Elektrik ve su faturası gelene yeni karar: Artık zorunlu oluyor Elektrik ve su faturası gelene yeni karar: Artık zorunlu oluyor

KESK Eskişehir Şubeler Platformu tarafından Hamamyolu Caddesi’nde bulunan Yediler Parkı’nda basın açıklaması yapıldı. KESK Eskişehir Şubeler Platformu adına basın açıklamasını yapan Sertaç Durdu, TÜİK’in rakamlara takla attırarak gerçek enflasyonu gizlediğini ifade etti.

“TÜİK emekçilerin alın terine el koyuyor”

TÜİK’in emekçilerin alın terine el koyduğunu söyleyen Durdu, “TÜİK şaşırtmadı! Bugün bir kez daha milyonların hakkını gasp etmeye yol açacak enflasyon verilerini açıkladı. Yaşadığımız gerçek hayat pahalılığı ile ilgisi olmayan sanal rakamlar özellikle maaş zammı alacağımız dönemlerde daha da aşağı çekiliyor. Biliyoruz ki, TÜİK yalan söylüyor! Biliyoruz ki, TÜİK rakamlara takla attırarak gerçek enflasyonu gizliyor! Biliyoruz ki, TÜİK, iktidarın talimatlarıyla, masa başı hesaplamalarla iktidarın daha baştan belirlediği rakamları açıklıyor. Biliyoruz ki, TÜİK gerçekler ortaya çıkmasın diye kesinleşmiş mahkeme kararına rağmen enflasyon hesaplamasının temelini oluşturan madde fiyat listesini açıklamıyor. Biliyoruz ki, yandaş konfederasyonla yaptığı satış sözleşmeleri yetmiyormuş gibi TÜİK eliyle de alın terimize, emeğimize göz koyuyor” dedi.

“HİLELERE, GERÇEKLERİ TERS YÜZ ETMEYE DEVAM EDİYORLAR”

“İktidarın ekonomi bürokratları dünya ekonomi tarihine geçecek şekilde kurnazlıklara, hilelere, gerçekleri ters yüz etmeye devam ediyorlar” diyen Durdu, “İktidarın son hilesi TÜFE sepetinde azımsanmayacak bir ağırlığa sahip olan elektriğe yapılan zam oldu. İktidar elektriğe asıl etkisini kış aylarında hissedeceğimiz şekilde yüzde 38’lik zam yaptı. Yapılan zam açıklandığı Haziran ayında değil 1 Temmuz’dan itibaren yürürlüğe girecek şekilde yapıldı. Böylece yapılan zam Haziran ayı enflasyon hesaplamasında dikkate alınmadı. Bununla da yetinmediler başta akaryakıt olmak üzere iğneden ipliğe yapacakları zamları TÜİK’in altı aylık enflasyon hesaplamasının sonrasına bıraktılar. Bugün ve sonrasında zam yağmuru altında kalacağımızı geçmiş Temmuz aylarından da biliyoruz. Bu şekilde bırakalım maaşlarımıza yapılacak enflasyon oranındaki artışı alım gücü itibariyle var olanı da elimizden, cebimizden alıyorlar. İşin özü kamu emekçileri, emeklileri olarak yıllardır ne bütçeden hakkımızı ne de refahtan payımızı almadığımız gibi TÜİK eliyle her gün biraz daha yoksulluğa, sefalete terk ediliyoruz” diye konuştu.

“GÖZÜMÜZÜN İÇİNE BAKA BAKA YALAN SÖYLÜYOR”

Maliye Bakanı’nın göz göre göre yalan söylediğini belirten Durdu, “Ortalama kira bedelinin en az 15 bin TL olduğu günümüzde 17 bin liraya mahkûm edilen asgari ücretliler inim inim inliyor. Buna rağmen İngiltere’de özel şirketlere danışmanlık yaparken Saray’dan çağrılarak gelen Hazine ve Maliye Bakanı ‘Gelişmekte olan ülkelerde en yüksek asgari ücret bizde’ diyerek gözümüzün içine baka baka yalan söylüyor! Sadece kamu emekçileri ve emekliler değil ülke olarak AKP iktidarının saldırısı altındayız. Dört bir yandan elimizde avucumuzda ne varsa almak, hakkımız olanı gasp etmek istiyorlar. Kamuda Verimlilik ve Tasarruf adlı paket bu saldırıların son örneğidir” şeklinde konuştu.

“ÜLKENİN KAYNAKLARINI BETON EKONOMİSİNE GÖMDÜLER”

Durdu, “Ülkenin kaynaklarını, kurumlarını, ormanını, arazisini özelleştirdiler, beton ekonomisine gömdüler. Kentlerimizi yağmaladılar, doğayı talan ettiler, bütçenin önemli kısmını silahlanmaya ayırdılar. Sermayeden, patronlardan, zenginlerden alınması gereken vergileri; muafiyetlerle, indirimlerle, istisnalarla, aflarla bir kalemde sildiler. Sayıştay raporlarına da yansıdığı gibi Kamu Özel İşbirliği Projesi adı altında, yandaş müteahhitlere şehir hastaneleri, havalimanları, yol ve köprüler üzerinden milyonlarca dolar aktardılar” ifadelerini kullandı.

“YOKSULLUĞUMUZU DERİNLEŞTİREN TOPLU SATIŞ SÖZLEŞMESİ İSTEMİYORUZ”

Durdu konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Bugün sesimizi duyurmak, hakkımız olanı istemek, artık yeter insanca yaşayacak ücret istiyoruz demek için ülke genelinde yine alanlardayız. İnsanca yaşamaya yetecek bir ücret istiyoruz demek için alanlardayız. Güvenli bir gelecek, güvenceli bir iş istiyoruz. En düşük kamu emekçisi maaşının temmuz ayı itibari ile eş ve çocuk yardımı, kira yardımı, ulaşım ve yakacak yardımı gibi sosyal yardım kalemleri ile yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmasını istiyoruz. Bu rakamın üç ayda bir yoksulluk sınırında yaşanan artışa göre güncellenmesini, üzerine her çeyrekte yaşanan büyüme rakamlarının refah payı olarak eklenmesini istiyoruz. Kamu emekçilerinin söz ve karar sahibi olacağı demokratik bir çalışma yaşamı istiyoruz. Yandaş konfederasyonlarla yapılan ve yoksulluğumuzu derinleştiren toplu satış sözleşmesi değil, grevli özgür ve gerçek toplu sözleşme istiyoruz.”

Kaynak: Meltem Karakaş