CHP Eskişehir İl Örgütü ve Eskişehir Emek ve Demokrasi Platformu, 12 Eylül darbesinin 44’üncü yıldönümü nedeniyle CHP binası önünde basın açıklaması yaptı. 

“EKONOMİK KRİZİN YÜKÜ YİNE HALKIN SIRTINA YÜKLENMİŞTİR”

12 Eylül rejiminin günümüze benzediğini söyleyen Yalaz, “Dönemin CIA Türkiye Masası Şefinin “Bizim çocuklar yaptı”, dediği; yine dönemin TİSK Başkanı Halit Narin’in “Bugüne kadar işçiler güldü, şimdi gülme sırası bizde” diyerek karşıladığı 12 Eylül darbesinin üzerinden 44 yıl geçti. Farkında mısınız? Anayasayı, yasaları işine gelmediğinde yok sayan, tüm yetkilerin bir kişide toplandığı günümüz tek adam rejimi 12 Eylül darbe rejimine ne kadar da benziyor. Darbe sonrası 1 milyon 683 bin kişi fişlendi. Devlet Güvenlik Mahkemesi tarafından açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı. 7 bin kişi için idam cezası istendi ve 517 kişiye idam cezası verildi. Haklarında idam cezası verilenlerden 50'si asıldı. 12 Eylül sonrasında, işçi sınıfı, yoksul köylüler, küçük üreticiler, kamu emekçileri, olağanüstü gelir kayıplarına uğratılmış; ekonomik krizin yükü yine halkın sırtına yüklenmiştir. Farkında mısınız? Günümüze ne kadar benziyor?” diye konuştu. 

“12 EYLÜL HUKUKSUZLUĞU SÜRÜYOR”

12 Eylül darbesinin yol açtığı fiziki ve manevi acıları kullanarak 2010 yılında bir anayasa değişikliği ile tek adam rejimi inşası için çok önemli bir dönemeci geçen AKP-Erdoğan yönetimi de 12 Eylül’ün doğal bir uzantısıdır. 12 Eylülcülerin Türkiye’ye zorla giydirmek istediği dar elbisenin ceplerinden çıkan siyasal İslamcı, faşizme yakın kadroların oluşturduğu tek adam rejimi tüm yönleriyle 12 Eylül ile uyumludur. Bu ülke darbelerin kötü mirasından, hukuksuzluğundan kurtulacaksa ilk elden AKP ve müttefiklerinin iktidarından kurtulmak zorundadır. 12 Eylül’le hesaplaşma bugünü ve geride kalan 44 yılı içermeden tamamlanamaz. Tüm ezilenler, yok sayılanlar için bugünün görevi; AKP hükümetinin 15 Temmuz darbe girişimini Allah’ın bir lütfu sayarak inşa etmeye çalıştığı fiili darbe rejimini ve tek adam yönetimini meşru ve yasal yollarla biran önce sona erdirmek, bağımsız, demokratik, özgürlükçü laik bir Türkiye için demokrasi ve insan hakları mücadelesini yükseltmek, işçilerin, emekçilerin, halkların egemenliğini kurmak için tüm ezilenler, yok sayılanlar olarak bahanesiz birleşik toplumsal muhalefet mücadele içinde yer almak olmalıdır.” 

Kaynak: Meltem Karakaş