DİSK, KESK, TMMOB ve Eskişehir Bilecik Tabip odası (EBTO) tarafından 3 Mart İş Cinayetlerine Karşı Mücadele Günü nedeniyle basın açıklaması yapıldı. Açıklamada konuşan TMMOB Eskişehir İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri (İKK) Salih Eğerci, “Yaşanan onca acıya, yaptığımız tüm uyarılara rağmen gerekli önlemler alınmadığı, yapılması gereken düzenlemeler yapılmadığı için aradan geçen 33 yılda on binlerce kişi, evine ekmek götürebilmek için çalıştığı işyerinde hayatını kaybetti. İşçiler için ekmek mücadelesi yaşam mücadelesine dönerken, kayıtlara geçen rakamlara göre; 2024 yılında en az 1897 işçinin, iş cinayeti nedeniyle yaşamını yitirdiği tespit edildi” diye konuştu.
“23 yılda 32 bin iş hayatını kaybetti”
Salih Eğerci açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
Emek sömürüsünün derinleştiği; esnek, güvencesiz istihdamın yaygınlaştığı, emek örgütlerinin etkisizleştirildiği 23 yıllık AKP iktidarı dönemi boyunca toplu işçi ölümleri tarihin en yüksek sayılarına ulaşmış, 23 yılda 32 binin üzerinde emekçi işyerlerinde hayatını kaybetmiştir. Sadece toplu katliamlar değil, her gün tekil tekil de olsa birçok işyerinde denetimsizlik ve kar hırsı nedeniyle iş cinayetleri yaşanmaktadır. Emekçilerin hayatlarını kazanmak için gittikleri işyerlerini, hayatlarını kaybettikleri yerler haline gelmesi ülkemizin en büyük trajedilerinden birisidir. Denetimsizlik ve yaptırımsızlık sürdükçe iş cinayetlerini engellemek mümkün değildir.
“Kanunlar işverenlerin çıkarları doğrultusunda şekillenmiştir”
İş yasalarının, çalışanların hakkını korumak ve geliştirmek amacını temel ilke edinmesi gerekirken, bu kanunlar ve alana ilişkin yapılan diğer düzenlemeler işverenlerin çıkarları doğrultusunda şekillendirilmiştir. Esnek ve kuralsız çalışmayı, geçici iş ilişkisini, taşeronlaştırmayı, ödünç işçiliği yasal hale getiren, kıdem tazminatlarını, fazla mesai ücretlerini, sendikal hak ve yetkileri budayan işçi sağlığı ve iş güvenliğini işveren yükümlülüğü olarak görmeyen, örgütlülük önüne engeller koyan düzenlemelerdir.
“Sendikal örgütlenmenin önündeki engeller kaldırılmalı”
Ülkemizde iş cinayetlerinin, iş kazalarının ve meslek hastalıklarının bu denli yaygın olmasının bir diğer nedeni de, emekçilerin sendikal haklarının baskı altında tutulmasıdır. Sendikal örgütlenmenin önündeki engeller tüm çalışanlar için kaldırılmadıkça işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda yol almak mümkün olmayacaktır. Sendikasız uzman, sendikasız işçi, örgütsüz bir çalışma yaşamı ile emekçiler tüm olumsuzluklara açık ve savunmasızdır. İş cinayetleri ve iş kazalarının büyük çoğunluğunun önlenebilir nitelikte olduğunu hepimiz biliyoruz. Bilimsel ve teknik ölçütler doğrultusunda atılacak adımlarla, göz göre göre “geliyorum” diyen facialara son vermek mümkündür. Ancak bunun için önce insan hayatına ve emeğe değer veren bir yaklaşımın benimsenmesi gerekmektedir.
“Güvencesiz çalışma hiçbir emekçinin kaderi değildir”
Bizler, her 3 Mart’ta olduğu gibi bugün de iş kazaları ve iş cinayetleriyle mücadele etmek için sesimizi yükseltiyoruz. Ölüm, yaralanma ve sakat kalma; esnek ve güvencesiz çalışma hiçbir emekçinin kaderi değildir. İnsan onuruna yakışır, güvenli ve güvenceli çalışma hakkımız, emeğimiz için mücadelemizi büyütüyoruz. İş cinayetlerine karşı adil yargılanma, örgütlenme, insani koşullarda bir çalışma yaşamı ve işyerlerinde emekçilerin ölmeyeceği, yaralanmayacağı, sakat kalmayacağı bir düzen istiyoruz.”