkezlerinde.”

Kaynak: Meltem Karakaş