Eskişehir Bilecik Tabip Odası (EBTO) Başkanı Nazan Aksaray, Cengiz Holding tarafından Atalan ve Alpagut Mahallelerine yapılmak istenen altın gümüş maden ocağına ilişkin açıklama yaptı. Eskişehir’in büyük bir çevre yıkımı ve halk sağlığı tehdidi altında olduğunu söyleyen Aksaray, “Yaşatmaya yemin etmiş bir meslek grubu olarak yüksek sesle haykırıyoruz! Bu madene ve ülkemizin tüm varlıklarını talan eden vahşi madenciliğe hayır diyoruz” diye konuştu.
ŞEHRİMİZİN VE ÜLKEMİZİN GÖZ BEBEĞİ
Nazan Aksaray açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Cengiz Holding’e bağlı Eti Bakır A.Ş., şehrimize kuş uçuşu 20 dakika mesafede Tepebaşı İlçesi Atalan Mahallesi ve Mihalgazi İlçesi Alpagut Mahallesi mevkiinde, siyanürlü altın ve gümüş madeni açmak istiyor. Bu bölgeyi halkımız bereketli topraklarından gelen domatesiyle, rokasıyla, türlü sebze, meyvesiyle çok iyi tanıyor. Madenin açılmak istendiği yer, şehrimizin ve ülkemizin göz bebeği şehrimizde bilinen adıyla Sakarı Bölgemiz. Bu bölge, Orta Sakarya Havzası’nda ve Sakarya Nehri’ne sadece 4 km uzaklıkta, verimli toprağı ile İç Anadolu’nun Çukurovası olarak anılan, dört mevsim narenciye dahil çok çeşitli sebzenin, meyvenin yetiştiği bir bölgedir. Ülkemizde Iğdır’la birlikte mikroklima özelliği olan iki bölgeden biridir. Ormanları, tarım alanları, meraları, akarsuları ve kültürel zenginliğiyle, şehrimizin ve ülkemizin gözbebeği bir bölgeden bahsediyoruz.
“HALKIN BİLGİLENDİRME TOPLANTISI 15 AĞUSTOS”
Cengiz Holding’in şirketi, yerel seçim öncesi ÇED olarak bilinen Çevresel Etki Değerlendirme başvurusunu durdurmuştu. Seçim bitti ve maalesef ÇED süreci yeniden hareketlendirildi. 5 Temmuz 2024’te, şirket ÇED başvuru dosyasını Eskişehir Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Müdürlüğüne teslim etti ve 5 gün gibi çok kısa bir süre sonra 10 Temmuz 2024’te Halkın Bilgilendirme Toplantısı’nın 15 Ağustos’ta olacağı duyuruldu.
“PATLATMALI AÇIK OCAK İŞLETMECİLİĞİ, SİYANÜRLÜ YIĞIN LİÇ YÖNTEMİ KULLANILACAK”
Üzerinde konuştuğumuz, ÇED ve ünitelerin toplam ruhsat alanı 1836 hektardır. ÇED alanı 509 hektardır. Yaklaşık 716 futbol sahası büyüklükten bahsediyoruz. Alanda 750 m derinlikte dev bir çukur açılacak. 15 yıllık olarak planlanan projede yılda 12 milyon ton kazı yapılacak ve patlatmalı açık ocak işletmeciliği, siyanürlü yığın liç yöntemi kullanılacak. Bu yöntem sadece 5 ay önce 13 Şubat 2024’de 9 işçimizin can verdiği Erzincan-İliç madeninde kullanılan yöntemlerden biridir. Bu bölgedeki saha da tıpkı Erzincan İliç gibi tepededir ve burada da eğim vardır ve Sakarya nehrine sadece 4 km mesafede olduğunu unutmayalım. Bu eğimli arazi aklımıza yine hemen Erzincan İliç altın madenindeki siyanürlü liç yığını kaymasını getirmelidir.
“AĞAÇLARIMIZ KESİLECEK, ORMANLARIMIZ YOK OLACAK”
Bu yöntemle yapılan altın madenciliğinde, arama, sıyırma, patlatma, öğütme, siyanürleme ve depolama aşamaları vardır ve bu aşamaların her biri sağlığa zararlıdır. Bizler sağlığı, fiziksel, ruhsal ve sosyal olarak tam iyilik hali olarak tanımlarız. Oysa bölgede madenciliğe izin verilirse, halkımız bu üç önemli sağlık öğesini de maalesef kaybedecek. Ne olacak? Ağaçlarımız kesilecek, ormanlarımız, tarım arazilerimiz yok edilecek, sondajlar, patlamalar ve işletme için kullanılacak milyonlarca ton su nedeniyle su kaynaklarımız kuruyacak, tarım, hayvancılık, arıcılık yok olacak. Binalarımız hasar görecek, temiz havamız yerini toza bırakacak, yüzyıllardır bu topraklarda üreten halkımız, çaresizce köylerinden göç edecek. İşsizlik, umutsuzluk ve ruhsal rahatsızlıklar olacak.
“KOAH, KANSER GİBİ AKCİĞER HASTALIKLARA NEDEN OLACAK”
Siyanür ve toprakta bulunan ve siyanürle temas edince serbest ve zararlı hale gelen arsenik, kurşun, civa gibi ağır metaller, buharlaşma ve yağmur, sızma, taşma gibi yollarla Sakarya Nehri’ni de besleyen yer altı sularına karışacaklar, solunum, cilt teması veya bulaştıkları içme ve kullanma suları ve besin yoluyla vücuda girecekler ve kan hastalıkları, kalp yetmezliği, böbrek yetmezliği, akıl hastalıkları, anormal doğumlar, bebeklerde bedensel ve zihinsel gelişme geriliği ve cilt, prostat, karaciğer, mesane, böbrek, akciğer gibi çeşitli kanserlere neden olacaklar. Ayrıca, sondaj, patlatma ve taşıma sırasında oluşacak toz da amfizem, silikozis, KOAH, kanser gibi akciğer hastalıklara neden olacak.
“VAHŞİ MADENCİLİĞE HAYIR DİYORUZ”
Önemli bir durum da siyanürlü liç yığınlarında oluşacak kaymalar nedeniyle yaşanan iş cinayetleridir. Kısaca anlatmaya çalıştığımız nedenlerle, yaşatmaya yemin etmiş bir meslek grubu olarak yüksek sesle haykırıyoruz! Bu madene ve ülkemizin tüm varlıklarını talan eden vahşi madenciliğe hayır diyoruz! Odamız “Eskişehir Kıymetlidir Platformu”nun bileşenlerinden biridir. Beş yıl önce, Eskişehir Kıymetlidir Platformu’nun öncülüğünde, halkımızla el ele verdiğimiz mücadelemizle, Alpu Kömürlü Termik Santralı’nın yapımını nasıl durdurduysak, bu maden işletmesinin kurulmasına da izin vermeyeceğiz. Sadece Eskişehir’de değil, siyanürün ve ağır metallerin bulaşacağı suların Karadeniz'e kadar ulaşacağı, Sakarya Havzası’ndaki diğer illerimizde yaşayan yurttaşlarımızla da, omuz omuza, hep birlikte mücadele edeceğiz.”