Eski köşe yazarları kitap alıntısı ya da fıkra ile yazıya başlardı. Rahmetli Ömer Duru, fıkra işini çok iyi yapardı. Biz yeniler ise daha çok filmlerden alıntılarla başlıyoruz.
Dün akşam izlediğim bir filmde suikastçı ‘Mesele hazırlık yeğen’ diyordu. Yani operasyon anı değil, öncesi ve sonrası çok önemli diyordu.
Lafı nereye getireceğim? Elbette yerel seçimlere…
Dört kez seçim kaybeden AK Parti, beşinci kez kendisine Büyükşehir Adayı arıyor. Öncelikle AK Partililere seslenmek istiyorum. Konuşulan, yakıştırılan isimlerin pek çoğunun ‘partisiz’ olması partilileri rahatsız ediyor.
20 yıllık iktidarın 8-10 büyükşehir adayı çıkaramamasına üzülüyorlar. Aslında mesele tam olarak öyle değil. Eskişehir’in siyasi yapısından kaynaklı bir durum yaşanıyor. Yılmaz Büyükerşen ve Ahmet Ataç’ın ‘partili’ olduğunu söylemek mümkün mü?
Her kesimden oy alma ihtiyacı siyasi aktörlerin ‘partisiz’ olmasını gerektiriyor.
Dönelim ‘hazırlık’ meselesine…
Seçime 3-4 ay kala bulunacak aday ‘harikulade’ bile olsa defans görüyor. Çünkü seçmen söz konusu adayın hangi olaya ne tepki vereceğini kestiremiyor! Öncelikleri ne, hassasiyetleri ne bilemiyor?
Konu büyükşehir belediye başkanı olunca yüzlerce ‘soru işareti’ oluyor!
Bu nedenle kamuoyunun yıllardır tanıdığı bir isim bana daha uygun gibi geliyor. Celalettin Kesikbaş tam da böyle bir isim… 2018’den beri hayatın her alanında, tüm katmanlarında…
Senfoni dinlerken ya da çevre yolu üzerindeki bir köprüde… Han’daki kadınlarla gözleme sohbeti yaparken ya da Mezitler’de verdiği pozla…
Gençlere motivasyon sağlarken ya da meslek öğretirken… Erzurumlular Derneği’nde kahvaltı, Ülkücü gençlerle sohbet… Arkeolojik kazıya destek, ilçelerin tanıtımı için çabalama…
Yeri geldiğinde Hoca’ya yeri geldiğinde iktidara…
Celalettin Kesikbaş’ı tanıyoruz!
Ve tanımak elbette çok önemli…
Bir diğer mesele ise Yılmaz Hoca’nın ya da Ahmet Ataç’ın nasıl yenileceği! Bu yazı için Hoca üzerinden gidelim… Hoca’yı ‘trafiği çözerim’ diye yenmek zor görünüyor. Hoca’yı ‘şehri butik hale getirdi’ diyerek de yenemezsiniz!
Dört kez yenilen AK Parti aslında Hoca’yı nasıl yenemeyeceğini çok iyi biliyor! Yapılmayan ya da eksik belediye hizmetlerinin seçim sürecinde kıymeti var mı? Bu iyi irdelenmeli…
O sayılan dökülen şeyleri Hoca, 25 yıldır yapmıyor!
Hoca’yı sadece büyükşehir belediye başkanı olarak görmek yenilgiyi baştan kabul etmek demek… Hoca, neyi temsil ediyor? Seçmendeki karşılığı ne? Neyi koruyor? Neleri engelliyor? Hoca’nın dokunmadığı şeyler ne?
Cevaplar, bize AK Parti’nin adayını işaret edecek! Şu an itibariyle o isim Celalettin Kesikbaş gibime geliyor. Kesikbaş, altı yıllık geçmişiyle seçmenin büyük kesiminde ‘güven’ tesis etmiş durumda.
Üç ayda asla elde edilemeyecek bir kazanım. Güven parayla pulla, makamla güçle elde edilemez. AK Parti bu gerçeği görüp Kesikbaş’a ‘güvenirse’ yarışa dahil olacak. Aksi halde serisinin beşinci filmini izleriz.
Tüm mesele hazırlık! Altı yıldır hazırlanan ile üç ay hazırlanan bir olur mu?