Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Eskişehir Milletvekili İbrahim Arslan, Eskişehir Net’te yayınlanan Net Soru programında Meltem Karakaş’ın sorularını yanıtladı. Program öne çıkan başlıklar şu şekilde:

“Berhan Şimşek’in yaptığı sadece şovdur”

“Kesinlikle katılmıyorum. Hele hele Türkiye’nin geldiği bu noktada parti içi tartışmalara gömülerek… Sormak lazım bu arkadaşlara partinin kurultayının demokratik kılınabilmesi için ne olması gerekiyordu? Partide olağanüstü bir kurultaya gidiyorsunuz. Olağanüstü kurultayı talep edenler tarafından gündeme geliyor. Meselenin ciddiyetinin farkında bile değiller. Olağanüstü kurultaya neden gidiyoruz? Olası kayyım tehlikesi. Çünkü sürdürülen bir yığın soruşturma var, bir yığın dışardan ya da içerde karıştıran yaklaşımlar var. Biz bunları bertaraf etmek üzere olağanüstü kurultayı toparladık. Kim çağırıyor? Genel başkan çağırıyor. Önce bunu okuyacaklar. Genel başkanlık noktasında herhangi bir insanın aday olmasının önünde bir engel oluşturulmuş mudur? Hayır. Tüzüğün hükmü gereği yeterli imzayı toplayabilen bütün partililerimiz kurultayda genel başkanlığa aday olabilir. Talip olan kimdir? Berhan Şimşek. Divan başkanı genel başkanın konuşmasının sonunu beklemiştir. O da yaklaşık iki saattir. O ana kadar yeterli imzayı toplayıp divana sunan bir genel başkan adayı çıkmamıştır. Berhan Bey’in yaptığı da şovdan başka bir şey değildir. Genel başkanlık yarışında antidemokratik bir yaklaşımın olduğunu kimse söyleyemez.

“Gaye Usluer demokrasi arıyorsa önce Eskişehir delegesi ile adaylığını konuşmalıydı”

Parti meclisi ve yüksek disiplin kurulu adaylıkları penceresinden baktığınız zaman burada anti demokratik bir uygulama var mıdır? Hayır. Aday olmak isteyen bütün arkadaşlarımız adaylık başvurusunu yapmıştır. Seçilip seçilememe kurultay delegesinin iradesiyle mümkündür. Üç tane anahtar liste çıktı orada. Herkes özgürce mücadelesini yarattı. Sayın Usluer demokrasi arıyorsa önce Eskişehir delegesi ile adaylığını konuşmalıydı. Ben burada siyaset yapıyorum. Ey kurultay delegeleri, ey örgütüm gelin bir oturalım parti meclisine aday olmayı düşünüyorum, desteğinize talibim ya da değilimi önce ortaya koyması gerekiyordu. Demokrasi, ortak akıl, birlikte siyaset yapma ve üretme bunu gerektirir. O nedenle ben partimizin kurultayına yönelik herhangi bir eleştiriyi doğru bulmuyorum.

“Bir an önce erken seçime gidilmeli”

İmza kampanyasını çok önemsiyorum. Çünkü biz bunu iki başlıkta toparlıyoruz. Bir, başta Sayın İmamoğlu olmak üzere tutuklu bulunan bütün arkadaşlarımızın serbest bırakılması tutuksuz yargılanma sürecinin devam etmesi. Birinci amacımız özgürlükleri. İkinci amacımız da Türkiye’nin geldiği noktada artık bugünleri taşıyamayacağı, iktidarın savrulduğu, ülkeyi yönetme erkini elinden kaçırdığı dolayısıyla da bu kötü yönetim sonucu Türkiye’de artık çok ciddi sosyal, siyasal ve ekonomik sorunların yaşandığı hepimizin bildiği gerçeklikler. O nedenle bir an önce erken seçime gidilmesi için sandık çağrısını da içermektedir.

“Kampanyayı zenginleştireceğiz, yaygınlaştıracağız”

Cumhuriyet Halk Partisi bu imza kampanyası ile milyonlarca insanımıza ulaşarak halkta iktidarın artık güvenoyu kalmadığı, bunu da gerekçeleyerek, belgeleyerek artık erken seçimin kaçınılmaz olduğu olgusunu vurgulamak istiyor. Şu ana kadar örgütlerimiz yapmış olukları çalışmalarla, stantlarla on milyonun üzerine çıktı imza sayısı. Önümüzdeki günlerde seçmenin bize gelmesi değil, biz seçmenin ayağına giderek farklı çalışmalar yapacağız. Bu kampanyayı zenginleştireceğiz, daha yaygın hale getireceğiz. Ben halkımızın 19 Mart ile başlayan süreçte bu kampanyaya yoğun destek vereceğini düşünüyorum.

“Halkın artık burasına gelmiştir”

Meseleye demokrasi, adalet ve özgürlükler penceresinden bakmak lazım. 19 Mart ile başlayan süreç CHP’nin tek başına biz yaptık, biz başardık diyebileceği bir süreç değildir. O nedenle doğru okumak lazım. Hatta halk hareketine dönüşmüştür bu. Sokak CHP’yi e zorlayarak önüne katıp götürmeye başlamıştır. Bu bir sel misalidir. Ya da çığa dönüşebilecek kartopu misalidir. Çünkü halkın artık burasına gelmiştir. Gerek eylemlerde gerek 23 Mart’ta gerçekleştirdiğimiz dayanışma sandıklarında ön seçimimizde her yaştan farklı siyasal görüşlerden farklı etnik yapı ve inançlardan insanlar gelip dayanışmasını ortaya koymuştur. Burada ortak payda demokrasi, özgürlükler, anayasal düzen, adalet hukuktur. Bu ortak payda etrafında birleşilmiştir. Yoksa bu eylemlere katılan yurttaşlarımızın tamamı CHP’ye gönül vermiş insanlarla asla sınırlı değil. CHP elbette toplumsal muhalefete önderlik edecektir. Bu işin lokomotifi olacaktır. Ama bu iş bizimle yalnız olmayacaktır. Bu düzene itirazı olan, beklentileri olan herkes bu ortak paydada buluşarak Türkiye halkının önüne bir gelecek projesi koymalıdır. Bunu da başaracağımızı düşünüyorum.

“Her aşamasını ayrı ayrı planlıyoruz”

Mesele sadece İmamoğlu ile sınırlı değil. Ekrem Bey bu işin sembolize olduğu en üst yanı. Esenyurt Belediyesi ile başlayan süreç ile ele almak lazım. Öncesi de var mutlaka iktidarın yaklaşımlarıyla ilgili. Bu süreç çetin ve zorlu süreç olacak. Onu görüyoruz. Onun her aşamasını da ayrı ayrı planlıyoruz. Biz toplumsal muhalefeti bunu sadece miting olarak değerlendirmiyoruz, eylemlilik olarak değerlendiriyoruz. Haftada iki mitingle toplumsal muhalefeti diri tutacağız. Yanı sıra imza kampanyamızla halkımızla birlikte oluşturduğumuz hem Ekrem Bey’e özgürlük hem sandığın getirilmesi hem de güvensizlik oyuna dönüşecek çalışmamızı da eş zamanlı sürdürüyoruz. Buna parlamento çalışmalarımızı ekleyeceğiz. Örgütlerimizle birlikte yürüyeceğimiz süreçler olacak. Bizim dışımızda biz de varız diyen muhalefet partileri, sendikalar meslek örgütleriyle de genel başkanımız sık sık bir araya geliyor. Yeni ortaya koyacağımız eylemliklerimiz var. Aldığımız kararlar var. Bunların her biri aşama aşama hayata geçecek. Nereye kadar? Biz alanlarda bıkmadan, yorulmadan yurttaşlarımızla birlikte olacağız. Asla unutulması, sönümlenmesi söz konusu değil.

Toparlanmak çok kolay olmadı

Doğru siyaseti üretirseniz korumaya devam edersiniz. Eğer Türkiye bu noktadaysa, iktidar kadar payımız olmasa da bizim de ortaya koyduğumuz siyasal stratejilerin yanlışları, söylem, eylem, siyasal kadro tercihlerinin yanlışları da… Bu dünden beri söylediğim bir şey. Burada referandum 2010’dan başlayan anayasa değişikliği ile ilgili tutumumuz, milletvekili dokunulmazlıklarındaki tutum, kayyımlar karşındaki tutum, aday belirlemelerdeki tutum, mühürsüz oyların geçerli kılınması, 2014’teki tercihler, 2018’deki tercihler, 2023 tercihleri, aradaki siyasal gelişmelerde ortaya konulan yaklaşımlar vs vs ama CHP, 2023 yılında yapılan seçimlerden sonra çok büyük bir travma yaşandı. Bu travma sadece CHP’nin kadrolarında değil CHP’ye gönül vermiş, umut bekleyen milyonlarca yurttaşımızda da yaşanmıştır. Toparlanmak çok kolay olmadı. Hatta bir kısmı yerel seçimlerde sandığa da gitmedi. Kasım ayında yapılan kurultaydaki değişiklik, yerel seçimlerde yapılan hazırlık aday belirleme sürecinde 47 yıl sonra 31 Mart’ta CHP birinci parti oldu. Yüzde 25 bandına olan oy yüzde 38 bandına geldi. Ve o tarihten itibaren bugüne kadar yapılan araştırmaların ortalamasına bakıldığında CHP bir yılı aşkın süredir bütün araştırmalarda birinci parti konumunu koruyor. Bunu geliştirerek devam edeceğiz. Bunu nasıl sağlarsın? Dünyadaki ve Türkiye’deki gelişmeleri doğru okuyup doğru politikalar geliştirmeliyiz. CHP’liler olarak halkı hissedip kendimizi de halka hissettirmeliyiz. Çözüm önerileri ile insanların iyi gününde, kötü günüde onlarla birlikte olarak iktidara geldiğimizde ne yapacağımızı anlatarak, o güveni de kazanarak çalışmalıyız.

“CHP’nin oyu değişik araştırmalarda yüzde 40 ile yüzde 50 aralığında”

Çok başarılı buluyorum il başkanımızı ve çalışma arkadaşlarını. Bu bir bütün takım oyunu. Genel merkezimizin planlamaları doğrultusunda Eskişehir il örgütümüz de bu yönüyle almış olduğu görev ve sorumluluğun gereğini başarılı bir şekilde yerine getiriyorlar. Yer yer eksikliklerle ilgili düşünce belirten arkadaşlarımız var. Bize de yansıyor. Ama il başkanımızla konuştuğumuzda derhal bunları telafi ederek yola çıkıyoruz. Burada iki unsur öne çıkıyor. Bir, Eskişehir’de milletvekilleriyle belediye başkanlarıyla, il örgütümüz, ilçe örgütlerimiz bir bütünlüğümüz var. İki, Eskişehir’de bizimle birlikte yol yürüyen, paydaş olan Emek ve Demokrasi Platformu ve diğer sivil toplum örgütleriyle olan ilişkilerimizin de farklı farklı şekillerde sağlıklı yürümesi Eskişehir halkının ve buna yanıt verebilecek cumhuriyetin niteliklerine ve demokrasi noktasında hassasiyetleri başarılı bir sürecin izlenmesine sebebiyet veriyor. Bu yönüyle herhangi bir olumsuzluk görmüyorum. Bunu daha geliştirerek üst eviyelere taşıyacağız. Bu araştırmalara da yansıyor. CHP’nin oyunun değişik araştırmalarda yüzde 40 ile yüzde 50 aralığında olduğuna yönelik elimizde veriler var. Eskişehir için söylüyorum bunu. Bunu daha da geliştireceğiz.

“Kentsel dönüşüm meselesinde bu arkadaşlar çok ucuzcu siyaset yapıyor”

Kentsel dönüşüm meselesinde bu arkadaşlarımız çok ucuzcu siyaset yapıyor. Akademik meslek örgütlerinin bu konuda çok ciddi çalışmaları ve açıklamaları var. Üniversitelerden akademisyenlerin açıklamaları var. Onları dikkatle izliyorum. Ben başından beri ülkede depremin, bütün afetlerle ilgili ayrı bir bakanlığın kurulması, ulusal bir deprem politikasının olması gerektiğini söylüyorum. CHP olarak söylüyoruz. İktidarın önce 1999 depreminden doğru dersler çıkarmadığımızı Maraş merkezli 11 ilimizi etkileyen depremden gördük. Eğer oradan doğru sonuçlar çıkarılsaydı on binlerce yurttaşımız bugün ölmezdi.

“Yurttaşlarımız ekonomik yoksunluklar nedeniyle evlerini yenileyemiyor”

Kentsel dönüşümün amacı deprem başta olmak üzere afetlere karşı dayanıksız olan yapıların dayanıklı hale getirilmesidir. Bunu kim yapacak? Bu işin hukuki boyu var mülkiyet boyutu var, mali boyutu var, finansman boyutu var, psikolojik boyutu var. Bu işin yerel ve merkezi idare boyutu var. Bu kadar karmaşık bir sistemde, maalesef mevzuat sistemimiz de şu an sıkıntılı. Çünkü belediye kanununda kentsel dönüşüm tanımlanırken 6302 ile afet riskli alanların dönüştürülmesi kanunu devreye giriyor. O zaman bunun bir ulusal politikaya dönüştürülmesi ve merkezi idare aracıyla planlanması lazım. Yurttaşlarımız içinde bulunduğu ekonomik yoksunluklar nedeniyle evlerini yenileyemiyor. Ne yapıyorsan yap diyemezsin. Sosyal devlet burada devreye giriyor. Sahip çıkacaksın. Ona finansman kaynağı sağlayacaksın. İmar düzenlemeleriyle finansman kaynaklarıyla, desteklerinle bunu sağlayacaksın. Hep beraber kaldıracağız. Bunu yaratacak olan merkezi idare.

“Gündoğdu’yu Vişnelik yapacaktınız hani?”

Eskişehir ayağına geldiğim zaman utansınlar. Önceki hafta il başkanı çıkmış açıklama yapmış: Ne yaptılar demiş kentsel dönüşümle ilgili. Utanın kardeşim. Soru önergesi verdim. Yıllarca Eskişehirli hemşerilerimize yalan söylediniz. Dediniz ki Gündoğdu’yu neden yapmıyorsun Odunpazarı Belediyesi? Küçük Sanayi Sitesi’ni niye yapmıyorsun Odunpazarı Belediyesi dediler. Yıllarca Karapınar’da, Erenköy’de, Huzur’da, Gündoğdu’da, Küçük Sanayi Sitesi’nde insanlarımıza yalan söylediniz yetki belediyede diyerek. Biz her seferinde dedik ki yetki bakanlıktadır. Ben soru önergesi verdim. Can alıcı sorularımın hiç birine can alıcı yanıt yok. En azından sorumluluğu kabul ettiler. Şimdi evet biz yapacağız diyorlar. Peki Gündoğdu’nun afet riskli alan ilan edilmesi 2013. Aradan 12 yıl geçmiş. Bu insanlarımızın mağduriyetini nasıl gidereceksiniz? Küçük Sanayi Sitesi’nin afet riskli ilan edilmesi 2017. Oralarda çivi çakmayanlar, elini taşın altına koymayanlar… Gündoğdu’yu Vişnelik yapacaktınız hani? Şimdi belediyeler şunu yapmamış, bunu yapmamış.

“Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü’nün binasını yenilemek yerine kentsel yenilemeyi anlatın”

Siyasetçiler Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü’nün binasını yenilemek, onunla ilgili haleye çıkmak yerine gelin ilgili caddelerde kentsel yenilemenin nasıl olacağını, finansmanın nasıl sağlanacağını, insanlarımızın bu ekonomik şartlarda evlerini nasıl yenileyeceğini gelin anlatın. Bu iş beylik laflarla olmaz. Eskişehir bu iktidar döneminde maalesef üvey evlat muamelesi görmeye devam ediyor. Bununla ilgili her hafta soru önergesi veriyorum neredeyse. Cevap vermiyorlar. Vermediklerinde soru önergelerimi yeniliyorum. Havaalanını konuşalım, ilçe bağlantı yollarını konuşalım, çevre yollarını konuşalım.”

Kaynak: Meltem Karakaş