Son günlerde gündemi meşgul eden konular bir hayli fazla..
Şu Belediyelerin düzenledikleri konser organizasyonları,  açılan kreşler ve kongreler…
Konserlerden başlayalım.
Yolsuzluk, usulsüzlük ya da kamuyu zarara uğratma!
Adına ne derseniz deyin.
Ortada ciddi şişirilmiş giderler ve milyon liralık ücretler dönüyormuş!
Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediyeleri ipi çekenlerden!
Usülsüzlük yapıldığı iddiası savcılık tarafından yürütülüyor.  
Zaten müfettişlerde görev başında…
Gelinen nokta da
Belediye başkanları açıklamalarda bulundu; 
Ve
Kimse ‘benim yoğurdum ekşi’ demedi! 
Bekleyip göreceğiz incelemeler sonucunda kim haklı kim haksız…
Velhasıl
Ankara, İstanbul derken bu konu Eskişehir belediye meclisine kadar geldi!
Eskişehir Büyükşehir  Belediye Meclisinde AK Parti’nin bu konuda eleştirilerine sert karşılık veren Başkan Ünlüce “Lütfen artık eleştirmeyin. Son yıllarda bu alanda bütçeleri azalttık. Ancak bu toplumun bir ilacı varsa o da sanat ve kültürel faaliyetlerdir. Sizden, ‘son yıllarda neden azalttınız, daha çok yapın’ demenizi beklerdim. Doğru eleştiri bu olurdu. Üç belediye ve kırsaldaki diğer ilçelerimizle birlikte stres altında olan ve ekonomik olarak dar boğazda yaşayan halkımızı rahatlatmak ve moral vermek için bu etkinlikleri daha fazla yapalım.  Belediyecilik sadece yol, kaldırım ve park yapmak anlamına gelmiyor. İnsanların manevi olarak doygunluğa ulaştırmakta çok önemli bir hizmettir. Belediyelerin de görevidir. Belediyelerin bütçelerini zorlayarak bu etkinlikleri yapan belediyelerimizi tebrik ediyorum. “demişti. 
Konserler güzel iyi tamam olsun da…
Mali açıdan fazlaca ödenen ücretlerin normalleştirilmesi insana anormal geliyor! 
Bu kadar olmamalı ama siyaset işte…
Neyse,
Biz olaya iyi yönden bakalım, 
Artık vatandaş, Ebru Gündeş’in Gülşen’in konserden aldığı ücreti tutunda;
Belediyelerin kalem kalem konser giderleriyle uğraşarak ellerde kağıt kalem ‘hesap müfettişi’oldu!
*                    * 
Daha bu olay tazeliğini korurken, Milli Eğitim Bakanlığı ile Belediyeler arasında kreş sorunu patladı!
Milli Eğitim Bakanlığı’nın belediyelere gönderdiği “kreş adı altında açılan yerlerin” uyarılması ve yenisinin açılmaması ile ilgili resmi yazı  çadırı karıştırdı! AK Parti ve  CHP’li yöneticiler arasındaki tansiyon iyice yükseldi…
Aklıma bir film sahnesi geldi!
Kemal Sunal’ın ‘Şabanoğlu Şaban’ filmini hatırlarsınız.. Filmdeki gizli hafiyeler Şaban ve Ramazan nazırın konağında çalınan elmasla ilgili  bir araştırma yaparlar ve “Laz kaptan enişte”yi sorgulamaya gemisine  kadar giderler… Adın ne? Diye ilk soruyu sorar sormaz sorduklarına bin  pişman olurlar. Laz Kaptan  başlar "Beni taniy misun,anamı, babamu, halamı, dayımı dayımın ogluni......Taniy misun ki sorayisun"akabinde doğum hikayesini anlatmaya başlar ve doğumuna devam eder. 
Anlatır da anlatır…
"Kız idi oğlan idi. Kız idi oğlan idi"
"Anam olmuş bir aylıık. Anam olmuş iki aylıık...anam olmuş dokuz aylık ve ben doğmuşum"der.
Sonra anne tarafı bir isim ister. Baba tarafı başka isim… Hızır idi Yunus idi… Hızır idi, Yunus idi… Yaşanan tartışmaları sürekli anlatarak hafiyeleri çileden çıkarır…
Velhasıl Kreşlerle alakalı durum ortada;
CHP’liler resmi yazıyla belediye kreşlerinin kapatılmasına çalışıldığını savunuyor.
Bakanlık ise yazışmanın kreşler değil, anaokulu seviyesi eğitim veren yerlerle ilgili olduğunu;
okul öncesi eğitim kurumlarının programında yer alan etkinliklerin ve eğitim öğretim faaliyetlerinin yapıldığının tespit edildiğini savunuyor.
Ve
Yazıda belediyelerin okul öncesi eğitim kurumu açılmasını yasaklayan bir Anayasa Mahkemesi kararı olduğu da hatırlatılıyor.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, CHP yöneticilerinin tepkisi sonrası "“Kreşler bizim bakanlığımızın yetki ve sorumluluğumuzun alanı dışındadır. Bizim herhangi bir belediyeye kreşi kapatın ya da şu kritere göre açın gibi bir şey söyleme durumumuz yoktur. Toplumu manipüle etmek için söylüyorlar, yalan söylüyorlar." Demişti.
Tekin, söz konusu Anayasa Mahkemesi kararının CHP’nin 2007 yılındaki başvurusuna dayandığını belirtiyor ama,
CHP Genel Başkanı Özgür Özel başta olmak üzere, Ekrem İmamoğlu, Kazım Kurt gibi isimlerde kreşlerin kapatılmak istendiğini savunuyor…
Mevlana Celaleddin-i Rûmî “Sen ne söylersen söyle, söylediğin, karşındakinin anladığı kadardır.” der.
Müge Anlı ve Sinan arasında ki diyalog gibi Var Yok Var Yok… Kreş idi Anaokulu idi. Kreş idi Anaokulu idi. Kapanacaktı, kapanmayacaktı diye bu mevzu her ortamda uzar  gider…
**        **        **
Nitekim,
AK Parti’de yapılan  Odunpazarı ilçe kongresi ile ilçe kongrelerinin tamamı yapılmış oldu...
Odunpazarı Kongresin’de  Başkan Engin Vural ve Milletvekili Nebi Hatipoğlu’nun yüklendiği isim CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt idi. 
CHP’li Belediyeler kreş algıları yüzünden eleştirildi..
Konuşmasında;
“Odunpazarı’nda kalıcı tek bir eserleri yok” diyen Hatipoğlu unutmuş galiba
Tek bir örnek vereceğim…
Ağaçların kesildiği, plastikten ödüllü Hamam yolu projeleri yok mu yani!
Onu da mı görmedin?
Bu konuda çok ama çok ayıp etmiş Hatipoğlu!!!
Neyse uzatmayalım, kongreye gelecek olursak,
30 kişilik asil AK Parti Odunpazarı ilçe yönetim kurulu listesinde sadece 3 tane Kadın olmasını garipsedim. 
Sayıyı azımsadım.! 
Tepebaşı yönetiminde 5 Kadın listede yer almıştı.
Recep Tayyip Erdoğan özellikle gençlere ve kadınlara toplumsal yaşam ve siyasi alanda pozitif ayrımcılığa önem verir, verilmesini ister ama,
Listeyi oluşturanların bir bildikleri var demekki! 
İlimize ilçemize hayırlı uğurlu görevleri olsun.
Son sözümde kongrede yer alan Milletvekilleri ve Genel Merkezden gelen protokole…
İzledim şahit oldum!
Milletvekilleri ve protokol konuşmaları bitince salondan neden ayrılırlar?
Kongrenin sonuna kadar bitmesini neden beklemezler. Daha ilçe yönetim listesi  okunmadan programdan ayrılmaları şık olmuyor.  Tabi protokol programın ortasında çekip gidince kimse de kalmıyor… 
“Aile, bir ağacın kökleri gibidir. Kökler ne kadar derin ve sağlam olursa, ağacın dalları da o kadar güçlü ve sağlıklı olur. Hayatın rüzgarları ne kadar sert eserse essin, aile bağları bizi her zaman ayakta tutar.” Her programın sonunda sık sık çekilen hani sıcak bir aile fotoğrafı klasiği vardır ya.  O fotoğrafta da aile büyükleri eksik kalınca olmuyor gibi!