31 Mart seçimlerinin herkes için çok ‘kritik’ olduğu söylendi. Her seçim önemlidir ama bu seçimin önemi ‘yerel’ olmaktan çoktan çıkmıştı.
Şüphesiz en çok da iktidar açısından önemliydi.
Bu kadar önemli ve kritik olunca doğal olarak gergin geçmesi beklenen bir seçimdi. Öyle de oldu, oluyor…
Özellikle Eskişehir gibi çekişmenin nefes kestiği illerde gerilim elle tutulur, stres gözle görülür hale geldi.
Eskişehir bu konuda şanslıydı. Şu ‘dengeler’ başka bir kentte olsa çok kötü olaylar çıkardı. Bizde de olmuyor değil ama ‘küçük çaplı’ kalıyor. Gerginlik üretmek, tansiyonu yükseltmek, tedirginlik pompalamak isteyenler var ama kendi ‘yakın çevrelerinden’ bile destek görmüyorlar.
Söz konusu gerilim çabalarının Eskişehir’de hiç karşılığı yok…
Eskişehir seçmeni kavgayı, gerilimi, gürültüyü sevmediğini ‘defalarca’ ispatladı.
Adayların sesini değil sözünü yükseltmesini bekliyor. Sadece rakibini ‘kötüleyene’ prim vermedi. Böylesi tiplere lisani hal ile ‘kendini, projeni anlat’ dedi.
Eskişehir’in her şeye rağmen ‘huzurlu’ bir seçim süreci geçirmesinin nedenleri var elbette. En başta ‘seçmenimizin tavrı’ dedik.
Yine mevcut CHP’li belediye başkanlarının sakinliği, tahriklere kapılmaması ‘tadımızın kaçmamasına’ büyük katkı sundu.
Burada ‘aslan payını’ Burhan Sakallı’ya vermek istiyorum.
Cumhur İttifakı Büyükşehir Belediye Başkan Adayı AK Partili Sakallı, dört aydır sahada. Çok uzun denebilecek bir süre… Maddi ve manevi olarak çok yorucu bir dönem. Sakallı, bu süreci ‘Burhan Sakallı gibi’ tamamladı.
Bildiğimiz, tanıdığımız Burhan Sakallı gibi…
Kimseyi karalamadı…
Hakaret etmedi…
Gerginlik üretmedi, bilakis gerginlikleri bitirmek için çabaladı.
Kimseye iftira atmadı.
Seçimi kazanma uğruna ‘olmadık işlere’ kalkışmadı. Aklında ne varsa ‘kendisi’ söyledi. Sosyal medyada ‘sahte hesaplar’ açıp rakibine saldırmadı.
Çevresindeki şahin kanattan gelen ‘Çok az kaldı başkanım. Biraz yüklenin, biraz vurun” tavsiyelerine kulak asmadı.
Burhan Sakallı sakindi, demokrattı, kucaklayıcıydı.
Sakallı geride kalan dört ayda ‘Ne olursa olsun belediyeyi alacağız arkadaşlar’ demedi. Ekibini bile ‘kararında’ motive etti. Fazlası malum ‘istenmeyen’ hareketlere neden oluyor.
Sakallı, dört ayı ‘Aman Ali Rıza Bey tadımız kaçmasın’ diyerek geçirdi. İyi ki öyle yaptı… Sakallı’nın bu hassasiyeti seçmenden nasıl bir karşılık görecek bilmiyorum ama ben bu kentte yaşayan biri olarak ‘tadımızı kaçırmadığı’ için kendisine teşekkür ediyorum.