Cihan Yıldırım'ın Eskişehir.Net dergisi 12'nci sayısına özel yazısı;
Yazıma Soner Uçak gibi bir giriş yapmak isterdim. Sonra sahipsizliğin esaslı bir tanımını yapmak… Ardından kime ya da neye sahipsiz denir sorusuna yanıt aramak. Ama meslektaşım Uçak kadar edebi derinliğim yok. Lafı o kadar eğip bükemem…
Ben en iyisi “Sahipsizlik kötüdür” diyerek meseleyi bağlayayım. İnsan da olsa, eşya da olsa, kurum da olsa, kent de olsa sahipsizlik kötüdür. Zaman zaman duyarız; çiftçiler sahipsiz, şu bölgenin esnafı sahipsiz, bu kurum sahipsiz… Sahipsizliği daha çok ‘ilgileneni yok’ manasında kullanırız…
O ilgisizlik sonunda isyan ettirir ve ‘sahipsiz’ dedirtir. Sahipsizlik isyanını Eskişehir’de son aylarda daha çok duyuyoruz. En başta elbette Eskişehirspor… Evet, Eskişehirspor gerçekten çoğu zaman sahipsizdir.
Anadolu Üniversitesi’nden bölünerek kurulan Eskişehir Teknik Üniversitesi için de ‘sahipsiz’ deniyor. Yolu yapılmayan Sarıcakaya ve Alpu da sahipsizdir…
Yunusemre MTAL’de okuyan çocukların da ‘sahipsiz’ olduğunu öğrendik… Küçük Sanayi esnafı da bu manada sahipsizdir… Başka…
Eskişehir’in tümden sahipsiz olduğu da zaman zaman yüksek sesle dile getirilir. Daha fazlası var elbette… Hepsinin de haklılık payı vardır.
Öte yandan Eskişehir’de son yıllarda belki de dünyanın hiçbir tarafında görülemeyecek bir sahipsizlik yaşanıyor. Garip bir sahipsizlik… Tezlere konu olacak bir sahipsizlik… Akıl almaz bir sahipsizlik…
Eskişehir’de son zamanlarda iktidarın sahipsiz olduğunu görüyoruz. Parti içi mücadele çok ilginç bir noktaya geldi. Cumhuriyet tarihinin en güçlü iktidarı, en güçlü lideri sahipsiz! Aslında iktidar tüm kurum ve kurullarıyla ayakta gibi ama yakından bakınca görkemli bir sahipsizlik hemen kendini belli ediyor.
“İktidar sahipsiz olur mu” demeyin… Oluyor, Eskişehir’de bu da oldu… O nedenle şu veya bu sahipsiz gibi tespitler artık beni çok şaşırtmıyor, ilgimi çekmiyor! Eskişehir’de koskoca iktidar sahipsiz kardeşim sen hangi sahipsizlikten yakınıyorsun…