Çalışan kesimin yaklaşık yüzde 60'ının yani büyük çoğunluğunun asgari ücretli olduğu Türkiye'de, işçiden işverene tüm kesimler gözünü asgari ücret açıklamasına çevirmişti.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, kameraların karşısına geçerek asgari ücreti net 8 bin 500 lira olarak belirlediklerini açıkladı.

Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, 9 bin liranın altını kabul etmeyeceklerini söylediği için zammın açıklandığı sırada Erdoğan'ın yanında değildi.

Gerçi Ergün Atalay, rüştünü 2019 yılında ispatlamıştı biliyorsunuz...

Hatırlatayım...

Türk-İş Başkanı Ergün Atalay ile Çalışma Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk arasındaki konuşma, açık kalan mikrofona yansımıştı. Mikrofonunu kapattığını düşünen Atalay, iktidarın düşük zam teklifini kabul etmesini Bakan Selçuk'a, "Uzasa işi karıştıracağız. En azından kapattım böyle" diyerek açıklamıştı.

Hükümet ile Türk-İş arasında yaklaşık 500 bin işçiyi ilgilendiren kamu toplu iş sözleşmesiydi bu bahsettiğimiz konu.

Yani 500 bin kişinin zammına, hükümete yaranmak için kırk takla atan güya işçi temsilcisi Atalay imza atmıştı.

Neyse konumuzu dağıtmayalım...

Brüt asgari ücret 10 bin 8, net asgari ücret 8 bin 506,80 lira olarak açıklandı. Net asgari ücretteki artış oranı ocak ayına göre yüzde 100, temmuz ayına göre yüzde 54,66 olurken, yıllık ortalama artış oranı ise yüzde 74,43 olarak gerçekleşti.

Asgari ücretin net 8 bin 500 lira olacağı konusundaki öngörülerim tutmuş oldu.    

Buraya kadar gayet güzel de yaşadığımız yüksek enflasyonu ne yapacağız?

TÜİK'in resmi rakamıyla yüzde 85, ENAG'ın rakamıyla yüzde 185 olan enflasyon, insanın iliğini, kemiğini sömürürken asgari ücrete yüzde 54 oranında yapılan zamma çalışanlar sevinsin mi?

TÜİK'in sadece gıda enflasyonu bile yüzde 100'ü aşmış durumda...

Ocak ayında 4 bin 253 lira olan asgari ücret 313 dolar, temmuzda yapılan ara zamla 5 bin 500 liraya yükseltilince 329 dolar, yeni yılda 8 bin 500 lira olarak tespit edilince 455 dolara çıkacak...

Asgari ücret, enflasyon yüzde sıfır olsa...

Hiçbir ürün ve hizmete zam gelmese, yerinde saysa bir anlam ifade edebilir...

Ama bugünden itibaren maalesef tüm ürün ve hizmetlere art arda zamlar gelecek...

Hem de yağmur gibi...

Yani...

Baz etkisiyle Ocak 2023 itibarıyla yüzde 66-68, seçimin yapılacağı haziran ayına kadar ise ancak yüzde 45-50 seviyelerine gerileyebileceği düşünülen enflasyon, kimseyi memnun etmez.

AK Parti'nin iktidara geldiği 2002 yılı Kasım ayında yüzde 30 seviyesinde olan enflasyon, bugün yüzde 85'e çıkmışsa, her fırsatta ekonomist olduğunu dillendiren Erdoğan'ın bir yerlerde hata yaptığı kesin.

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati ise evlere şenlik...

Damat Berat Albayrak'ın has adamı olarak bu koltuğa getirildiği düşünülen Nebati ile AK Parti'de milletvekilliği yapmış Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu, inisiyatif kullanabilseler, realist ekonomi politikalarını uygulayabilseler inanın ekonomik kriz bu denli yaşanmaz.

Ama bir kere laf ağızdan çıktı ve dünyada bir örneği olmayan "Faiz neden enflasyon sonuç" teorisi Türkiye'yi uçurama götürüyor...

Şuraya not düşmekte fayda var.

Yüksek enflasyonun yaşandığı bir ekonomide istikrar da yoksa asgari ücrete yapılan zam çalışanın kaybını karşılamaz.

Hele bir de her kararı bir kişi veriyorsa...

Yandı gülüm keten helva...

Hasılı...

Yasal olarak işçilere ödenebilecek en düşük ücret olarak tanımlanan asgari ücret, belirlenen sınırın altında bir emeğin satın alınamayacağını belirtir.

İşçinin gıda, kira, ulaşım, giyim, sağlık ve kültür gibi gereksinimlerini günün fiyatları üzerinden en az düzeyde karşılayacak biçimde hesaplanır.

Asgari ücretlilerin şubat ayı itibarıyla ceplerine girecek 8 bin 500 lira tüm bu sayılan kalemleri karşılamaya yeter mi?

Varın biraz da siz düşünün...

Ne dersiniz?