Yazıma başlamadan önce sessiz ve sahipsiz tarımın sesini duyurabilmem; Eskişehir tarımını, üreticinin yaşadığı sıkıntıları aktarabilmem için bu fırsatı sağlayan Eskişehir Net ailesine sonsuz teşekkür ediyorum.

Ülkede hemen hemen her sektör kan ağlıyor. Bunların en başında da tarım sektörü geliyor. 

Çiftçi her sene toprağa umut ekiyor ancak hayal kırıklığı biçiyor. 

Hal böyle olunca çiftçi toprağa küsüyor ve tarımdan uzaklaşıyor. Köylerde genç çiftçi bulmak neredeyse imkansız,sayıları azınlıkta olan gençler de atadan dededen toprak kaldığı için bu mesleği yapıyorlar. 

İlkokul-ortaokul öğrencisinden çiftçi olacağım diyeni hiç duydunuz mu? 

Ben söyleyeyim duyamazsınız çünkü mesleğin bir cazibesi kalmadı. Bir ürünü yetiştirirken ekimden hasata kadar dünya emek çekiyorsunuz. 

Hatta hasat ettikten sonrada nereye, nasıl,ne kadara satacağım diye düşünüp duruyorsunuz. 

Çiftçi mahsulünü hasat ettikten sonra TMO veya Eskişehir Ticaret Borsası aracılığıyla tüccarlara satıyor. 

Son yıllarda Eskişehir Ticaret Borsası ve diğer ticaret borsalarını karşılaştırdığımda Eskişehir borsası üründen ürüne değişiklik göstermek kaydıyla en az 1 TL düşük fiyata gidiyor. 1 TL düşük fiyata gitmesi demek 1 senelik emeğinin yok olması demek ...

Bu konu hakkında Eskişehir Ticaret Borsası’na neden diğer illerde bulunan borsalarda fiyat yüksek de Eskişehir borsasında düşük diye sorduğumda "Eskişehir borsasına gelen ürünlerin protein ve hektolitre bakımından yemlik sınıfta" olduğunu söylediler. Kısacası iyi mal iyi para dediler. 

Geçen hafta Eskişehir Ticaret Borsası’nda protein oranı 15.20 hektolitre oranı 81.30 olan buğday Eskişehir'de 8.501 TL'ye,
Polatlı Ticaret Borsası’nda protein oranı 14.5 hektolitre oranı 79.8 olan buğday Polatlı'da 10.03 TL'ye satıldı. 

Kalitesiz buğday bizim kaliteli buğdaydan 1.50 TL fazlaya satılmış.

İyi mal iyi para tezi de böylelikle çürümüş oluyor. 

O halde soruyorum; Eskişehir çitçisinin suçu ne?