Yazın bitmesi, yaprakların sararıp düşmesi hepimizde bir miktar hüzünlü gelir. Çünkü eylül gelmiştir artık… Ne şiirler, ne yazılar yazıldı eylül ve hüzün üzerine… Ama belki de hiçbir eylülde hüznü bu kadar hissetmedik. Bu sefer eylül çok daha hüzünlü… Salgınla mücadeleye devam ediyoruz. Bitmiyor, kısa sürede de bitecek gibi durmuyor. Varyantların adı değişiyor ama hayatımıza olumsuz etkisi değişmiyor.
6 Eylül itibariyle aşı olmayandan bazı alanlarda PCR testi istenecek. Aşılar, testler, tartışmalar eylülün hüznünü artırıyor. Tıpkı geçen yaz olduğu gibi yazı da doya doya yaşayamadık. Kendimizi eylülde bulduk. Sadece saygın değil eylülün hüznünü artıran… Eskişehirspor’umuz 5 Eylül’de lige başladı. İlk deplasmana gitti… Bulunduğumuz lig çoğumuzun hüznünü artırıyor. Koskoca Eskişehirspor… Gittiği deplasmanlar, karşılaştığı takımlar… Ve elbette içinde bulunduğu durum!
Hayatın giderek daha pahalı hale gelmesi de sıkıntıyı artırıyor. Ayın başlarında simit iki lira oldu. Ekmek zaten birkaç aydır iki lira… Eylül aynı zamanda okul masrafı demek… Kırtasiye masrafı okulların açılma sevincini kursağımızda bıraktı. İyi haber yok mu? Var, üniversitelere öğrenciler geliyor. Yaşasın yüz yüze eğitim… Bu kadar hüznü ancak gençlik dağıtabilir… Sekteye uğramamasını diliyorum.
Kurum ve kuruluşların projesiz günleri, hayatımızı renklendiren STK’ların pandemi kısıtlaması ve rehavetinde olması da eylülün hüznünü artırıyor. Politik arenada karışık… Yerel ve genel iktidardan beklediğimiz hizmetler, projeler, vaatler… Biraz daha bekleyecek gibiyiz… En önemlisi de vefat ve vaka sayısı… Artacağına dair hiç şüphe yok. Belki kısıtlamalar yeniden gelecek. Hiç istemesek de gelebilir. Bunu düşünmek bile içimizi karartıyor. Bu eylül, nereden baksan hüzün! Çevrenizdeki hüznü dağıtmanız dileğiyle…