Son yıllarda Eskişehir’de bu şehrin yapısına yakışmayan kötü bir huy gelişti. Herhangi bir yatırım, yaptırım, hamle veya söylem olduğunda bunun içeriğine bakmıyoruz. Kim söyledi, neden söyledi diye 15 saniyelik pratik bir düşünce süzgecinden sonra hemen tavır koyuyoruz. Soruyu bilmeden cevap veriyoruz.
Bu yüzden birçok konuda bir tarafta İstemezuk diğer tarafta her haliyle isterukçular diye bölünüp hiç bir şey yapmıyor ve birbirimizi suçlayarak huzur, heves, keyif kaçırıyoruz.
Gündeme çok fazla aksetmese dahi bu durumu geçtiğimiz günlerde ESO tarafından kurulmak istenen Raylı Sistemler İhtisas Bölgesi özelinde de yaşayacağız.
ESO geçtiğimiz günlerde online bir toplantı düzenledi. Çok merak etmeme rağmen haberim olmadığı için katılamadım. Ama öğrendiğim kadarıyla özet geçeyim.
ESO Başkanı Kesikbaş toplantıda ; Alpu’ya Raylı Sistemler İhtisas Merkezi kurmak istediklerini, URAYSİM test merkezi gibi dünya çapında önemli bir yatırımın yanında bu bölgenin çok değerli bir yatırım olduğunu ifade etmiş. Fiziksel olarak mevcut sanayi bölgesinin 4,5 caddesi kadar küçük ancak pahada organize sanayi kadar değerli bir bölge olacağını, yıllar önce otomotiv sanayini kaçırdığımız gibi bu fırsatı kaçırmamamız gerektiğinin altını çizmiş. Şehrin turizm ve öğrenci sebebiyle tek yönlü bir gelire mahkûm olduğunu ve bunu çeşitlendirmek gerektiğini vurgulamış. Eskişehir gibi köklerinde demiryolu olan bir şehirde bu konuda işbirliği yapılması gerektiğini ve Büyükşehir ile Alpu Belediyesinin de gerekli izin ve işbirliği konusunda karşı olmayacağını düşündüğünü ima etmiş.
Pandemi ve ekonomi nedeniyle pesimist yaşadığımız bugünlerde elbette bir yatırım isteği çok önemli. O yüzden bu işi peşin hükümler ve kısır tartışmalarla ucuzlatmamalıyız. Ama görüyorum ki bir tarafta hemen olsun, diğer tarafta istemiyoruz diye sinsi bir kısırlaşma başlamış durumda.
Bu proje öyle ya da böyle birçok insana ve kuruma dokunacak dolayısıyla tartışmadan tavır alınamaz bir özgül ağırlıkta.
Alpu’da tarım yapan çiftçiyi, işsizliğe çare arayan bölge insanını, gelir kapısını çeşitlendirmek için Eskişehir’deki her insanı ilgilendiriyor.
Büyükşehir Belediyesini, Organize Sanayi Bölgesini, Alpu Belediyesini ilgilendiriyor.
Üniversiteler, Çevre Derneği ve Ziraat Odaları gibi konuya, tartışmaya dâhil olması gereken pek çok kurum ve STK var.
O yüzden sorgulamalı, terazinin kefelerine tüm artı ve eksileri koymalı sonrasında altı dolu bir karar vermeliyiz.
Neden olmalı veya neden olmamalı? Bunun bir karşılığı olmalı.
Tabi benim de kendi çapımda merak ettiklerim var.
Mesela 2011’de planlanan, 2016’da yeniden lanse edilen ve bu bölgenin kurulma isteğine vesile olan URAYSİM projesinin akıbeti ne durumda?
Türasaş olan Tülomsaş Eskişehir’de bir üretim yapacak mı? Bu ihtisas bölgesi özelinde bir görüşme yapıldı mı?
Teknik personel konusunda Üniversitelerimiz sorumluluk alacak mı?
Proje toplamda kaç m2 alan kaplayacak? Ne kadarı tarım arazileri üzerinde olacak?
Bölgede yapılması planlanan Termik Santral hayata geçerse bu projeye etkisi ne olur?
Çevre faktörleri konusunda nasıl bir etki ortaya çıkar?
Üretilecek katma değeri nasıl ölçebiliriz? Uzun vadede nasıl bir gelir modeli oluşur?
Sakarya’da Türkiye’de kullanılan raylı sistem araçlarını üreten Hyundai gibi yabancı ortaklı bir model olabilir mi?
Ne kadar bir istihdam olur? Başka sanayi tesisleri için bir emsal olur mu?
Tüm bunlar şehir kimliğini, kültürünü nasıl etkiler?
Bu ve bunun gibi daha onlarca soru sorulabilir. Ve cevaplaması da mümkündür muhtemelen. İşte o cevapları almadan, hatta işin acısı bu soruları sormadan bir karar vermek bana göre Eskişehir’e zarar vermektir.
Son kertede bu konu gündeme gelecekse bana göre bu yönleri ile gündeme gelmeli. Akıl ile uzlaşı ile tüm derin hücrelerine inerek konuşulmalı.
Tabi bu şehri seviyor, korumak ve yaşatmak ile ilgili samimi hisler besliyorsak.