Son günlerde döviz piyasalarında yaşanan ani hareketlilik piyasalarda büyük yankı uyandırdı. Dolar kuru, 36,60 seviyelerinden hızla yükselerek 38 TL bandını aştı. Yaşanan bu oynaklık sonrası, Merkez Bankası’ndan piyasaları dengelemek adına hamle geldi. Faiz artışıyla birlikte likidite yönetimi açısından zorunlu karşılık oranları ve depo alım ihaleleri gibi enstrümanların da devreye alınması planlanıyor.
TGRT'nin haberine göre, Ekonomist Prof. Dr. Sefer Şener, Merkez Bankası’nın faiz artırımı kararının ardından bankaların mevduat faizlerinde yukarı yönlü güncellemeye gideceğini öngördü. Şener’e göre, bu adımın temel amacı vatandaşın döviz ve altın gibi yatırım araçlarına yönelmesini engelleyip TL varlıkların cazibesini artırmak olacak.
Bankalar Mevduat Faizlerini Yükseltebilir
Merkez Bankası’nın gecelik borç verme faizini artırması, mevduat faizleri açısından da sinyal niteliği taşıyor. Şener, bankaların önümüzdeki günlerde mevduat faiz oranlarını 200 ile 400 baz puan arasında artırabileceğini ifade etti. Bu artışın, döviz talebini frenlemek ve TL’de kalmayı teşvik etmek amacıyla yapılacağı vurgulandı.
Piyasalarda bir süredir Nisan ayında 200-250 baz puanlık bir faiz indirimi ihtimali konuşuluyordu. Ancak son günlerde döviz kurunda yaşanan artışlar ve bunun enflasyona olası yansımaları, bu beklentinin rafa kalkmasına neden oldu. Uzmanlara göre, mevcut konjonktürde Merkez Bankası faiz indirimi yerine temkinli duruşunu sürdürebilir.
Son dönemde altın ve dövizde yaşanan hızlı yükselişler, yatırımcılar için cazip görünse de uzmanlar bu tür dönemlerde ani alım-satım kararlarından kaçınılması gerektiğini hatırlatıyor. Özellikle Kapalıçarşı ve döviz bürolarında artan alış-satış makas farkı nedeniyle kazanç sağlamak daha zor hale geldi.
Ekonomistler, mevcut ekonomik dalgalanmalar karşısında yatırımcıların “bekle ve gör” politikası benimsemelerinin daha sağlıklı olacağını vurguluyor.
Kısa vadeli alım-satım kararlarının yerine, uzun vadeli ve temkinli stratejilerin izlenmesi gerektiği ifade ediliyor. Merkez Bankası’nın adımları, bankaların atacağı yeni faiz adımları ve küresel ekonomik gelişmeler, önümüzdeki süreçte piyasalarda belirleyici olacak.
