Burak Kuşan yazdı...

Ülkemizde emekli,asgari ücretli,memur, sanayici hepsi ekonomik sıkıntı çekiyor. 

Çiftçilerde ise durum daha farklı çünkü çiftçi tarlada üretirken hem üretici enflasyonuyla hem de ürettiğini tüketirken tüketici enflasyonuyla karşı karşıya kalıyor.

Enflasyon demişken hükümetimiz enflasyonun sorumlusu olarak çiftçiyi görüyor ve ürünlerine fiyat artışı yapmayarak enflasyonu düşüreceğini zannediyor. 

Halbuki çiftçi tarlasında 50 kuruşa satamadığı karpuzu tezgahta 10 liraya görüyor.

Tarlasında 3 liraya satamadığı domatesi tezgahta 30 liraya görüyor.

Tarlasında 5 liraya satamadığı soğanı tezgahta 30 lira görüyor.

1 sene boyunca tarladan çıkmıyor; tohum,ilaç, gübre,mazot,elektrik, işçi ve bir çok gidere rağmen üretim yapıyor.

Hasatta aracı geliyor ve çiftçiden aldığı ürünün üzerine en az %500 koyarak pazarlamasını yapıyor.  

Hal böyle olunca 3 liralık ürün tezgaha 30 liraya geliyor ve bize enflasyon olarak geri dönüyor.

Ama enflasyonun sebebi yinede çiftçi oluyor...

Çiftçinin en büyük problemlerinden biri de arkasına yaslanacağı bir dağın olmamasıdır. Sendikası ve derneği yok. Olan kooperatif ve odaları ise çiftçinin hakkını savunmuyor.

Oy verip seçtiği oda yöneticileri bırakın çiftçinin yanında durup eylem yapmayı, basına demeç vermeye dahi korkuyorlar. 

Çiftçi senelerdir derdini ve sıkıntısını içine atıyor. Artık dayanacak gücü kalmadı ve sesini duyurmak,meydanlara çıkıp haykırmak istiyor. 

Ziraat odası başkanları size sesleniyorum.
Ya bugün tarih yazarak çiftçinin yanında duracaksınız ya da bir sonraki seçimde adınızın önündeki ünvanınız gidecek, tarih olacaksınız!