İstanbul'da 23 Nisan tarihinde meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki depremin ardından artçı sarsıntılar sürerken, Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, Marmara Denizi altındaki fay hatlarına ilişkin dikkat çeken açıklamalarda bulunmaya decam ediyor.
NACİ GÖRÜR UYARDI
Görür, meydana gelen depremlerin enerji boşaltmak yerine Marmara içindeki fay hatlarındaki tehdidi daha da artırdığını ifade etti.
Görür, Kafa TV'de katıldığı programda yaptığı açıklamalarda, 23 Nisan sabahı yaşanan depremin ardından yüzlerce artçı sarsıntının meydana geldiğini, bunların önemli bir bölümünün 6.2'lik depremin doğu kesiminde yoğunlaştığını belirtti. Bu durumun, Marmara’daki Adalar Fayı üzerindeki gerilimi artırabileceğini söyledi.
Marmara Bölgesi'nde bulunan Kuzey Anadolu Fayı'nın kuzey kolunun 160 kilometre uzunluğunda olduğunu belirten Görür, bu kolun üç ana segmentten oluştuğunu dile getirdi: Adalar Fayı, Kumburgaz Fayı ve Tekirdağ Fayı. Görür, bu segmentlerin geçmişteki davranışlarına dayanarak, gelecekte aynı şekilde birlikte kırılabileceğini öngördüğünü aktardı.
Kumburgaz Fayı'nın yılda ortalama 2.5 santimetre stres biriktirdiğini belirten Görür, fayın kısmen kırılmasının daha büyük kırılmaların habercisi olabileceğine dikkat çekti. 1766 ve 1509 yıllarındaki büyük depremleri hatırlatarak, bu fayların geçmişte birlikte kırıldığını ve benzer bir senaryonun yeniden yaşanabileceğini vurguladı.
Görür, “Kumburgaz ve Adalar Fayı belirli bir açıyla kesişiyor. Bu fayların enerjiyi doğuya taşıması nedeniyle Adalar Fayı üzerindeki stres daha da artabilir. 1766’da olduğu gibi bu iki fayın aynı anda kırılma ihtimali oldukça yüksek” dedi.
Bilimsel temele dayanmayan tarih tahminlerine de değinen Görür, “Bilimsel olarak ancak belirli periyotlar üzerinden değerlendirme yapılabilir. Gün, ay ya da yıl vererek kesin tarih vermek mümkün değildir. Bu tür yaklaşımlar bilimsel niteliği taşımamaktadır” ifadelerini kullandı.
Depremin ardından artçıların yerleşim yönüne de dikkat çeken Görür, meydana gelen artçıların doğuya doğru kaymasının Adalar Fayı üzerindeki baskının arttığını gösterdiğini belirtti.
